İslâm, diğer bütün dünya dinleri gibi, mensuplarına sadece bir "iman edilecekler listesi" sunmuyor. Bu inançların ve diğer ahlâkî ilkelerin bir yaşam biçimi haline gelmesini öngörüyor. İslâm medeniyeti ve kültürü dediğimiz şey de bu ilkelerin müslüman aktörler elinde zamana ve mekâna nüfuz etmiş, ete kemiğe bürünmüş halinden ibarettir.