Neydi romanımın adı? “Bir Çift Siyah Kuyu” mu, işte öyle bişey... Bu kötü ad, bir kadının gözlerini simgeliyordu. Bir küçücük defterin çoğunu yazmıştım. Babıali'deki kitapçıların hepsine mektuplar gönderdim: “Bir roman yazdım. Yayımlamak ister misiniz?” Ağdalı sözcüklerle çok ağırbaşlı bir mektup yazmıştım ki, kitapçılar benim bir çocuk olduğumu anlamasınlar. Başarmış olacağım ki, salt bir kitapçıdan çok usturuplu, saygılı bir yanıt almıştım: İnkılap Kitabevi'nden.
Siyasal teşkilatlanmanın liderleri
Tarih boyunca ortaya çıkan her siyasi hareketin oluşumu, gelişmesi ve nitelikleri, büyük ölçüde, onu şekillendiren ve yönlendiren liderlere bağımlı olmuştur. Türkistanlı aydınların dış dünyada sürdürdükleri millî mücadelede de bu genel kural geçerliydi. Hariçteki Türkistan Mücadelesi'nin, nitelikli kadrolar
Azizim Mirat Özçamlı Beğ,
14 Kasım 1969
Mektubunuza ve “hoş geldin'inize teşekkür ederim. Almanya intihalarımın bir kısmını ve yazılabilecek kadarını neşredeceğim. Birçok şey bilerek gittiğim halde gözümle gördükten sonra aradaki farktan dolayı üzülerek döndüm ve inzivama çekildim. Tanrıdağlı Turan'ın durumu da ayrı bir dert. O çocuk
Türkiye'de inkılap kelimesinin kullanılışında toplumun köklü değişmeye uğraması gibi bir anlam yükü yoktur. Bir harf inkılabından, bir kıyafet inkılabından bahsedilen bu ülkede toplumun kendine yeni kökler bulması değil, köksüzlüğün rahatlıkla ve fütursuzca benimsenmesi yaygınlaşmıştır.
Ne mutlu Türküm diyene.
Köylü bizim efendimizdir.
Türk işçisi dayanıklıdır. İnkılaba gönül vermiştir.
Bunlar nasıl garip sözler?
Neden Türk olan mutlu oluyormuş?