Neden ve niçindir yaşamım, bilemiyorum dostlarım.
Durmaksızın akan ışık hüzmeleri, sıkılmış ruhumu zincirlemekte! Çatlatan hatlarıyla acılar, yüreğimi yakmakta... söyle bana Paro! Sen de ölürsen, bana ne olacak!
Hüzün girdabına bırakılmış çaresiz bir yetim gibi, soluk; titreyen ve ruhu çekilmiş bu parmaklıklar beni sinirden öldürecek mi?
Kaçıp gitmek istiyorum, somyanın soğuk teninden, bedenimde kıvrılan elektriğin dizginlenemeyen acısından ve özlemlerimi yüreğime saplayan gözyaşlarımdan!
Bırakın, ne olur; bir çocuk gibi gezineyim sokaklarında şehirlerin... sonra isterseniz kurşunlayın beni, kanadı kırılan kuşlar gibi!
Acıyla yatayım yerde, ruhumu da alıp gideyim! İstemiyorum hiçbirinizi, beni sevmiyorsunuz, beni istemiyorsunuz!
Üstadımın (Ruhu şâd mekânı cennet olsun) bu şiirini dinleken gülmüştü ilk önce , alaycı bir şekilde , sonra pür dikkat kesilip dinlerken (... adam doğru söylüyor..) diyerek iç geçirip , tekrar tekrar dinlemişti daha çok severek..
youtu.be/x1cZD5AZnGw?si=...
AŞK RİSALESİ
Dirilmek yeniden
Yerin uyanması gibi,
Şehirlerin iki tür görünüşü vardır. Her turistin, şehre yeni gelen her yabancının göreceği yapılar, anıtlar, caddeler ve manzaralar bir şehrin dış görünüşünü oluşturur. Bir de, içinde yatıp uyuduğumuz odaların, ders dinlediğimiz sınıfların, koridorların, sinemaların özel hatıralar, kokular, ışık ve renklerden oluşan iç görünüşleri vardır. Bunlara şehirlerin iç görüntüsü diyebiliriz. Semtten semte bir şehrin dış görünüşünün gösterdiği benzerliklerden çok daha fazlası, şehrin asıl ruhu, herkesin anılarında daha çok sakladığı şey, şehrin bu iç görüntüsüdür ve yıkımlar daha çok onu götürür.
21 Temmuz 1718
Rivayet edilir ki; vakt-i zamanında ahalinin adına Hüdavendigar dediği şehirlerin birinde, bedenen ölümünün üzerinden 322 sene geçmiş bir gencin ruhu şehrin tüm sokaklarını dolaşır, Ulu Camide namaz kılanların kaçıncı rekatta olduklarını unutturur, Osman ve Orhan Beylerin kabri başında nöbet tutan, oldukça ciddi askerleri güldürmek
Muhtemelen en sağlıklı yol olmasa da kitaplar benim için biriyle tanışma araçları oluyor. Özellikle kurgu olmayanlara işaret ederek böyle yazıyorum.
Bu eseri de Gülten Dayıoğlu'nu hep duyan işiten biri olarak kendisiyle tanışma isteğimin bir sonucu olarak okudum. Belki tanışmak için pek doğru bir eser olmadı.
Dayıoğlu, kitabını daha çok