Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

179 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sözlü Gelenekten Yazılı Geleneğe, Eğitici ve Öğretici Metinler: Masallar
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.” -
Jean de La Fontaine
Jean de La Fontaine
1. Giriş: Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına, ölümü hakkındaki spekülasyonlara, masallarını oluştururken ve anlatırken esinlendiği kişi ve eserlere, kendisinden sonraki dünyada kimlere ilham kaynağı olduğuna, kısaca masal tarihine, masallarındaki hayvanların özelliklerine ve tabii ki masalların ana fikrine değineceğim. Daha fazla ilginizi çeken konu başlığına yönelebilirsiniz. Şimdiden zaman ayıracak olanlara teşekkür ederim. 2. Aisopos Kimdir? M.Ö. 620’de doğduğu düşünülen, tarihin ilk masalcısı unvanına sahip
Aisopos
Aisopos
’un yoksul bir ailenin çocuğu olduğu söylenir. Bilinmeyen bir sebeple köle tacirleri tarafından esir alınır ve satılır. Sahibiyle iyi ilişkiler kuran Aisopos, zekâsıyla dikkat çeker. Üstün mizah yeteneğiyle kurguladığı masalları dillendirmesi ona özgürlüğün yolunu açar. Türkiye’de daha çok okunuş şekliyle “Ezop” olarak bilinen Aisopos, bir söylentiye göre Trakya doğumludur. Bir süre köle olarak Samos Adası’nda yaşadığı ve azat edildikten sonra ise birçok yeri dolaştığı rivayet edilir. Diğer söylenti ise bugünkü Afyon ili sınırları içinde kalan, Emirdağ yakınlarındaki Amorium kentinde doğup büyüdüğüdür. Kimi antikçağ aydınları ise onun antikçağlardaki adı Frigya olan bölgede, Kütahya-Karahisar civarlarında doğduğunu söyler. Bir diğer bilgi ise
Azra Erhat
Azra Erhat
’tan geliyor: “Asipos Bandırmalıdır” gibi çok net bir cümleyle onun nereli olduğunu ifade ediyor. Doğumu ve yaşadığı yerler hakkında çok fazla spekülasyon bulunsa da, büyük oranda Anadolulu bir düşünür olduğu kabul görür. Ölümü konusunda ise birçok kaynaktaki bilgiler birbirini destekler niteliktedir. Aisopos’un, M.Ö. 564’te, 56 yaşındayken Delphoi’ye yaptığı bir yolculuk esnasında veya yolculuktan sonra Delphoi'de cinayete kurban gittiği düşünülür. Hayatı hakkında daha fazla bilgiye sahip olmadığımız Aisopos’un eşsiz masalları günümüz dünyasında her yaştan okuru büyülemeye devam ediyor. 3. Aisopos, Gerçekten “Masallar”ı Yazdı mı? Masalların Günümüze Ulaşma Macerası: “Çünkü kötülüğün küçüğü büyüğü olmaz. Kötülük yapan cezalandırılmazsa uslanmaz.” (sayfa 170) Birçok antikçağ yazar ve filozoflarında sıkça karşılaştığımız bir durumdur bu. Gerçekten yaşadılar mı ve gerçekten o eserler onlara mı ait? Aisopos da bu sorgulamadan nasibini alan kişiler arasında. Eline kağıdı kalemi alıp masal yazdığı düşünülmez Aisopos’un. Tıpkı
Homeros
Homeros
'ta olduğu gibi bu masallar sözlü geleneğin ürünleri olarak yüzyıllarca varlığını sürdürür. Masalları ilk derleyen kişinin İskenderiye Kütüphanesi’nin kurucuları arasında gösterilen Dimitrios Falireas’tır. Bu eserden günümüze herhangi bir iz kalmamıştır. Bir sonraki derleme, M.S. 1. yüzyılda Anadolu’da (o zamanki ismiyle Küçük Asya) yaşadığı düşünülen Yunan şair Babrios’a aittir. Aisopos’un masalları Babrios tarafından iambos vezniyle bir araya toplanmıştır. Hemen hemen aynı dönemlerde Latin dünyasından büyük bir isim de yine Aisopos’un masallarını derleme ve Latinceye aktarma telaşındaydı. O isim şüphesiz Romalılar’ın Aisopos’u olarak anılan
Gaius Iulius Phaedrus
Gaius Iulius Phaedrus
’tur. Babrios ve Phaedrus’un uğraşları sonucunda o güne dek “masalların babası”na atfedilen tüm masallar bir araya toplanmış ve gelecek çağlara aktarılmıştır. Her iki yazarın da kimi eklemeler yaptığına kesin gözüyle bakılmaktadır. Buna ek olarak Phaedrus’un Asipos’tan esinlendiği ve kendi fabllarını yarattığı da bilinir. Yazdıklarını “
Masallar
Masallar
” adlı kitabında toplamış ve Latin dünyasını da bu türle tanıştırmıştır. Bir başka deyişle Yunan çocukları ve halkının bir gelenek olarak anlattığı hiciv, eleştiri ve mizahi masallar artık Roma dünyasında da yankılanmaktadır. 4. “Masal” Kavramının Ortaya Çıkışı: Birçok kişi masal kavramının Aisopos’la başladığını düşünür ve bu sebeple yazara “masalların babası” unvanı yakıştırılır. Fakat bu tam olarak doğru değildir. Masal, Aisopos’tan önce de vardı. Kendisinden önce yaşamış olan Yunan edebiyatının en önemli şairleri arasında anılan
Hesiodos
Hesiodos
, "İşler ve Günler" adlı eserinde “Bülbülle Şahin”e dair bir söylence aktarır. Fabl ve masal özelliklerini taşıdığı için bu öykünün dünya üzerinde yazılmış olan ilk masal olduğu düşünülür.
