Bence bir savaş kitabıdır. İnsanın benliğiyle savaşı.
Fakir bir genç , bayağı fakir yemeye ekmeği yok denecek kadar, paraya sıkışır , yaşlı kadın bir tefeciden para alır..Tefeci kadınla da böyle tanışmıştır.
Bu kadın kötü denilince akla gelen tüm sıfatları bulundurmak bir yana adeta yaşıyor, yaşatıyor.
Hep derim insan bir günah, suç işleyecekse önce kendini bu suçun , suç olmadığına yada yapması gerektirdiğine inandırmalıdır. Bizim ana karakterimiz Raskalnikov da tam bunu yapıyor. Tefeciyi baltayla öldürüyor ve zihnet eşyalarını yükleniyor. Tam kimseye görünmeden gidecekken , tefecinin yeğeni gelir içeri ,teyzesinin aksine dünya tatlısı , melek gibi bir kızdır ama olan oldu bir kere bizim Raskalnikov onu da öldürür.
Kimseye görünmeden uzaklaşır hikaye uzun karakterler çok ama son olarak şunları söylemek istiyorum.
Raskal’ın yakalanma sebebi delil değil kendisiyle verdiği amansız kavgadan , savaştan dolayıdır.
En büyük savaşı akıl ve vicdan savaşını vermiş ve kazanmıştır , suçunu itiraf etmiştir.
Bir de kitapta en çok dikkatimi çeken nokta Raskal’ın bir fahişe arkadaşı var.
Bu karakter dindar , özünde iyi bir karakterdir ancak kirletilmiştir. Burda vurgulanmak istenen şeyi 100 kişi 1000 farklı noktaya çekebilir ama bana sorarsaydınız derdim ki
: Aslında herkes , herkes tarafından kirletiliyor bu da insanların bulundukları konuma göre iyi ,kötü gibi sıfatlarla sıfatlandırılmasına yol açıyor. Oysa belki bir papazın , bir imamın bir fahişe kadar dini inancı sağlam olamayabiliyor. Mesele burdan bakınca karşında ne gördüğün değil , karşında ne olduğu.