Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.29
"Kesinlikle her genç kızın okuması gerek kitap"
Kitap her ne kadar bir feminist kitabı olarak ele alınıyormuş gibi görünse de çok dahası da var
Öncelikle yazar yüzyıllardır süregelen ataerkil düzenin sonucu olarak kadınların toplumda ne kadar geride kaldığını ve belki de "shakespeare" düzeyinde birçok kadın yazarın adını bile duyurmadan aramızdan ayrılmasını anlatıyor
Sürekli söylenen kadın kadının düşmanıdır sözü o kadar yanlış ki. Bu dünyada sürekli ezilen bir türün birbirinin yanında olmamak gibi bir şansı yok.
Aslında baktığımızda asıl düşmanın erkekler olduğunu görüyoruz. Kadınlara eziyet eden,onları kendilerinden daha alt bir tür görüp, hiçbir hak tanımayan erkeklerin asıl düşman olduğunu açıkca söyleyebilirim.
Kitapta bir erkek yazarın "Gün gelir de çocuklar artık istenmez olursa kadınlara olan gereksinim de tümüyle sona erer" sözü beni inanılmaz derecede sarstı. Kadınlar bu dünyaya sadece anne olmak için gelmiyor. Ve maalesef ki hala bu zihniyette olan insanlarla bir arada yaşıyoruz...
Bu dünyada kadın olarak çok daha çok çabalamalıyız ama ne olursa olsun çabalamalıyız.
Kendi adıma beni motive eden bir kitap oldu.
Kadınlar olarak ne kadar zor şartlarda yaşadığımızı birbirimizi kollamak zorunda olmamız gerektiğini çok iyi anladığım bir kitap oldu
Teşekkürler Vırgınia Woolf kendime ait bir oda ve param olana kadar çabalamaya devam
Kadının yüzyıllardır süren varoluş mücadelesinin, yazın dünyasındaki boyutunu ele almış, feminist bir edebi makale. Her ne kadar kadınların yazar olamamasının altında yatan nedenleri irdelese de aynı nedenler, bilim alanında ve sanatın diğer alanlarında da tamamen geçerli olduğu için genel olarak, dünya tarihinde kadının her alanda neden geride
Merhaba sevgili okur,
Öncelikle bu kitabın beni çok kararsız bıraktığını söylemek istiyorum. Konusunu muazzam buldum ama kurgunun işlenişini beğenemedim. Yer ve zaman karmaşası yaşadım.
Gelelim kitaba, tam olarak distopya demek güç, bu sebeple spekülatif kurgu diyenler de var. Türü her ne olursa oldun şahane bir fikir ve bazı açılardan bize hiç
·
Puan vermedi
Hayattan kopmuş erkeklerin birbirini dövdüğü, rutin ve sıkıcı hayatlarından kurtulmak için
anarşiye başvurulduğu ve Tyler Durden ismindeki karizmatik karakterin bizi sayfalara
kilitlediği bir yapım olmasının yanında, Fight Club oldukça felsefi konulara da değiniyor.
Modern erkeğin maskülenlik kopuşu, dini değerler etkisini yitirdiği vakit
Ben kendimi bildim bileli kadınları anlatan, kadın duyarlılığını yansıtan; hikâyeler, şiirler, romanlar okumayı hep çok severdim. Tezer Özlü, Ayfer Tunç, Melisa Kesmez, Didem Madak, Virginia Woolf, Sylvia Plath gibi yazarlar beni çok etkilemişti ve hâlâ da etkiliyor. Onların eserlerini okurken kendimle özdeşleşiyorum adeta. Fakat kadın hakları ve
Çok sevdiğim, imkan oldukça söyleşilerine, imza günlerine katılmaya çalıştığım bir yazarın, çok keyifle okuduğum kitabına dair birkaç cümle
- Kadınlar çok mu konuşur?
- Erkekler neden dinlemez veya duymaz?
- " Beni hiç anlamıyorsun " sözünü duymayan erkek var mıdır?
Bu cümlelerle durumlarla karşılaşmayan yoktur sanırım. Bu ve benzer sorularınıza cevap bulabileceğiniz o kitap bu kitap. Hem de gayet net, bilimsel bir dille; bununla birlikte akıcı ve eğlenceli bir anlatımla.
Kabullenmemiz gereken önemli bir bilgi beynimizin kendine ait bir cinsiyeti olduğu ve bunun biyolojik cinsiyetimizden farklı olduğu. Örneğin kitabın yazarı, dişi beyinli bir erkek.
Kadın ve erkek beyni aynı şekilde çalışmıyor. Ve birçok çatışma, yakınma, yanlış anlama, bu farklılıkların bilinmemesinden kaynaklanıyor. Hayatı farklı algılamamızın temellerinde yatan sebepleri bilimsel gerçeklikle ama sıkılmadan, yüzünüzde tebessümle okumak isterseniz , kitaba bir şans verebilirsiniz.
Keyifli okumalar..
Kızım, sus. Kızım, otur. Sen kızsın, nereden bileceksin? Kızını dövmeyen dizini döver. Kadın başına mı? Eğer evli bir çiftten taraflar işsiz ise bir kadına ev hanımı, erkeğe de işsiz denilir çünkü bizler evli bir kadının işi yoksa onu ev hanımı olmaya mahkum ederiz. Ama hayır, erkeğe niye ev beyi diyelim ki? Erkektir o, işsizse işsizdir.
Ya her
Yanlış görmediniz! Evet, sadece kadınların olduğu bir ülke. Sevgi, saygı, hürmet, bağlılık, bilgelik, refah düzeyinde, zekâ, eşitlik, sağlık üzerine kurulmuş var olan bir ülke var karşımızda. Van, Terry ve Jeff keşfe meraklı üç Amerikan vatandaşı genç erkekler Kadınlar Ülkesi'nin var olduğunu duyup merak ederler ve bu yolculuğa çıkarlar yolculuk sırasında üzerinde türlü türlü tartışmalar, yorumlar yaparlar ve sonunda kendilerini Kadınlar Ülkesi'ne ayak basmış olarak görürler. Van, daha çok gözlemlemeye meraklı aynı zamanda bir beyefendi kişi olarak birinci derece anlatıcı kişidir. Terry, biraz hoppa bir kişiliğe sahip ve kadınları ikiye ayırır; arzulayanlar ve arzulamayanlar bakın hele şuna. Jeff, çok daha uysal bir beyefendi olarak karakterize edilmiş kişidir. Kitabı çok merak ederek aldım ve inanılmaz bir şekilde farklı bizim dünyamızdan çok daha farklı bir ülkeyi tanımış oldum ütopik de olsa okunması bence harikulade!
610 syf.
9/10 puan verdi
——————————————————————————
Daniel Keyes, Algernon’a Çiçekler romanını yazan Amerikalı bir yazardır. Daha önce Algernon Çiçekleri okuyup çok beğenmiştim. Dolayısıyla da Billy Milligan’ın Zihinlerini oldukça merak ederek okudum.
Bu heyecan verici kitap William Stanley Milligan'ın hayatını anlatıyor. Daha doğrusu, birden fazla kişiliğe