Theogonia - İşler ve Günler
Theogonia - İşler ve Günler
olarak iki kısımdan oluşan bu kitabı
Azra Erhat
Azra Erhat
’ın özenli çevirisiyle yine İş Bankası Yayınları aracılığıyla okumak mümkün. Bu bilgiye ek olarak, Hesiodos sonrası dönemde de başta Arkhilokhos olmak üzere birçok lirik şairin şiirlerinde masalsı anlatımlarla karşılaşırız. Aisopos’a gelen süreçte nadir olarak zaman zaman karşımıza çıkan bu türün onunla birlikte ete kemiğe büründüğü ve daha da meşhur bir yazınsal tür haline geldiğini söylemek yanlış olmaz. Türün icadı kendisine ait olmasa da, en çok katkıda bulunan ve dünyada tanınmasını sağlayan kişi Aisopos’tan başkası değildir. 5. “Çirkin Bilge”: Aisopos Kötülük yapan biri ödüllendirildiğinde cesaretlenir ve daha büyük kötülükler yapar. (sayfa 83) Aisopos’un antik kaynaklardaki betimlenişi ve onu yansıtan heykeller çok çirkin bir yüze ve kambur bir vücuda sahip olduğu yönündedir. Altında sanatçı ismi ve eser adı bulunmayan fakat yine çirkin olarak resmedilen birçok antik heykelin de yine Aisopos’u resmettiği düşünülür.
Plutarkhos
Plutarkhos
onu çarpık bacaklı, yassı burunlu, sivri kafalı, esmer ve kambur olarak tasvir eder. Fakat konuştuğunda ise etrafındakileri zekâsıyla hayretler içinde bıraktığını da ekler. Antik Yunan’da iyilik, güzellik ve çirkinlik kavramları birçok filozof, yazar ve şair tarafından dile getirilir. Kimileri çirkinliğin birçok şeyi gölgelediği görüşünü savunsa da, Antik Yunan halkının çirkin insanların da ahlaki anlamda güzel ve bilge olabileceklerini savundukları görüşü ağırlık kazanır. Aisopos da kendi çağından sonra değer görmüş ve bilge olarak anılmıştır. Hatta öyle ki, Atinalı olmamasına rağmen Atinalılar tarafından sahiplenilen ender kişilerden biri olur. Halk, Büyük İskender’in de heykellerini yapan Lisippos adlı bir heykeltraşa heykelini yapması için sipariş verir ve bu heykeli Atina’nın en merkezi yerlerinden birine koyarlar. 6. Aisopos ve Homeros’un Kader Ortaklığı: Sözlü gelenekten yazılı geleneğe geçişte nazım eserlerin çoğunlukta olduğu bir çağda Aisopos’un masallarının “mensur” olduğu bilinir. Yazılı metin bırakmadığına kesin gözüyle bakılan Aisopos’un varlığı, eserleri ve hayatına ilişkin bilgiler tıpkı
Homeros
Homeros
’u andırır. Yunan kültürünün en eski yazılı metinlerine imza attığı söylenen Homeros’un hayatına dair bugün halen daha devam eden tartışmalar mevcuttur. Onun tarihi yönünden çok efsanevi kişiliği ağır basar. Neredeyse bütün antik kaynaklarda adına rastlamamız onun hayali bir kişi olmadığına delalet olsa da, yaşamı hakkında elle tutulur bilgilere sahip olmadığımız bir gerçektir. Ancak iz sürerek doğru bilgilere ulaşmaya çalışırız ve sürülen izlerde onun Anadolulu bir ozan olduğunu görürüz. Antikçağ'daki adı Smyrna olan ve günümüzde İzmir'e denk gelen bölge Homeros’un asıl memleketidir. Kör olduğu da rivayetler arasındadır. Aisopos'ta da benzer durumlar vardır. Nereli olduğu, tam olarak hangi yıllar arasında yaşadığı, köle mi yoksa özgür bir insan mı olduğu, kişiliği ve fiziksel özellerinin nasıl olduğu her zaman bir muamma olarak kalacaktır. Eldeki veriler ışığında birkaç farklı senaryoyla hayat öyküsü yazılan Aisopos’un kendisinden birkaç yüzyıl önce yaşamış olan büyük ozan Homeros’la kader ortaklığı bu anlamda dikkat çekicidir. 