Nasıl ki yıllan buldu
Bir mısra dolu maceram
Biz ki yarınıyız halkın.
Umudu, yüz akıyız.
Hıncı, namusu,
Şafakları,
Taa şafakları Hey canım,
Kalbim dinamit kuyusu
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Yaşamak, sade yaşamak’
Yosun, solucan harcıdır.
Hicaz hurması gibi Filistin zeytini de ancak para ile satın alınabilir. Şakağa yapışmış yağlı saç parçasını bükerek can çekişen Kudüs hacıları, yağlı hırkalarının çürümüş pamuğunu didikleyen Medine hacılarından daha bahtiyar değildirler. İsa'nın açları da Muhammed'in açları kadar ve onlar gibi sürünmek kaderlisidirler.
Yalnız kudüs'te dilencinin çerçevesi ihtişamlıdır: Medine, dini mallaştırmış ve maddeleştirmiş bir Asya pazarı idi. Kudüs dini oyunlaştırmış bir garp tiyatrosudur.
Merhaba gençler! Nasılsınız bakalım? Bendeniz iyiyim. Akşam annemlerde leziz bir çupra yersek daha iyi olacağım inşallah. Akşama doğru Metro'ya gidip bakacağım.
Bu kış çok az balık yedim. Açıkçası endişeleniyorum zekâ geriliği olacak, bağışıklık sistemim çökecek diye. Neden böyle oldu bilemiyorum. Bir iki defa balık haline baktım. Canlı
"Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
Macera değil.
Yaşamak, sade "yaşamak"
Yosun, solucan harcıdır.
Öyle açar ki murat.
Susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
Şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
Daha bir burcu - burcudur."
.***
Ahmed Arif
*~●。。。Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Sardığım toprağımın altın sabrıdır.
O sert, erkek hüznüdür lâhza başında
Cıgara değil.
Ve sevgilim uykusunda bağırır
Amân amân hey...
Mesele dürüst adam olmak değil; saygıdeğer bir kişi olmanın bir anlamı kalmadı artık. Kişisel dürüstlük meselesi değil bu. İnsanları kendi tenlerine böylesine önem vermeye zorlayan şey modern uygarlık.