Dikkatimi çeken ancak vakit ayırmadığım bir eserdi. Okuma grubumuz sayesinde okudum ve iyiki de okumuşum dedim. Eser Girit'e linyit çıkarmak üzere giden Patron'un can dostum dediği Dante'yi okurken Zorba ile tanışmasıyla başlar. Zorba'yı açacağı madende ustabaşı olarak işe alır.Entellektüel birisi olan Patron, Zorba ile tanıştıktan sonra hayatını sorgulamaya başlar. Zorba; milli kimliğinden (Türklerin Atina'yı almasıyla Yunanlıların İstanbul'u alması benim için aynı şeydir diyecek kadar), dini inançlardan özgürleşmiştir, ölümden korkmaz, iyilik ve kötülüğü umursamaz, insana insan olduğu için değer verir, yalnız kadınları ayrı bir kefede tartar. Bir tek yaşlanmaktan korkar bir de kadınlara karşı bitmeyen bir tutkuyla doludur. Zorba evrensel bir dünyası olan bilgin bir kişidir ve Zorba; Patrona yaşamayı, sevmeyi, ölümden korkmamayı, kendisini bağlayan iplerden kurtarmaya çalışır. Patronun ise diğer insanlardan farkı iplerinin biraz daha uzun olmasıdır. Açıkçası bu kadar iyi bir eser olduğunu düşünmemiştim. Kazancakis Nobel Edebiyat Ödülü'nü bir oy farkla Albert Camus' a kaptırmış. Kazancakis'in mezar taşında:"Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm." yazılmıştır. Kazancakis bir röportajında Zorba'nın gerçek bir kişi olduğunu söylerken; edebiyat çevrelerinde Zorba'nın Kazancakis olduğu da söylenmiştir. Keyifli bir eserdi. Okuma grubuma bu güzel eseri okumama vesile oldukları için teşekkür ederim. Keyifli okumalar.