7. Kıssadan Hisseli Masallar: …içindeki korkuyu kendin besliyorsun. (sayfa 100) Hayvanların başrolde olduğu ve fabl olarak adlandırılan bu edebi türün en önemli özelliği şüphesiz “kıssadan hisse”dir. Hayvanların diğer hayvanlar ve insanlarla olan diyaloglarından kısa masalsı öyküler oluşturan Aisopos, bunlardan yararlı öğütler çıkarmamızı amaçlar. Antikçağ'da sözlü gelenekle sonraki nesillere aktarılan bu metinlerin hemen ardından sonucuna yönelik tartışmalar yapıldığını tahmin edebiliriz. Zamanla bir kamp ateşi çevresinde bir grup insanın birbirine hikâyeler anlatması temasına evrilecek olan masal geleneğinin insanlara ders verir nitelikte olması elzemdir. Masallardan çıkarılan sonuçlar zamanla Aisopos okurlarının eklemeleriyle artış göstermiştir. Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu döneminde başlayan bu uygulama modern baskılarda da devam etmiş ve masalların sonunda küçük bir bilgi olarak yerini almıştır. Fakat bu demek değildir ki masalların tek bir anlamı vardır. Aynı zamanda son derece öznel olan bu anlatılardan her insan kendine göre anlam çıkarmakta özgürdür. 8. Masallarda Kullanılan Hayvanlara Dair: Tilkiler, eşekler, kurtlar, gelincikler, domuzlar, köpekler, öküzler, aslanlar, kargalar, arılar, kartallar, kaplumbağalar ve diğer hayvanlar metafor olarak kullanılır ve hepsi kişileşmiş bir şekilde çıkar karşımıza. Erdemleri ve kusurları vardır. Birbirleriyle olan diyalogları, yaşanan olaylar, aldıkları kararlar ve verdikleri cevaplarla birçok farklı konuyu tartışmaya açarlar. Getirdikleri bakış açılarıyla birlikte dinleyici ve okur bilinçlenir, anlatıdan ders çıkarır ve bunu kendi hayatında pratiğe dönüştürerek döngüyü tamamlar. Eşekler genelde ve sakarlığı, tilkiler kurnazlığı, geyikler çekingenliği, kaplumbağalar düşünceyi, aslan gücü, arılar bilgeliği, yılanlar sinsiliği, köpekler yağcılığı temsil eder. Bu durum elbette bu hayvanların asırlar boyunca böyle anılmalarına yol açmış ve günümüzde dahi birçok hayvanın üzerine âdeta damgalanmışlardır. Bir nevi batıl inançların oluşmasındaki etkenlerden biri de bu tür masalların insanların düşünce dünyasında yankılanmasıdır. Hayvanların çeşitli sözcüklerle anılmalarının bir benzerini de yergi şiirlerinde görmek mümkündür. Aisopos’tan önce bu şiir türünün en önemli temsilcisi
Amorgoslu Semonides
Amorgoslu Semonides
’tir. Şair, erkeklerin sakınması gereken kadın tiplerini sıralarken hayvanların özelliklerinden yararlanır. Antik Yunan’da kadının ikinci planda kalması zaman zaman edebiyat eserlerinde de hor görülmelerine yol açmıştır. Elbette kadınları hayvanlar üzerinden anlatmak daha farklı bir başlıkta incelenebilir ve bu hoş olmayan görüntü eleştirilebilir. Şimdilik masalların dünyasına geri dönelim. 9. Yunan ve Roma Geleneklerinde Hayvanın Yeri: “Uzaktan mühimmiş gibi görünen birçok insanın yakından değersiz oldukları anlaşılır.” (sayfa 125) Yunan ve Roma uygarlıklarında hayvanların yeri büyüktü. Gerek devletlerin gerekse de çeşitli bilim ve dini olguların amblemleri olarak hayvanları görürüz. Tıbbın simgesinin yılan olması buna bir örnektir. Kehanet ve bilicilik sanatlarında da hayvanların davranışları oldukça önem arz ederdi. Kâhinler hayvanların hal ve hareketlerine göre geleceğe yönelik tahminlerde bulunurlardı. Bu durumun Yunan edebiyatına sıçradığını tespit etmek de mümkün. Hayvanların davranışlarının insanların dünyasıyla paralellik oluşturduğu ve gerek yaşamlarına gerekse de psikolojilerine etkide bulundukları öngörülüyordu. Aisopos’un masallarına ek olarak Antik Yunan’ın önemli komedya yazarlarından
