Mart ayına harika bir kitapla başlamışım meğerse kitaba aşık oldum
Olive annesini pankreas kanserinden birdenbire kaybettiğinde daha 15 yaşındadır ve o zamandan beri kanser üzerinde çalışmak istediğine karar verip bu yolda ilerler. Doktora üçüncü sınıf öğrencisidir ve kanserin erken teşhis edilmesi için ilerlediği bir çalışması mevcuttur. Ve bu çalışmasını daha iyi irdeleyebilmek için detaylı bir laboratuvar ortamına ihtiyacı vardır. Bu konu için bir yerlere başvuruda bulunur.
Bu arada da en yakın arkadaşı olan Anh, Olive'in önceden çıktığı Jeremy'den hoşlanır ancak bunun Olive'i üzeceğini düşünerek bir türlü çocukla yakınlık kuramaz. Jeremy'i zaten sevmeyen Olive, Anh'i da buna inandırmak için bir randevusu olduğunu söyler. Okul koridorunda giderken de Anh'in onu izlediğini gören Olive karşıdan gelen herhangi birine "Seni öpebilir miyim?" der ve adamın dudağına yapışır. Bir panikle adamı öpen ama öpücüğün getirdiği duyguya da şaşıran Olive'in öptüğü kişinin herkesin korktuğu, meşhur pislik olarak bilinen Prof. Dr. Adam Carlsen olması nasıl bir kaderdir.
Ona durumu açıklayan Olive sahte sevgili olma teklifinde bulunur, en azından iki arkadaşı kavuşana kadar ve Adam da bunu kendisinin de işle alakalı birkaç çıkarı doğrultusunda kabul eder. Ancak bu sahte sevgili olma durumları çok farklı şekilde ilerlemeye başlayınca birbirlerini aslında ne zamandan beri etkilediklerini fark etmeye başlarlar.
Akademik dünyanın zorluğu, hissedilen duygular, güzel arkadaşlıklar ve hayatın gerçekleriyle dolu dopdolu bir kitap ben çok beğendim, kesinlikle tavsiyedir.
Kitapla kalın