Ve bir Hasan Ali Toptaş kitabının sonunu alkışlayarak bitirmiş bulunmaktayım.Ne yazsa okuyacağım yazarlardan biri benim için. Hele ki kendisiylede tanışma fırsatını yakalamış biri olarak kitaplarını ayrı bir tatla okuyorum artık...Hayalle gerçeğin birbirine karıştığı, geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanda yaşanan olayların anlatıldığı, ana karakter Bedran' ın ağzından yaşıyoruz olayları...Okurken kah Bedran oldum, kah İsvan, kah Gülderim ve diğerleri...Toptaş her zaman ki gibi kelimelerle dans içinde, uzun cümleler olmasına rağmen o kadar anlaşılır, o kadar net bir dille ifade etmiş ki, beni alıp olayların ortasına bıraktı yine...Kitapta kent, taşra, işsizlik, evlilik, ilişkiler, olayların akışı ön plana çıkarılmadan çok güzel analiz edilmiş.Kelimelerin cümlelerle dansına şahit oluyorsunuz, yabancılaşmanın, kaybolmuş hayatların, bir evdeki eşyaların duygulardan çok nasıl ön plana çıktığına yoldaşlık ediyorsunuz okurken kısaca Bedran oluyorsunuz en çok okurken.. Hangisi düş hangisi gerçek sevgili Bedran?
Ve Sevgili Hasan Ali Toptaş birkez daha yüreğine sağlık, kalemin kelimelerin hep var olsun...