Daha önce Ayşe Hanım ile 'Bir Ruh Macerası' kitabıyla tanışmıştım, o günden beri bu kitabı hep aklımdaydı
Bir insan nasıl olur da toplumun baskısını vicdan ve gönlünün baskısı ile hiçe sayabilir? Bunu hepimize öğreten Şasa 'Bir Ruh Macerası' nda nasıl delirdiğini anlatırken bu eserinde ise' delilik ülkesi'ne bizi davet ediyor ve duvarlarına varana kadar anlatıyor delilik ülkesini. Yaşadığı hayat onu koyu bir ateist ve dahi Marksist düşüncesine iterken Şasa bu düşüncelerden şizofren teşhisi konularak kurtuluyor. Kurtulmasına vesile olan da Muhyiddin İbnü'l Arabi'nin Fususu' l Hikem isimli tasavvufi düşünceyi anlayan kitabı oluyor. Benim iki kez başlayıp da bitiremediğim eser bir hayatı kurtarmış ve bunu öğrenince daha çok erteledim Fususu'l Hikem i okumayı çünkü o ruhu yakalamak istediğim özel bir anı kolluyorum. İnsan bir kere çıkmaya çalıştı mı kör kuyulardan her yerden yardım halatı indiriyor Yaradan, işte Şasa nın hayatındaki o yardım halatlarından biri de Kemal Tahir Bey oluyor ve şu sözüyle bizlere de önümüzü görmemiz için deyim yerindeyse ışık tutuyor;"Şunu bilmiş ol ki, bu ülkede maskaralık yaptığın sürece herkes sana alkış tutar.Ciddi bir şey yapmaya kalkarsan da kimse ilgilenmez, yüzüne bakmaz. Bunu baştan böyle bil."
Daha çok konuşmak isterim Ayşe Hanım ile ilgili fakat kitabının okunmasını çok istediğim için burada kesiyorum. Ayşe Hanım kendini modernite den kurtulmuş bir temsil olarak, bir yol gösterici olarak görüyor ki zamanımızdaki yeri fikrimce tam olarak budur. Ayşe Şasa'nın şiar edindiği Peygamberimizin duası ile kitapla kalın dostlar;
'' Rabbim Hayretimi Arttır''