Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
söyleyecek çok şeyim varmış. ama bunlar devasa şeyler. gerçekten içimdekileri anlatacak bir yol bulamıyorum. sanırım, bazen tüm kainat, tüm hayat, her şey içimde yer etmiş, haykırarak onları anlatmamı istiyorlar. bunun ne kadar büyük olduğunu hissediyorum, ama konuşmak istediğim zaman küçük bir çocuk gibi kekeliyorum. duyguları ve heyecanları, konuşarak ya da yazarak ifade etmek zor iş. yüce bir iş. bakın, yüzümü otların arasına gömüyorum, burun deliklerime çektiğim nefes bile içimi binlerce düşünce ve hayalle ürpertiyor. çektiğim nefes, evrenin nefesi. şarkı söyleyip kahkaha atmayı iyi bilirim; başarıyı ve acıyı, savaşı ve ölümü. otların kokusu da beynimde birçok düşü canlandırıyor. bunları size ve tüm dünyaya anlatmak isterdim. ama nasıl anlatabilirim? dilim bağlı sanki. biraz önce otların beni nasıl etkilediğini betimlemeye çalıştım. ama başaramadım. acemi bir konuşmayla biraz ima etmekle yetindim yalnızca. kelimelerim bana bile karmaşık geliyor. buna rağmen, anlatabilme arzusuyla dolup taşıyorum. ah ki ne ah...
Annenin çektiği hiçbir eziyet çocuğa herhangi türde bir zarar vermesini meşru, mazur kılamaz, hafifletici neden sayılamaz. Bir şeyin çocuğa zarar verdiği açıksa, anne olduktan sonra o şeyi yapma/ma/nın ne kadar zor olduğunu fark ederseniz edin, gerekçeniz ne olursa olsun, o şey hâlâ çocuk için zararlıdır ve önemli olan gerçek de budur. Unutmayalım ki çocuklarımız bizi doğurmadılar, hatta doğurulmayı da bizden onlar talep etmediler; onları istek ve iradeleri dışında dünyaya getiren bizleriz
Reklam
320 syf.
·
Puan vermedi
Enerjiyi Nereye Koymalı
Enerjiyi Nereye Koymalı            ༄ ༄ ༄ Doğum ile ölüm arasındaki zaman dilimi maddi imkanlar ve manevî değerlerle birey olarak çevre ve toplumla olan ilişkilerin her bir bütünün birikim, kazanımı ömür çerçevesini çizer. Ömür sermayesinin manevî değerleri maddi imkanları yöneten bir ilişki dahilinde sorumluluk ve kalite kazanmanın bir
Hayat En Çok İyileri Kırar
Hayat En Çok İyileri KırarAcar Baltaş · Kronik Kitap · 202428 okunma
Konuşmaktan kaçmayın. Kendinizi ve duygularınızı anlatmaktan bıkmayın. Eşinizin, sizin söylemediniz şeyleri anlamak için özel güçleri olmadığını unutmayın. Şaşırdığınız, anlam veremediğiniz her olayda empati yapın. Kendinizi onun yerine koyun, ne hissettiğini anlamaya çalışın. Ben değişmem işine gelirse efeliğini bi kenara bırakın. Evlilikte değişmek, gelişmek elzemdir. Sevginizi sadece dil ile değil davranış ile de gösterebilirsiniz. Bu bazen hediye almak olur, bazen takdir etmek olur, bazen de kocaman bir sarılma olur. Severken beklemeden sevin. Verdiğiniz her sevgiyi ama o bana yapmıyor diye ya da sizin istediğiniz gibi yapamıyor diye vermekten vazgeçmeyin. Zor anlarınızda iki seçenekten birini seçmek zorunda kalırsanız, siz mutlaka pozitif olanı seçin. Seçenekleriniz sadece güzel ve iyi niyetin ürünü olsun. Zor zamanlarınızda pozitif olanı seçmek nefsinize o an için zor gelse de sonrasında gelen güzellik ve kolaylık hepsini unutturacak. Düşünce kalitenizin oranı hayat kalitenizin oranı ile paralellikte seyreder. İçinizdeki çocuğu sevmeden dışınızdaki kimseyi sevemezsiniz, içinizdeki çocuk mutlu olmadan da dışarıdaki kimseyi mutlu edemezsiniz. Hayata öğrenme açlığı ile bakarsanız, bir karınca bile hål dili ile size çok şey anlatabilir. Eşinizin hâl dilini takip edin. Yaşam kalitenizi yükseltmek için, sorumluluklarınızı aksatmadan yapmaya çalışın.
223 syf.
