Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
688 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabın konusu 800 – 1200 tarihleri arasında (kültür ve medeniyet, teknoloji, ticaret, ekonomi vs ) Orta Asya da bir aydınlanma olduğu ve bunun dünyaya/Avrupa’ya ışık tuttuğudur. O dönemdeki yönetimlerin, Nizamülmülk, İbn-i Sina, Razi, Ömer Hayyam, Bîruni, Buharî, Gazalî gibi birçok bilim insanının hangi şartlarda hangi konularda (matematik, tıp, astronomi, coğrafya, fizik, mühendislik, sanat - edebiyat ve kültür, ilahiyat, felsefe) katkılar yaptıkları anlatılıyor. Aynı tarihsel dönem bazıları tarafından “İslam’ın Altın Çağı” olarak kabul ediliyor. Bu fikirde yabana atılacak bir fikir değil. Herkese ve özellikle tarih meraklılarına tavsiyemdir. Eser ciddi bir araştırma ürünü. Yazarın bazı görüşlerine katılmayabilirsiniz. (benimde katılmadığım görüşleri var) Buna rağmen akıcı bir dille yazılmış okumaya değer bir eser. Alıntılar “Orta çağdaki Orta Asyalılar birden fazla dahiyane dönüm noktası oluşturmuşlardı. Bu bilim adamları ve bilginlerin gerçekleştirdiklerine bakarken, başı çektikleri ve sadece "Evreka'' anlarından ibaret olmayan bilim yapımı süreçleri görmezden gelinmemelidir.” "Titiz ve talepkar bilginler akılla sadece neyin bilinebileceğini değil , neyin bilinemeyeceğini de sürekli olarak sorguluyorlardı." “Bugünün Avrupalıları, Hintlileri, Çinlileri ve Orta Doğuluları farkında olduklarından çok daha fazla Orta Asya'da İbn-i Sina ve Biruni'nin döneminde zirveye ulaşan olağanüstü kültür ve entelektüel coşkunluğun mirasçısı konumundadırlar.”
Kayıp Aydınlanma
Kayıp AydınlanmaFrederick Starr · Kronik Kitap · 2019345 okunma
Gondor! Gondor, Dağlar'la Deniz'in orta yerinde "Eserdi Batı Yeli; dururdu ışık Gümüş Ağaç'ın üzerinde" Ve parlak bir yağmur gibi dökülürdü eski Kralların bahçelerine Ey mağrur surlar! Ak kuleler! Ey kanat! taç! Altın taht bir de! "Ey Gondor, Gondor! İnsanlar Gümüş Ağaç'ı görecek mi bir daha"' Esecek mi Batı Yeli yeniden, Dağlar'la Deniz'in arasında?
Reklam
"Bir Mustafa Kemal adlı kahraman; Kurtarıp Türklüğü bu Tepegöz'den, Kılacak vatanı bahtiyar, şad, şen. Türk'ün, Basat gibi, çoktur arslanı, Mustafa Kemal'dir başkahramanı!"
"Kahramandır, Türk'ü yaşatan, Türk İli'nde eksik olmaz kahraman."
Yol verince gizli Yurt, Aldı bizi bir Bozkurt, Kaf Dağı'ndan geçirdi, Türk Eli'ne getirdi.
Mayalar
National Geographic yazarı George Stuart da aynı şekilde düşünenlerden: "Her sabah uyandığımda Mayalar hakkında ne kadar az şey bildiğimizi düşünüyorum ... "12 Peki az da olsa neler biliyoruz? Bugünkü Or­ta Amerika ve Meksika sınırları içinde kalan ge­niş bir alana hükmettiklerini, matematik ve as­trolojiyle yakından ilgilendiklerini, heykel, el sanatları, altın işleme, hiyeroglif yazı gibi çeşit­li alanlarda ilerlediklerini, gelişmiş bir yazı sis­temi ve takvim oluşturduklarını, dev piramitler ve tapınaklar inşa ettiklerini. .. Ayrıca doğayı bozmamak için günümüze ışık tutan mimari yöntemler kullandıklarını, günümüzün bilgile­riyle örtüşen önemli bilimsel buluşlar yapmış olduklarını ve arkalarında hiçbir iz bırakma­dan birdenbire ortadan kaybolduklarını ...
Reklam
"Bu kadar tatlı bir öpüş konduramaz güneşin altın ışınları. Gonca gülün üstündeki sabahın ilk çiy damlalarına. Senin gözlerinin aydınlığı vurdukça günün taze ışınlarına. Yanaklarımdan akar gider çiy taneleri gecelerin kuytularına. Derinlerin saydam göğsünden görünen gümüş ay, Soluk kalır gözlerinin o görkemli ışıltısı yanında, O güzel yüzün bana ışık verir gözyaşlarımın arasında, Pırıl pırıl parlarsın gözyaşlarımın her damlasında.
Beren ile Luthien öyküsü
“Size Tinuviel’in öyküsünü anlatacağım,” dedi Yolgezer, “kısaca, çünkü bu sonu bilinmeyen uzun bir öyküdür ve artık Elrond’dan başka bu öyküyü eskiden anlatıldığı gibi, doğru dürüst hatırlayan kimse kalmadı. Bütün Orta Dünya öyküleri gibi güzel ama acık bir öyküdür, yine de içinizi açabilir.” Bir süre sessiz kaldı; sonra konuşmaya değil, yavaş
Rahim Han'ın Emir'e Doğum Günü Hediyesi
"Al." Bana bir şey uzattı. "Az kaldı unutuyordum. Doğum günün kutlu olsun." Kahverengi deri ciltli bir defterdi. Parmaklarımı sırtındaki altın yaldızlı dikişte gezdirdim. Deriyi kokladım. "Öykülerin için," dedi. Tam ona teşekkür edecektim ki, bir patlama oldu, gökyüzü aydınlandı. "Havai fişekler!" Hemen eve seğirttik, bütün konukları bahçede toplanmış, gökyüzüne bakarken bulduk. Çocuklar çatırtıları, onu izleyen ıslıksı hışırtıları çığlıklarla, haykırışlarla karşılıyordu. İnsanlar göz kamaştırıcı tomurcukları, çan şeklinde dağılan, çiçek buketleri halinde akan kıvılcım sağanaklarını alkışladı. Her birkaç saniyede bir, arka bahçe kırmızı, yeşil, sarı çakımlarla aydınlanıyordu. Bu ışık patlamalarının birinde, yaşadıkça unutmayacağım bir şey gördüm: Hasan gümüş bir tepsiden Assef'le Veli'ye meşrubat sunuyordu. Işık titreşti, bir tıslama, bir çatırtı duyuldu, sonra turuncu bir ışık demeti patladı: Assef sırıtıyor, işaret parmağının boğumuyla Hasan'ın göğsünü dürtüklüyordu. Sonra, çok şükür, karanlık.
Gollum - Smeagol Hikayesi
"Uzun bir zaman sonra, ama yine de zamanımızdan çok yıllar önce. Ulu Nehrin kıyısında Yabandiyar'ın sınırında eli uz, ayağı sessiz küçük bir ahali yaşarmış. Sanırım, Ülkenler'in babalarının babalarıyla akraba bir hobbit türündenmişler bunlar, çünkü Nehir'i çok seviyorlar ve içinde yüzüp kamıştan küçük kayıklar yapıyorlarmış.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.