Yazınsal yapıtın çekiciliği, büyük ölçüde, en ciddi şeyler­den tam anlamıyla ciddiye alınmayı gerektirmeden söz etmesi­ne dayanır(...)
Yazı, toplumsal varoluşun belirlenimlerini, kısıtlamalarını ve sınırlarını yıkar: Toplumsal bakımdan var olmak, toplumsal yapı içinde belli bir mevkie sahip olmak ve özellikle söz alış­kanlıklarıyla zihin düzenekleri biçiminde bunun belirtilerini taşımak, ayrıca topluluklara katılmak, bunları desteklemek ve bunlarca desteklenmek kısaca bunlara bağlanmak ve yükümlü­lükler, borçlar, görevler, özetle denetimler ve zorunluluklar bi­çiminde varlıklarını kabul ettiren bu nesnel, geçirimsiz, sürekli toplumsal ağlarla çevrili olmaktır.
Reklam
“Okumak, her şeyden önce kendi kendin­den ve dünyadan kurtulmaktır;” “kitapların yardımını almak­sızın dünyada var olmak artık olanaklı değildir...
Erkek veya kadın olarak, kavramaya çalıştığımız nesnenin içinde yer alarak, eril düzenin tarihsel yapılarını algılama ve değerlendirmenin bilinçsiz şemaları biçiminde bünyemize katmış durumdayız; bu nedenle de, eril tahakkümü düşünürken, kendileri de tahakkümün ürünü olan düşünme biçimlerine başvurma riskini taşıyoruz. Bu döngüden kurtulmayı umut edebilmemizin tek koşulu, bilimsel nesnelleştirme konusunu nesnelleştirmek için pratik bir strateji geliştirebilmek. Burada benimseyeceğimiz bu strateji "anlama kategorileri"ni -ya da, Durkheim'in isimlendirdiği şekliyle, dünyayı inşa ettiğimiz “sınıflandırma biçimleri"ni (ancak, bu dünyanın ürünleri oldukları için, fark edilmez olmalarına rağmen bunlar da dünyayla uyum içindedir)- araştırmayı amaçlayan transandantal bir düşünme alıştırmasını bir tür laboratuar deneyine dönüştürmekten ibarettir: bu deneyde, hem egzotik hem de aşina, hem yabancı hem de tanıdık özgün bir tarihsel toplumun -Kabil Berberileri- nesnel yapıları ve bilişsel biçimlerinin etnografik çözümlemesi, erkekmerkezli bilinçdışının kategorilerinin nesnelleştirilmesini harekete geçirmeye yetkin bir sosyo-analiz aracı olarak kullanılacaktır.
arka kapak
Karşılıklı klişelerin veya nükteli ilişkilerin olmayışı zümre ruhunun noksanlığına ve en önemlisi temasların veya münasebetlerin seyrekliğine işaret eder. En nihayetinde, okul arkadaşlarının karşılıklı tanışıklıkları, bilhassa Paris'te son derece sınırlıdır.
Sayfa 61
"çünkü o'ydu, çünkü ben'dim." -Jean Paul Sartre
Sayfa 138
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.