·
Puan vermedi
“Konuşmak istiyorum” dedi. Konuştu. Onu dileyin. Okuyun. Anlatın. Yaşatın! Bir insanın kelimeleri içinde tutması, nefesini yağlı urgan yerine koyması o kadar zor ki... Boğazınıza bir şey asıllıdır, yumru hissedersiniz ama nefes alamazsınız, boğuluyorum dersiniz ama bunu fiziksel anlatamazsınız. Zordur hem arkada durmak hem de arkada gölge
Konuşmak İstiyorum
Konuşmak İstiyorumDomitila Chúngara · Belge Yayınları · 19861 okunma
Annelerin büyük çoğunluğu "süt" verebilmektedir ama pek azı "bal"da ekleyebilir. Annenin bal verebilme yetisine sahip olabilmesi için sadece "iyi anne" olması yetmez, mutlu bir kişi de olmalıdır. Bu noktaya erişen annelerin sayısı pek yüksek değildir. Annenin çocuk üzerindeki etkisi pek abartılmış sayılmaz. Annenin yaşamaya olan tutkusu, huzursuzluğu gibi bulaşıcıdır. Her iki tutumda çocuğun tüm kişiliği üzerinde derin etkilere sahiptir. Gerçekten çocuklar - ve yetişkinler - arasında, sadece "süt" emenlerle "süt ve balı" beraberce alanları birbirinden ayırmak hiç de zor değildir.
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Ölüler konuşmaz…
Kitabın sayfalarında gezinirken fedakârlık altında gizlenen bencilliği, taşra ve şehir hayatını, kuşak çatışmasını, ebeveyn çocuk arasındaki ilişkinin karmaşıklığını, yaşlılık ve yalnızlığı, ölüme karşı anıların gücünü ve en önemlisi kaybetmeyi göreceksiniz. İza kaybettiği şeylerin değerini çok geç anladı belki de kayıplarını kaybettikten sonra fark etti. Çoğumuzun yaptığı gibi, o da hep bir şeylerin peşinden koştu. Hep yapacak çok işi vardı. Her zaman ulaşacağı daha iyi bir konum vardı. Ama zaman durmaz, biz daha iyisi için koşarken yanımızda her saniye kaybettiğimiz birileri vardır. Ve bunu fark ettiğimizde çok geç olabilir. Artık sesimizi duyan bize cevap verecek birileri yoktur. Çünkü ölüler konuşmaz. Bu ölü, bir gün biz de olabiliriz. Evet, bir gün kendimize geç kalabiliriz. İşte kendinize ve sevdiklerinize geç kalmadan önce hayat kadar gerçek ölüm kadar içimizden bu kitabı okumalısınız. Eğer bu yazıyı buraya kadar gelip okuduysanız lütfen bir saniye durun ve düşünün. İhmal ettiğiniz, koşarken geride bıraktığınız sevdikleriniz var mı? Ve eğer hala hayatta olan yaşlı tanıdıklarınız varsa onları mutlu edin. Yaşlı bir kalp için hayat sandığımızdan daha zor olabilir. Ama o yaşlı kalbi mutlu etmek hiç zor değil. Onlara, iyi ki sizinle birlikte olduklarını ve onları sevdiğinizi söyleyin, bu onlara umut olacaktır.
Iza'nın Şarkısı
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,477 okunma
Çocuk sorabilir: "Dünyanın hikâyesi ne ?" Yetişkin bir adam veya kadın merak edebilir: "Dünya nereye gidecek? Sonu nasıl bitecek, bu arada ,yeri gelmişken hikaye neydi?" Ben dünyanın bir, tek hikayesi olduğuna inanıyorum; bu hikaye bizleri öyle korkutmuş ve esinlemistir ki, bir Pearl White dizisinin içindeymişçesine hep düşünüp merak ederek yaşarız. İnsanoğlu hayatında, düşüncesinde, açlığında ve hırsında ,cimriliğinde ve zalimliğinde bir iyilik-kötülük ağıyla kıskıvrak sarılmıştır. Bence tek hikayemiz budur ve aynı hikaye bütün duygu ve akıl düzeylerinde tekrarlanır. Erdem ve kötülük ilk bilincimizin atkısıyla çözgüsüydü, son bilincimizin de kumaşı olacak; üstelik kıra, ırmak ve dağlara, iktisat ve terbiyeye dayatabileceğimiz bütun değişikliklere rağmen. Bundan başka hikaye yoktur. Her adam, hayatın tozuyla toprağını üstünden silkeledikten sonra geriye sadece en zor ve açık seçik sorular kalacaktır: İyi miydi, kötü müydü? İyi mi yaptım kötü mü?
Sayfa 443
İyi Okumalar dilerim
Selamün aleyküm değerli okurlar Wattpad e yazdığım kitabı sizler de okuyun diye buraya yazdım kitap değil bu hayatınıza bir nebze de olsa dokunmak için böyle bir kitap yazdım okuyup değerli yorumlarınızı bekliyorum değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyorum ☺️ BİR ENGELLİNİN EVLİLİK HAYATI Her sağlıklı birey gibi engelli
291 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kim kimden kopya çekiyordu? Hayat mı kitaptan, ki­tap mı hayattan?
"Bugün 16 Kasım 1980. Saat on altı kırk iki. Sayın dinleyici­ler, burası Radyo Şarampol!" İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz? İlk gençlik heyecanlarınızı, Lise yıllarınızı, ilk kopya denemelerinizi, Asla bitmeyecek dediğiniz dostlukları, Dikiş makinesi seslerini, Mektuplaşmaları, Defter kenarına yapılan süslemeleri, Radyo yayınlarını,
Burası Radyo Şarampol
Burası Radyo ŞarampolŞükran Yiğit · İletişim Yayınları · 2020770 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.