Martin başını salladı, ama hiçbir açıklamada bulunmadı. Nasıl açıklayabilirdi. Aile bireyleriyle arasındaki korkunç zihni uçurum Martin'i dehşete düşürmüştü. Bu uçurumu aşıp da onlara durumunu anlatmasına imkan yoktu. Ne İngiliz dilinde, ne de herhangi bir dilde, onlara tutum ve davranışlarını anlatabilmesini sağlayacak kelimeler, yoktu. Martin'in hesabına, onların gözünde en yüksek davranış bir iş sahibi olmaktı. Onların ilk ve son sözleri buydu. Bütün fikirleri işte kabaca bu sözcüğe sığdırılabilirdi. Bir iş tut! Çalış! Kızkardeşi konuşurken, Martin, zavallı budala köleler diye düşündü. Kölelerin kafasını kendi köleliklerinden başka bir şeyin yorduğu yoktu. Bir iş onlar için, önünde yere kapanıp tapınılacak altından bir puttu.
o başına musallat olmasa idi BUDA olurdun başına musallat oldu budala oldun. (kelam-ı kibar)
Reklam
İNCİ ARAL 1 baba evi Orhan kemal 2 nazım hikmet memleketimden insan manzaları 3 mithat cemal Kuntay üç İstanbul 4 anna karenina leo Tolstoy 5 agustos ışığı wıllıam Faulkner 6 dalgalar Virginia woolf 7 altın defter dorıs lessıng 8 marguerıte yourcenar hadrianus un anıları 9 vladımır nabokov sebastıan knıghtın gerçek yaşamı 10 ıtalo
İBRAHİM TENEKECİ 1 İSMET ÖZEL ERBAİN 2 İSMET ÖZEL ÜÇ MESELE 3 NURETTİN TOPÇU AHLAK NİZAMI 4 MUSTAFA KUTLU MENEKŞELİ MEKTUP 5 BOCURGAT HASAN AYCIN
Büyük Kumpas'ı başlattı bir adam. Büyük Kumpas'ın piyonu, Gutenberg, -matbaacı dediler ona ve taklitçilerine- çalışkan elin, sabırlı parmağın ve titiz kalemin yetiştiremeyeceği kadar çoğalttı kelimeleri ve ipini koparan, kelimeler, kelimeler, kelimeler boncuklar gibi dört bir yana dağıldılar. Sokak kapılarımızın altını ve sabun kalıplarının ve yumurta paketlerinin üstünü aç ve çılgın hamamböcekleri gibi kelimeler ve yazılar sardılar. Böylece bir zamanlar etle kemik gibi olan söz ile eşya birbirlerine sırt döndüler. Böylece, gece ay ışığında, zaman nedir, diye bize sorulduğunda, hayat nedir, keder nedir, kader nedir, acı nedir diye sorulduğunda, bir zamanlar yüreğimizle bildiğimiz bütün cevapları, imtihan gecesini uykusuz geçiren ezberci öğrenci gibi birbirine karıştırdık. Zaman, derdi bir budala, bir gürültüdür. Kaza, derdi başka bir talihsiz, kaderdir. Hayat derdi, bir üçüncüsü, bir kitaptır. Biz şaşkınlar, anlarsınız ya, doğru cevabı kulağımıza fısıldasın diye meleği beklerdik.
"Bu hafta Miss Jane Austen'i ziyaret ediyorum ve bana çok güzel arkadaşlık ediyor." O çıktıktan sonra Harry, "Jane Austen da kim?" diye sordu. "Sizin taraftan mı, Janice'lerden mi, Paul? Kuzenlerden mi? Güzel mi?" Brutal ona, "O bir yazar, seni budala," dedi."Betsy Ross'un ilk bayrağa yıldızları dikmesinden önce ölmüştü." "Ya." Harry mahcup olmuştu. "Pek iyi bir kitap okuru değilim. Çoğunlukla ancak radyo kullanım kitapçıklarını okurum."
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
İlkokulda en iyi arkadaşım ödünç vermişti "Pippi Uzun Çorap Issız Köşkte " kitabını... O kadar sevmiştim ki, elimden bırakmadan bir solukta bitirmiştim. Uzun zaman sonra kitaplığımda bu seriye yer vermek için her yerde arasam da basımı durduğu için bulamadım. Bursa'da bir sahafta 2 kitabı bulup, bu ümitle sahafın altını üstüne
Pippi Uzunçorap
Pippi UzunçorapAstrid Lindgren · İthaki Yayınları · 2007432 okunma
Cemil Meriç
"Muhammedi­ler sandığınız kadar budala değildirler. Onları puta tapma, ekmek ve şarabın Hazreti İsa'nın eti ve kanına dönüşeceği gibi inançlarla kandıramazsınız. Onlara kaba davranmak da yanlış. Terbiyeli olmak ve delilleri iyi seçmek zorundayız. Konuşurken Muhammed’in iyi tarafları olduğunu da belirt­meliyiz. Evet, Muhammed insanlığa sahte bir din kabul et­tirmek suretiyle büyük suç işlemiş ama kendine göre fazi­letleri de var. Bir defa yakışıklı, sonra ince bir zekâsı, kibar davranışları olduğu da gerçek. Fakirlere karşı cömert, düş­manlarına karşı alicenap." (Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'in ilk ciddi tercümesini yapan ve Londralı bir Avukat olan Sale, tercümesine yazdığı 132 sayfalık giriş bölümünde İslâm'dan ve Hz. Muhammed'den bu sözlerle bahseder. Biz bu bilgilerden Cemil Meriç'in Kırk Ambar isimli eseri sayesinde haberdar oluyoruz.)
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.