Aristophanes
Aristophanes
’in oyunlarında da karşımıza çıkan ve insan özellikleriyle donatılmış karakterler iyilik ve kötülüğün, erdemlerin, tutkuların ve hayallerin, rüyaların ve gerçekliğin birer sembolü haline gelmişlerdir. İnsanlara ahlâk, erdem, iyilik, güzellik gibi kavramları göstermek konusunda öncüdürler. Bu hayvanların mitolojik olmadıkları ve gerçek hayvanlar olduklarını söylemekte de yarar var. Ejderhalar, at adamlar, çok başlı köpekler, sfenksler, hidralar, basiliskler, hipogrifler, khimairalar mitoloji dünyasının en sık kullanılan hayvanlarıdır ve Aisopos’un masallarında bu canlılara yer yoktur. 10. Sonraki Çağlarda Değiştirilen ve Ekleme Yapılan Masallar: 400’e yakın masalın toplandığı bu derlemede birkaç masalın Aisopos sonrası dönemde yaşanan olaylardan aktarıldığını biliyoruz. Örneğin kinik filozof Sinoplu Diogenes’in (
Diyojen
Diyojen
) başından geçen bir olayın masalsılaştırılarak anlatılmasının Aisopos’la bir alakası yok. 96. ve 98. masallarda Diogenes’in ismine rastlarız. 97. masalda ise Atinali hatip Dimadis’in adına denk geliriz. Dimadis de yine Aiospos’tan yaklaşık iki yüz yıl sonra yaşamıştır. Buna rağmen bu 3 masalın ona ithaf edildiğini ve yüzlerce yıldır da bu şekilde derlemelerde yer aldığını görüyoruz. Bir diğer benzer olayı da “Kel Süvari” adlı masalda görürüz. “Dünyaya çıplak geldik, çıplak gideceğiz” cümlesiyle apaçık bir
İncil
İncil
göndermesi çıkar karşımıza fakat Hristiyanlık inancının ortaya çıkması Aisopos’un yaşamından yarım asırdan fazla bir süre sonrasına tekabül eder. Yunanların kullandığı “tanrı” kelimesinin bir masalda “efendimiz” olarak yer alması da yine açıkça Hristiyanlık döneminde değiştirildiğine kanıttır. Bizans döneminde Aisopos masallarının çocukların ana eğitim kaynaklarından biri olduğunu düşündüğümüzde muhtemelen o dönemde bir değişiklik olduğunu tahmin edebiliriz. 11. Aisopos’un Ölümüne Dair Anekdot: Delphoi şehrinin rahiplerini, anlattığı masallarla kızdırdığı söylenen Aisopos, mahkum edilir. Savunmasını da yine masal olarak yaptığı fakat ölümden kurtulamadığı anlatılır. Antikçağ yazarlarından Planoudis, bu kitapta 258. sırada yer alan “Yolcularla Çalı” adlı masalını rahipleri küçümsemek amacıyla ve 244. sırada yer alan “Fareyle Kurbağa” adlı masalını da cezası onaylandıktan sonra onları lanetlemek amacıyla anlattığını yazar. Aisopos’un ölümünün ardından Delphoi şehrinde baş gösteren uğursuz olaylar halk ve kâhinler tarafından Aisopos’un suçsuz yere öldürülmesi sebebiyle olduğunu söylemeye başlarlar. Zamanla bu görüş ağır basar ve bu mizahi adamın ölümü trajik olarak adlandırılır. Rahipler kendilerini tanrının gözünde affettirebilmek için Aisopos’un yakınlarına ulaşmaya çalışırlar fakat köle olması sebebiyle bu biraz zordur.
