672 syf.
·
Puan vermedi
19.yy milliyetçilik çağıdır. 20.yy da bunun devamı niteliğindedir. İttihat ve Terakki mensupları ve bir çok Osmanlı aydını gibi Atatürk de bu akımın o dönem içindeki yerini fark etmiş, Osmanlı'nın ümmet odaklı, donmuş toplum yapısının çağın gerekliliklerine uygun yeni bir toplum yapısına dönüşümünü gerçekleştirmeye çalışmış ve büyük oranda da
Atatürk ve Türklerin Saklı Tarihi
Atatürk ve Türklerin Saklı TarihiSinan Meydan · İnkılâp Kitabevi · 2010148 okunma
640 syf.
·
Puan vermedi
BİR KİTAP (Bitkisever dostlar için)
" Bu kitaba herhangi bir kitapçıda denk geldiğinizde 600 sayfalık ağır hacmine bakarak gözünüz baştan korkmasın. Kitabı incelerken bir kaç sayfayı çevirdiğinizde sıcak anlatımı sizi mutlaka çekecektir. Sadece bitkisever dostlar 'a değil tavsiyem, tarih, antropoloji meraklılarına da . Zaten tarih ve antropoloji eserleri okurları, eserin
Çiçeklerin Kültürü
Çiçeklerin KültürüJack Goody · Ayrıntı Yayınları · 201015 okunma
Reklam
200 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yazar daha önceki kitabı Sosyal Antropoloji ve İnsanın Kökeni ‘nde insanın ve şempanzenin ortak atasından simgesel kültürün ilk günlerine kadar olan zamanı işlemişti. Bu kitap öbürünün bıraktığı yerden konuyu devralıyor. Daha yakın zamanların hikayesi ile tam insan olmanın anlamını ön plana çıkarıyor. En geniş anlamıyla insan modernliğinin
Simgesel Düşüncenin Doğuşu
Simgesel Düşüncenin DoğuşuAlan Barnard · Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi · 201413 okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Insanın kişiliğini ne belirler?Insanın Özü var mıdır? Psikoloji bilim midir?
Bir insanın işi özel hayatının bir parçası değilse yabancılaşma denilen duygu meydana gelir : insan hem kendisi için çalışmalı çünkü hayatta kalmalı ama bir yandan da piyasa için üretmelidir .Marx aslında "çalışmayı ortadan kaldırma" fikrini savunurken tam olarak bu yabancılaştıran çalışma düzeninden bahsediyor , bu sadece komünizmle
Marksizm, İnsan ve Toplum
Marksizm, İnsan ve ToplumTaner Timur · Yordam Kitap · 201522 okunma
248 syf.
·
Puan vermedi
Freud'un uzmanlık alanından yola çıkarak bu kitabın bir psikanaliz inceleme kitabı olduğunu düşünebiliriz. Fakat Freud'un, Musa ve Tektanrıcılık üzerine kaleme aldığı bu kitap için; tarihsel, dinsel, antropolojik, psikolojik/psikanalitik, kültürel hatta politik bir inceleme olduğu yönünde yorum da yapabiliriz. Temelinde bu kitap için birkaç başlık taşıyan ve bu başlıklarla cevaplar vererek ya da bu başlıkları açıklayarak okuruna aslında sadece araştırma bakımondan katkı sağlayan bir kitaptır diyebiliriz. Temel başlıkları ise; -Musa'nın Mısırlı olduğu ya da Yahudi olduğu -Musa'nın Yahudilere getirdiği dinin aslında eski Mısır dini olan Aton'a ait bir dinin devamı olduğu -Musa'nın Yahudilere koşul kıldığı sünnet geleneğinin de aslında Mısırlılardan alındığını ve bu geleneğin psikolojide çokça incelenen baba figürü ile ilişkili olduğu -Musa peygamberin aslında Yahudilerce öldürüldüğü ve yerine Medyenli bir Musa çıkarıldığı -Son olarak da ilkele dönerek baba ve oğul ilişkisinde, oğulun baba figürünü öldürdüğü ve yetişkinliğe erişimde oğulun yine kendi baba figürüne büründüğü böylece dindeki baba ve oğul düşüncesinin (İsa-oğul) ortaya çıktığı üzerine açıklamalardan oluşur. Farklı çalışmalarda da Musa ve İsa dininin aslında köken olarak Mısır dinlerine dayandığı görüşleri yayınlamıştır. Freud'un burada farklı olarak ele aldığı psikanalitik incelemeler söz konusudur aslında ama dinlerin kökenine ait cümleleri daha fazla bilgi isteği uyandırır okuyucuda. Bunun için de Freud, Totem ve Tabu kitabını örnek verir ki bu kitap da ilkel dönemden günümüze bu konuları derinlemesine inceler.
Musa ve Tektanrıcılık
Musa ve TektanrıcılıkSigmund Freud · Say Yayınları · 2019607 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Aşk Mı O da Ne Sorusuna Bilimsel Bir Cevap Arayanlar İçin Başucu Kitabı
Aşk, kültürel ancak evrensel de yanı olan bir kavram olarak ele alınmış bu kitapta. Benim beklentim daha farklı olmakla birlikte aşkın bir olgu olarak ele alınması ona fazla anlam yüklenmemesine katkı sağlıyor diyebilirim. Özellikle evrimsel ve antropolojik olarak aşkın ele alındığı kısımlarda bu mu aşk dediğimi hatırlıyorum Eserde genel olarak gözüme çarpan nokta aşkın bir teori olarak incelenmesi oldu. Bir diğer eleştirileceğim nokta da aşk ile ilgili yapılan çalışmalarda sıklıkla batı kaynaklı açıklamalara yer verilmiş olmasıydı. Oysaki Türk kültürü ve edebiyatı içinde aşk önemli bir konumda bulunmakta. Muhtemelen yazarın daha bilimsel bir çerçevede aşkı ele alması dediğim gibi benim beklentimi karşılamadı. Ancak aşkın önemini, etkisini bilmek kadar onun bileşenlerini, nelere sebep olduğunu bilmekte bu yoğun ve çok yönlü duyguyu anlamaya yardımcı olmakta. Velhasıl bir hastalık ve bozukluk diyemezsek de insanın algıları, yorumlamaları üzerinde önemli etkileri olan bir fonksiyona sahip olduğunu itiraf etmek gerekiyor. Ama ben yine de aşkın daha bulutların üzerinde hissettiren yanını görmeyi tercih ediyorum
Reklam
198 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.