Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her şeyin yapay, plastik, sanal ve dijital hâle geldiği bir çağda insanın özünden bahsetmek deli saçması gibi görülüyor. İnsanı artık içindeki asıl, öz, cevher ve hakikat üzerinden değil, ona dışarıdan eklenen arazlar, aygıtlar, implantlar, avatarlar, kullanıcı adları, kodlar, algoritmalar üzerinden tanımlıyoruz. İnsanı makineleştirirken, makineleri insanlaştırmaya çalışıyoruz. Yapay zekâ yoluyla "insandan daha üstün, daha süper" şeyler yaptığımızı sanıyoruz. Bu "şeyler"in ne olduğunu ve başımıza neler açacağını konuşmak istemiyoruz. Çünkü artık özün değil; yansımasının, görüntünün, zahirin, dışsallığın, yüzeyin hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz...
DELİ FUAD PAŞA (1835-1931). Bizde deli lakabı yalnız Sultan İbrahim gibi akıl hastalarına değil, gözü pek, düşüncesi ne olursa olsun söylemekten sakınmayan atak kimselere de takılmıştır
Reklam
Hayat
Orman yangınları küçük alevlerden çıkar, Huzur sancıları küçük deliklerden sızar, Ömrünü adadığın, hasretlerine kavuşmak için yaptığın onca betonlar... Bir de bakmışsın yaralarını dikmek için yoklar onlar. Birden geçmişe döner hatıralar, Nerede dersin, gönlümdeki tüm huzur ormanını yakan o kıvılcımlar? Nerede başladı bu küçük ateş? Şimdi
Sayfa 121 - Hayykitap
Müslüman olmayan bir ülkede doğan bir kişi, ana babası gayr-ı müslim olduğu ve sırf bu çevrede doğduğu için Müslüman olmadığına göre, bu kişi cehenneme mi gidecek? Kişinin doğduğu yer ve çevresi onun Müslüman olması için asıl etken değildir. Asıl etken, kişinin bizzat kendisi, kendi iradesidir. Vahyi bilgiye ulaşanlar için, Hz. Peygamber'in
Sultan İbrahim, Osmanlı tarihinin mağdur padişahlarından biridir. Askeri ve siyasi bir ihtilal sonucu tahttan indirildiği için, hakkında söylenenlere şüphe ile yaklaşmak gerekmektedir. Kendisini kötü bir şekilde öldürenler, yaptıkları işe meşruiyet kazandırmak için ona "deli" damgası vurmuşlardı. Fakat bu damga, Sultan İbrahim'in saltanatı boyunca meydana gelen olaylarla tam bir tezat teşkil et- mektedir. Yani Sultan İbrahim döneminde yapılan icraatlar, kendisine vurulan deli damgasının aksine, aklı başında bir insanın yaptığı şeylerdi...
Sayfa 57 - Akçağ
Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Hal ve tavırları itibariyle alışılmış olandan farklılıkları bulunan muhalif sufileri tanımlamak bir sorun olmuştur. Esasında bu sufileri nitelemek için üzerinde uzlaşılmış bir terimin olmadığını da vurgulamak gerekir. Fuad Köprülü, Abdülbaki Gölpınarlı gibi bazı araştırmacılar Kalenderi, Haydari gibi derviş zümrelerini
Sayfa 73 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
Reklam
İbrahim onu sevmediğini sanıyor. Ben varım diye ibrahim seni deli gibi kıskanıyor. Bana borçlusun aslında sen bu mutluluğunu Benim sayemde fark edilir yeniden sevilir oldun Seni kapacağım diye ödü kopuyor Ne kıymete bindin bir anlasan görsen Eşeği boyasan at diye satarsın ona . Sen ne istesen o şimdi yapar İbrahim on yaş gençleşti de Merak ediyorum, Sen ona bakınca hep aynı şeyleri mi hissediyorsun Sen de değişmiş olmalısın Bu kadar sene oldu ayrıydık, İbrahime bir şans verdindi ne de olsa o yabacın değil, Ama ibrahim de bilsin ki sana elini dokunan ilk o değil. Benden ötürüdür sana kızması bağırması yeri gelince aşağılaması Ama beni de unutması gerekir, sen unuttun o çıkarmadı gitti aklından Böyle yapacağını biliyordum.. Senin düzenini bozmamak için geri durdum. Korkakmışım cesaretim yokmuş onlar hikayeden bahane . Sen de bana evet diyecek göt yoktu. Götün kısası bu.
Deli Kurt'ta Zaman ve Tarih: Deli Kurt, 1403 yılının sonlarında başlar; bazı atlamalarla, 1444 Kasım'ının ortalarında biter. Eserin başlarındaki "Deli Kurt” başlıklı bölüme kadar (s. 32) 185 geriye dönüşlerle İsa Bey ile Çakır arasındaki ilişkiler anlatılır. "Aradan on yıl geçti." cümlesiyle başlayan "Deli Kurt”
şubat - 24.bölüm
elem: ibrahim, deli: de bana elem. elem: hani sen bana bir masal anlatacaktın ya. deli: masal sensin ya. benim masalımsın.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.