Tarih
Tarih
kitabıyla öyküleyici tarihin önemli isimlerinden Bodrumlu
Herodotos
Herodotos
ise kitabında Aisopos’un adını bu bağlamda anarak şöyle bir cümle kurar: “Delphoililer, Aisopos’un ölümünden ötürü kime diyet vermeleri gerektiğini ısrarla araştırdıkları zaman bir tek kişi ortaya çıkmıştır; bu bir başka İadmon’du, İadmon’un oğullarından birinin oğlu olan İadmon; demek ki Aisopos, İadmon’un malıydı.” 12. Aisopos’un Antik Dünya’daki Yansımaları: “Kendi hayatlarına çekidüzen veremeyen insanların, başkalarına akıl vermeleri imkânsızdır.” (sayfa 123) Aisopos’un masallarının en büyük özelliği ise halk arasında kabul görmesi ve nesilden nesle aktarılmasıdır. Bu durum masallardan birçok atasözü ve deyim oluşmasına neden olmuştur. Antik Yunan komedya yazarlarından
Aristophanes
Aristophanes
’in nükteli ve hiciv dolu oyunlarında Aisopos’un adına da rastlamak mümkündür.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
ise
Phaidon
Phaidon
adlı eserinde hocası
Sokrates
Sokrates
’in felsefesini anlatırken Aisopos’tan yararlandığını aktarır. Buna ek olarak, Sokrates'in mahkum edildiğinde Aisopos’un masallarını okuyup üzerinde çalıştığı bilinir. Sokrates’in onun hakkında söylediği düşünülen Platon kaynaklı bir cümle şöyledir: “İnsanların keyif adını verdiği şey ne kadar da tuhafmış. Onun ve karşıtı sayılan acının doğası arasında bunca farklılık varken ve ikisi bir insanda aynı zamanda yan yana bulunmak istemezken, içlerinden birini kovalayıp yakaladığınızda, çifte varlıkları aynı başa bağlanmış gibi, genellikle diğerine de sahip olmak zorundasınız. Bana öyle geliyor ki Aisopos bunu düşünebilseydi, bir masal yazar ve tanrı birbirleriyle çatışan bu iki düşmanı barıştırmak isteyip de başaramayınca başlarını tek bir bedende birleştirdiğini söylerdi.” Bu kitabın çevirmenliğini üstlenmiş olan ve aynı zamanda güzel bir önsöz de kaleme almış olan
İo Çokona
İo Çokona
’nın aktarımına göre Aisopos buna benzer bir masal yaratmıştır zaten. 23. sıradaki “Taş Avlayan Balıkçılar” adlı masalını örnek olarak gösterir Çokona. 13. Dünya Masal Tarihi’ne Kısa Bir Bakış: Kimileri masal tarihini Hindistan’la başlatır ve bu türün Asya’da ortaya çıktığını söyler. Masalları en kaba haliyle 2’ye ayırdığımızda ve “hayvanlı masallar” ile “hayvansız masallar” olarak sıraladığımızda kesinlikle başka birçok türde olduğu gibi ilk örneklerinin Antik Yunan’da olduğunu söyleyebiliriz. Yukarıda da söylediğim gibi,
Hesiodos
Hesiodos
’un
Theogonia - İşler ve Günler
Theogonia - İşler ve Günler
’de aktardığı “Bülbülle Şahin” içinde hayvan barındırması sebebiyle fabl türünün ilk örneğidir. Ardından birkaç lirik şair ve mitoloji yazarı gelir ve sonrasında ise karşımıza tüm haşmetiyle
Aisopos
Aisopos
çıkar. Aisopos’un hemen ardından Hindistan’a seyahat edebiliriz.
Kelile ve Dimne
Kelile ve Dimne
adlı eseriyle bu türün en bilindik isimleri arasında anılan ve modern dünyanın da yakından tanıdığı Beydeba’yı ikinci sıraya koyabiliriz. Hayatı hakkındaki bilgilerimiz sınırlı olsa da, M.Ö. 1. yüzyılda yaşadığı düşünülen Beydeba’nın eserinin masal tarihindeki yeri oldukça büyüktür.
