Toplumun sorunlarını yazmış, eserlerinin konusunu toplumundan almış, yaşadığı çevreyi en iyi şekilde gözlemleyip, okuyucuya sunmuş bir yazar ararsak, tabii ki karşımıza
Yaşar Kemal çıkar. Onu insandan ve doğadan ayrı düşünmek olanaksızdır. Dağın, ağacın, binbir çeşit kuşun, hayvanın, toprağın yazarıdır Yaşar Kemal. İçimizden biridir. Yeri geldiğinde
Kitapta, bir Filler bir de Karıncalar ülkesi var. Filler,hiç doğalarında göremeyeceğimiz kadar tembel, esrikleşmiş yaratıklar; Karıncalar ise doğalarına uygun, çalışkan, her türlü soruna karşı birikim sahibi yaratıklar olarak tasvir ediliyor. Filler, her güçlü insan topluluğunun yaptığı gibi, bir bahaneyle güçsüz görünen ama akıllı ve üretken karıncalara saldırıp kendilerine köle yapmaya çalışıyor. Buna karşı çıkan ise yalnızca kırmızı sakallı topal karınca oluyor ve Filler Sultanının elinden kurtulup dağa çıkıyor. Filler Sultanı, saldırılarla korkuttuğu karıncalardan nefsani isteklerde bulunuyor. Sultanın her isteği yerine geliyor. Ama her güç sahibi insan gibi haz odaklı yaşantısının bir gün biteceği korkusu onu mutsuz ediyor. Tahtını sağlama almak için de sürekli yöntemler geliştiriyor. Karıncaların benliklerini unutması için ana dilleri yerine filceyi öğrenmesini zorunlu tutuyor. Sonra karınca ülkelerinden "sömürücü" kelimesini kaldırıp yerine "özgürlük" kelimesini koyuyor. Bu değişikliklerin tek amacı, karıncaların hallerinden şikayet edip ana dillerinde düşünüp boyunduruk altından kurtulmalarının önüne geçmek. Filler Sultanı ve filler bir zamana kadar da karınca ülkelerini korku ile yönetiyor ve bolluk içerisinde yaşıyor. Ta ki kırmızı sakallıların içlerindeki hainleri ortadan kaldırıp tüm karıncaları yerel bir motif sayılabilecek ve karıncalara asıl benliklerini hatırlatacak türkü ile birleştirip fillerin altını oyma fikrine kadar. Burada da görüyoruz ki, milletler ancak birlik ile hareket edip akıllarını geliştirmek için okursa özgürce yaşayabilir.
Yaşar Kemal deyince aklıma gelen ilk şey bizi bize anlatan en iyi yazar olduğudur. Geçirdiğimiz bu kötü günlerin etkisinden beni ancak Yaşar Kemal’in birlik dolu sesi çıkartabilirdi. Onun kitaplarını, betimlemeleriyle benim açımdan biraz yorucu olsa da her zaman büyük bir zevkle okumuşumdur.
Kitabımızda her zaman karşılaştığımız bizi sömüren
Bu Dâvet Bizim Okuma Kulübü okuma grubumuzla Nisan ayı okuma kitabımızdır kendileri. Ayrıca bu kitap bana sevgili
Ozan aydın arkadaşımın da hediyesidir :)
Yaşar Kemal hakkında çok şey yazmak isterim ama ben şimdilik kitabı yorumlamak istiyorum. Yaşar Kemal zaten bu kitabında da kalemini belli etmiş ve tarzını mükemmel bir şekilde yansıtmıştır.
Bir halk masalından esinlenerek yazılan bu romanda, Yaşar Kemal hayvanlar üzerinden insanın insana zulmünü anlatmış, güçlü ile haklının, ezen ile ezilenin mücadelesini bize anlatmış.
Romanda hayvanlar üzerinden insan sınıfları tasvir edilmiş.
Filler sultanı, (emperyalist, sömürgeci) gücüne güvenerek kendinden milyonlarca kez küçük, kendi
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca... Yaşar Kemal okumalarında hep eksik kaldığımı hissediyorum... İlk üçünü okuduğum İnce Memed de 4. kitabıyla beklemede... Seriyi tamamlayıp diğer seri kitaplarına geçmek istiyorum ama henüz bir girişimim yok... Böyle tek kitaplarını okuyorum şimdilik...
.
Kitaba gelecek olursak, Yaşar Kemal filler, karıncalar ve kuşlar üzerinden bir toplum örneğini sermiş gözümüzün önüne... Hem de ne zaman okunursa okunsun zamanın kitabı diyebileceğimiz cinsten... Peki nasıl bir kitap bu?.. Bakalım o zaman... (Biraz #tatkaçıran içerir...)
.
Filler sultanının rahat bir hayat yaşayabilmesi için karıncalara ihtiyacı vardı... Onun yiyeceklerini karşılayan, saraylarını, tahtını yapan çalışkan karıncalara... Bunun devamlılığı için kalplerine korkuyu yerleştirdi... Benliklerini unutturup onları küçük birer fil olduklarına ikna etti... Filler için çok çalışırlarsa bir gün büyük bir fil olabilirlerdi... Karıncaları kendi içlerinde bölerek birleşmelerini engelliyordu bir yandan... Ama bir tehdit vardı... Kırmızı sakallı topal karınca... Onu alt etmesi gerekiyordu filler sultanının...
.
Kendi güçlerini unutup beyinleri esir alınmış, iktidardakine benzemeye çalışıp yokluğa sürüklenmenin romanı ya da masalı Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca... Kesinlikle okumanızı öneririm...
Karınca da olsa düşünce bir gün bir yolunu bulur...
Bir filin ağırlığı kaç tondur, ömrü ne kadardır, ne yer ne içer de bu cüsseyi besler? Peki bir karınca onun ağırlığı kaç mg'dır,ortalama ömrü nedir? Karıncalar mı daha ağırdır, filler mi? Oldukça ironik bir karşılaştırma değil mi:)
"Çalışkan bir karınca çalışkanlığıyla bir fil gücündedir.
"Ve sonra medeniyet kuruldu." 4 kelimelik bu cümle kulağa çok basit geliyor, üstünde durulası değil.Halbuki başıboş kalan veya kalmayan herhangi bir topluluk için "medeniyet" o kadar zormuş ki aslında. Vahşete, şiddete, başıboşluğa o kadar yatkınmışız ki. Kana susamışlık, öldürmekten zevk alma, ileriyi düşünmeme, acımasız
Ağustos Böceği Bir Meşaledir
Böcek ki akıtıyor damla damla ağzından
Üzüm ballarında süzülmüş ağustosu
Titreyen şıngırdayan bir çocuk oyuncağı
Ağustos bu seste
Bu durmayı unutmuş seste
“Eğer bir halkın, kendi ölüm biçimini seçmekten başka hiçbir şeyi kalmadıysa eğer ezenlerden aldığı tek armağan umutsuzluksa halkın kaybedecek neyi olabilir?”
(J. P-Sartre)
Usta yazar Yaşar Kemal tarafından ilk olarak 1977 yılında aslında çocuklar için yazılmış bir masal. 1994 yılında yayımlanmış. Daha çok yetişkinlere hitap ediyor. Tarihin,