179 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sözlü Gelenekten Yazılı Geleneğe, Eğitici ve Öğretici Metinler: Masallar
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.” -
Jean de La Fontaine
Jean de La Fontaine
1. Giriş: Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Masallar
MasallarAisopos · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20132,480 okunma
Eşek olur da anırmaz mı?
*** KÖYLÜNÜN BİRİNİN kulakları işitmez olmuş. Karısına: "Hanım hanım, şu bizim eşeğe bir hâl oldu.Günlerdir ağzını açar, kapatır ama, hiç anırmaz” demiş. Kadıncağız gülsün mü ağlasın mı, bilememiş: “Ah beyim ah! Eşek olur da anırmaz mı? Olan senin kulaklarına oldu" demiş. Bu deyim, “herkes neyse odur” mânâsında kullanılır.
Reklam
:D ne atasözleri var ya :D
Geçinmeye gönlüm yok da adını sormadım *** ANADOLU’DA ilk nüfus sayımı yapılıyormuş, Yeni evlenmiş, fakat karısından hoşlanmamış olan bir adama, sayım memuru karısının adını sormuş. Adam : “Geçinmeye gönlüm yok ki beyim. Adını hiç sormadım!” cevabını vermiş. Bu deyim, “hiç niyetim yok" mânâsında kullanılır.
Amasyanın bardağı Biri olmazsa bir daha *** Ecdadımızın bir yolculuk sırasında su kabı olarak yanlarından ayırmadığı ufak bir desti vardı. Adına bardak derlerdi. Destiden küçük, çaydanlıktan büyük, kulplu ve emzikli bir su kabı idi. Bunları bazan da çam ağacından oyarak yaparlardı. Çam bardaklar suyu çok soğuk tutar ve kendilerine mahsus bir çam kokusu da verirlerdi. Çömlekhanelerde çamurdan yapılan bardak ve destiler ise, her memleketin toprağına ve pişirme tarzına göre ayrı bir özellik ve kıymet taşırdı. Vaktiyle Amasya'da da yapılan bu bardaklar kalitesiz olup, çabuk kırıldığı için sık sık yenisini almak lazım gelirmiş. Bu yüzden: “Amasya'nın bardağı, biri olmazsa bir daha," diye bir deyim, dilimizde yer etmiştir.
İlk Göz Ağrısı
ESKİDEN savaşlar şimdikinden çok olduğu için, Anadolu'nun hemen her köyünden, hemen her hanesinden şu ya da bu cephede savaşan bir asker olurmuş. Bu askerlerin geride kalan anaları, kardeşleri, hanımları, nişanlıları , yavukluları olurmuş elbette. Bu bıçareler, vatanını, milletini, dinini muhafaza için cephe cephe koşan yiğitleriyle elbet gurur duyarlar-ış amma, ağlamadan, göz yaşı dökmeden de gün geçirmezlermiş . Bazan aşikar, bazan gizli gizli ağlayan genç kız ve gelinlerimizin göz pınarları kuruyup gözleri çapaklanmaya ve ağrımaya başlarmış. Birbirleriyle konuşurken, o zamanın terbiyesi icabı : "Senin yavuklun, senin kocan" diyemez, utanırlarmış . "Benim göz ağrımdan hiç mektup gelmiyor, senin- kinden haber var mı?" diye sorarlarmış . ••• Bu deyim, sevdiklerim içinde en birincisi anlamında kullanılır.
Çalım Satmak
ZENGİN TÜCCARLARDAN birisi ölür; geriye haylaz, beceriksiz bir oğlu kalır. Babasından ne kaldıysa, az zamanda yer bitirir. Yaz kış demez, üstüne kıymetli bir kürk giyerek, içinde hiçbir mal kalmamış olan mağazasına gelir, otururmuş. Oğlunu evlendirecek olan bir köylü, alış veriş için şehre iner. Aradıklarından bazılarını bulamaz. Bu mağazanın önüne gelir. Bakar ki, içeride bir adam çalımlı çalımlı dolaşıyor. Oradan geçenlerden birisine: "Bu kürklü adam ne satıyor?" diye sorar. "Ne satacak, çalım satıyor!" der. ••• Bu deyim, başkalarına karşı "hava atmak, gösteriş yapmak" manasında kullanılır.
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.