Papağanın Yetmiş Masalı - Şukasaptati
Papağanın Yetmiş Masalı - Şukasaptati
adlı anonim eser de Hint masal edebiyatının önemli yapıtları arasındadır. Ardından İslam’ın altın çağının başlangıç noktalarından biri olarak gösterilen 8. yüzyıla uzanırız ve karşımıza Arap ve İslâm kültürünü harmanlamış olan devasa bir eser çıkar:
Binbir Gece Masalları
Binbir Gece Masalları
. Sözlü gelenek ürünü olan bu masalların yazıya geçilişi 9. yüzyıldır. Dünya edebiyatının en önemli eserleri arasında gösterilen Binbir Gece Masalları, Doğu edebiyatının en önemli yapıtları arasında anılır ve Batı medeniyetini ve edebiyatını fazlasıyla etkilediği düşünülür. Yine Hindistan’a dönecek olursak eğer, 11. yüzyılda yaşamış olan şair
Raj Somadeva
Raj Somadeva
’nın kaleme aldığı “
Masal Irmaklarının Okyanusu 1-2
Masal Irmaklarının Okyanusu 1-2
” ve 14. yüzyılda yaşadığı düşünülen
Narayana
Narayana
’nın yazdığı “
Hitopadeşa
Hitopadeşa
”, Hint tarihi ve kültüründen esinlenen modern masal metinleridir. Sıradaki durağımız ise Avrupa’dır. Rönesans’ın ışıltılı şehri Floransalı
Giovanni Boccaccio
Giovanni Boccaccio
’nun kaleme aldığı “
Decameron
Decameron
” bir karantina kitabıdır. Yukarıda adı geçen tüm eserlerden esinlenmiş olan Boccaccio, bir şömine ateşi etrafında birbirlerine hikâye atan insanlar motifini de kullanarak, veba salgını altındaki Floransa’dan biraz uzağa kaçan bir grup insanın birbirlerine anlattığı öyküleri aktarır. Yüzde yüz masal sınıfına alınmasa da, masalsı özellikler gösterdiğini ve Boccaccio’nun kendinden sonraki edebiyat dünyasının mihenk taşlarından birine imza attığını söylemek yanlış olmaz. Avrupa’daki masal yolculuğu
Jean de La Fontaine
Jean de La Fontaine
ile devam eder. Belki de Aisopos’tan sonra dünyada en çok tanınan masalcı olarak anabileceğimiz La Fontaine’in “
Masallar
Masallar
”ı, 1668’de yayımlanır. “Ezoptur babası benim kahramanlarımın” diyen Fransız yazarın kaleme aldığı 238 masalın 124’ünde direkt ustası Aisopos’tan esinlendiğini görürüz. 18. yüzyıla geldiğimizde karşımıza masal edebiyatının en önemli örneklerinden olan
Grimm Masalları
Grimm Masalları
çıkar.
Jacob Grimm
Jacob Grimm
ve
Wilhelm Grimm
Wilhelm Grimm
adlı iki kardeşin yazdığı bu derlemenin Avrupa edebiyatı için önemi büyüktür. Alman yazar
E. T. A. Hoffmann
E. T. A. Hoffmann
ve Danimarkalı yazar
Hans Christian Andersen
Hans Christian Andersen
’in masalları da günümüze daha yakın tarihli masal derlemelerine örnek olarak gösterilebilir. Hoffmann’ın kaleme aldığı
Kum Adam
Kum Adam
ve Andersen’in oluşturduğu “
Seçme Masallar
Seçme Masallar
”, önceki paragraflarda isimlerini andığım tüm masal kitapları ve masal yazarlarından aldıkları esinle kendi kültürlerini harmanlamış ve öğretici metinlere imza atmışlardır. Rus yazar
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
'un
Masallar
Masallar
adlı kitabı da Rus edebiyatı için önem arz eder. Günümüze çok daha yakın 2 örnek vermek gerekirse eğer,
Yüzüklerin Efendisi
Yüzüklerin Efendisi
ve
Hobbit (Resimli Baskı)
Hobbit (Resimli Baskı)
gibi eserlerin yaratıcısı
J. R. R. Tolkien
J. R. R. Tolkien
'in kurguladığı Orta Dünya evreninde geçen https://1000kitap.com/kitap/kitap--334419 adlı kitabı ve Harry Potter evreninde geçen masalları derleyen
J. K. Rowling (Robert Galbraith)
J. K. Rowling (Robert Galbraith)
'in
Ozan Beedle'ın Hikayeleri
Ozan Beedle'ın Hikayeleri
