Camdaki Kız... Ünlü psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu'nun ellerde ve dilerden düşmeyen kitabı. Çevremdeki arkadaşlarımın mutlaka okumam gerektiğini söylerseler de ben her seferinde kitabın kapağına ve rengine aldanıp uzak dururdum. Ancak bu ön yargımı kenara bırakıp okumaya başladığımda adeta yazarın üslubunda kaybolup bir hayli ilgi çekici olan yaşamları, kederleri, aşkları, hüzünleri birbirinden farklı olan insanlarla karşılaştım. İnsanların yaşamlarındaki zorlukları görünce hemen aklıma Platon'un şu meşhur sözü gelir; Düşünceli olun, çünkü karşılaştığınız her insan en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor... Evet, gerçekten de her insan en az bizim kadar yada bizden daha çok mücadele veriyor. Hatta kitabın bir çok yerinde mücadele veren karakterlerin kendi yaşamımızdan daha ağır, daha zorlu mücadeleler verdiğini görüyoruz. Gülseren Budayıcıoğlu kendi Manolya Kliniğindeki hastalarının duygularını ve düşüncelerini o kadar ustaca dile getirmiş ki adeta kitaplarını okumak bile insanı düşünmeye, kendi hayatını sorgulamaya ve gerçeğin, huzurun, mutluluğun nerede, nasıl bulunacağına dair ipuçlarını vermekten geri kalmıyor. Çocukluğumuzdan beri yaşadığımız aile ve büyüdüğümüz çevrenin ruhumuza kattığı kader motifi adında, yıllarca bu şekilde baktığımız hayatı bize daha farklı açıdan, bağlı olduğumuz zincirleri kırma adına çok başarılı yol arkadaşlığı yapıyor. Kitabı okuduktan sonra istemsizce tutkularınızı, yaşam biçiminizi, yıllarınızı alan hayat arayışınızı sorgulamayı öğreniyorsunuz... Gülseren Hanım kitabın sonunda onunla tanışıp uzun uzun konuşma hissiyatı bırakıyor okuyucuda.