adlı kitabının adını anmak gerekir. İngiliz edebiyatına dahil olan bu kitapların modern masal edebiyatı açısından değeri büyüktür. 14. Aisopos Masallarındaki Öğütler, Öğretiler ve Dersler: Aisopos masallarının sonunda yer alan ve kısaca masaldan çıkarılması gereken dersi özetleyen cümlelerden yola çıkarak masalların insanlara vaat ettiklerini derleyip toparlamak gerekirse eğer: Konumuna güvenip küstahça davranmamak zira bir gün devran dönebilir. Herkesin bildiği işi yapması gerekir. Her şeyi kolayca elde etmek anlamsızdır. Her hırsızlığın er ya da geç ortaya çıkacağı kesindir. Başkalarının mutsuzluğuyla sevinmemek gerekir. Fiilen yardım sözlü yardımdan iyidir. Ahlâksızlık kötüdür. Kişiliksiz insanlar geldikleri yüksek mevkilerde de aynı şekilde davranır. Hayatta hiçbir şey kusursuz olamaz. Haksız ve kötü insanlar günün birinde cezalandırılırlar. Görünüşe aldanıp gerçek kimlik unutulmamalı. Doktorlar işini tam anlamıyla öğrenmeden teşhis koymamalı. Birilerini taklit edenler kendi kişiliklerini de kaybederler. Başkasının kuyusunu kazan kişi o kuyuya düşer. Rahat ve sakin zamanlarda zor günlerin geleceğini unutmamak. İşe yaramaz ve değersiz insanlar iktidarı ele geçirebilir. Başkasına öğüt vermek yerine kendi hayatımıza odaklanmalıyız. Sevgiyle büyüyenler yaşamda daha başarılı olur. İyiliğe nankörlükle karşılık verilmemelidir. Çevrelerinde iyi olan ama siyasete atılınca kötüleşen insanlara güvenmemek gerekir. Soydaşlarından ayrılan insanlara toplum kuşkuyla bakar. Başkasının malıyla cömertlik yapanlara itibar edilmemelidir. Kısa sürede çok fazla kâr getirecek işler konusunda dikkatli olmak gerekir. Aklı başında insanlar dostlarından yardım alır. Kararsızlık çoğu zaman iyi değildir. Şans daimi değildir. Kendi çıkarımız için başkalarının sorunlarıyla ilgilenirmiş gibi yapmak iyi değildir. Dostlara ihanet etmenin sonuçları iyi olmaz. Kıskanç davranan insanlar gülünç duruma düşer. Dikbaşlılık iyi değildir. Küçük terslikler karşısında sabretmek ve düşünceli hareket etmek gerekir. Tembelliğin sonuçları kötüdür. Küçük ya da büyük fark etmez, her kötülük cezalandırılmalıdır. Başarı için yalnızca yetenek değil, çaba da gereklidir. Var olan para değerlendirilmezse bir anlamı yoktur. Bunun gibi daha yüzlerce farklı ders çıkarmak mümkündür. Özetle Aisopos’un zengin düş gücü, her okur için farklı anlamla barındırır. 15. Antikçağ'daki Kavramların Masalların Dünyasına Etkileri: Anlatıldıkları dönem itibarıyla masalların Antik Yunan kültürü özellikleri taşıdıklarını da ifade etmek gerekir. Köle kavramı, kader kavramı, tanrılar ile insanlar arasındaki ilişkiler, tanrısal mitolojik kahramanlar ve halkın günlük rutin yaşamlarından çokça pasaj masalların içeriğini oluşturur. Özellikle o dönemde köleliğin yaygın olması bu ve hatta Aisopos'un da köle olarak alınıp satılması bu konu özelinde bir hayli öykü barındırıyor. İyiliği, doğruluğu öğütleyen, dostluk, aile ve vatan gibi kavramları pekiştiren, duygulara hitap eden ve her zaman kötülüğün ve zorbalığın karşısında olan Aisopos'un masalları gerek çocuklukta gerekse de yetişkinlikte tekrar tekrar okunacak denli önemli eserlerdir. Antikçağ'dan günümüze uzanan bu bilge adamı okumak ve yaşatmak da bizim elimizdedir. 16. Aisopos’un Esin Kaynaklarına Dair Tahminler: …nihayet güçsüzlerin de güçlülere karşı haklı olduğu anlaşıldı. (sayfa 91) Her yazarın esin kaynakları merak edilir ve bu gayet doğaldır. Edebiyat tarihinin köklerine inmek için gereklidir de aynı zamanda. Fakat zaten edebiyat tarihinin başlangıç noktalarından birindeysek eğer, esin kaynağı olayı çok daha çetrefilli bir hale gelir. Yazının ortaya çıktığı Sümer, Mezopotamya’nın ışıldayan uygarlıklarından biriydi.
Gılgamış Destanı
Gılgamış Destanı
,
Gılgamış Hikayeleri
Gılgamış Hikayeleri
,
Babil Yaratılış Destanı
Babil Yaratılış Destanı
Sümer Kral Destanları
Sümer Kral Destanları
gibi yapıtlar kil tabletlere yazılan ilk metinler olmalarının yanı sıra, edebiyat tarihinin de kurucu metinleri arasında yer alırlar. Ardından Antik Yunan’a sıçrayan uygarlık ateşi gerek Kıta Yunanistan gerekse de Anadolu coğrafyalarında yaşamış ünlü simaların katkılarıyla edebiyat, felsefe, bilimsel düşünce, tarih, coğrafya, tıp gibi alanlarda insanlık tarihinin ilk eserlerinin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuşlardır. Homeros destanları (
İlyada
İlyada
ve
Odysseia
Odysseia
) ile başlayan süreç, Hesiodos ve diğer lirik ve epik şairlerle devam etmiş, bunu tragedyalar ve komedyalar izlemişti. İşte tam bu süreçte, destanlar ve şiirlerden sonra, tragedyalar ve komedyalardan hemen önce dünya üzerinde Anadolulu bir kişi daha yaşadı, eser verdi ve göçtü. O kişi Aisopos’tu. Yukarıda andığım eserlerden kaçını bildiği bir muamma olsa da, dini ve mitolojik öykülere aşina olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu da doğal esin kaynakları olarak ilk sırada yer alabilir. Aisopos’un hayvanlara olan ilgisi de yine bilemediğimiz noktalardan bir diğeri. Zihninde kurguladığı hiciv ve kara mizahla yoğrulmuş hikâyelerini anlatırken neden insanlardan değil de hayvanlardan yararlandığını ve kaçının başından geçen olaylar olduğunu net olarak bilememek oraya birçok farklı senaryo çıkarmaktadır. Net olan bir şey varsa o da tüm anlatıların son derece özgün olduğudur. Bu da Aisopos’u eşsiz bir kişilik haline getirmeye yeter. 17. Türkiye'de Yayımlanan Ezop Masalları Baskılarından Örnekler: Türkiye'de yayımlanmış olan
Aisopos
Aisopos
masal derlemelerinden birinin yazar kısmında direkt Phaedrus'un adını görürüz. 1999'da Öteki Yayınevi
Ezop Masalları
Ezop Masalları
adıyla yayımlar bu derlemeyi. Aisopos'un masallarını derleyen bir başka önemli yazar ise
Alphonse Daudet
Alphonse Daudet
'tir. Ünlü Fransız yazarın derlediği kitap da yine
Ezop Masalları
Ezop Masalları
başlığıyla yayımlanır. Buna ek olarak birçok Türk yazarın derlemelerini de görmek mümkündür. Zaman zaman "kolektif" adıyla yayımlanan baskılara da denk geliriz. Ama elbette en doğru baskı üzerine masalların hakiki sahibinin adını yazmaktır. Bunu en güzel şekilde yapan yayınevi şüphesiz ki kalitesiyle her zaman yayıncılık sektörünün parlayan ışığı olan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'dır.
İo Çokona
İo Çokona
'nın Yunanca aslından çevirisi ve yazdığı önsöz metniyle güzel bir çalışmadır ve özellikle herkesin bu baskıdan okuyarak çocukluğunu yad etmesi gerekmektedir. 18. Son Söz: Keçi bir gün bir evin çatısına çıkmış, aşağıdan geçen kurda küfretmeye başlamış. Başını yukarıya çeviren kurt, “Bu sözleri sen değil, bulunduğun yer söylüyor,” diye cevap vermiş. (sayfa 51-52) Yetişkinlerden ziyade çocuk edebiyatı kısmında yer alan masalların yalnızca çocuklar için olmadığına en iyi örneklerden biridir “Ezop masalları”. Herkesin çocukluğunda bir şekilde karşısına çıkmış olan masal kitaplarından belki de en ünlüsüdür. Fakat yine büyük bir çoğunluğun bu şekilde özenle derlenmiş ve çevrilmiş bir baskısını okumadığı da bir gerçektir. 358 masalın derlendiği bu baskıyla birlikte hem çocukluğunu anmak isteyenler için hem de yetişkin gözüyle masalların dünyasına yeniden girmek isteyen okurlar için güzel bir tercih olacaktır. Hayat ve insanlar üzerine temel düşünce kalıplarından yola çıkılarak, hayvan, bitki ve cansız objeler le oluşturulan ve öğretici bir anlayış güden birkaç cümlelik pratik okumalar sunan Masallar, okuruna keyifli dakikalar vaat ediyor. Belki de tüm masalların tek ve en büyük sonucu "kendini bilmek"tir. Tıpkı Delphoi şehrinde Apollon Tapınağı'nın üzerinde yazdığı gibi: "Gnothi Seauton". Keyifli okumalar dilerim. “Anlaşıldığı gibi sevinç üzüntünün kardeşidir. Birini güle oynaya ağırlarken, diğerine de katlanmamız gerekir.” (sayfa 13) Kaynakça: Herodotos, Tarih. Çev. Müntekim Ökmen. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019 (
Tarih
Tarih
) Eco, Umberto. Çev. Leyla Tonguç Basmacı. İstanbul: Alfa Yayınları, 2017 (
Antik Yunan
Antik Yunan
) Aisopos, Masallar. Çev. İo Çokona. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2013 (
Masallar
Masallar
) - Çevirmenin Önsözü -
Masallar
MasallarAisopos · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20132,450 okunma
··
12,4bin görüntüleme
Barış Altınbıçak okurunun profil resmi
Emek kokan bir inceleme olmuş. Okumuştum fakat sizin incelemeniz üstüne bir kez daha okumayı düşünüyorum. Elinize sağlık :)
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim zaman ayırdığınız için. :) Çocukken bildiğimiz masalları yetişkin bir gözle okumanın da güzel yanları oluyor. Keyifli okumalar…
Nagihan Aksan okurunun profil resmi
Tekrar okumak isteyip bir türlü başlayamadığım kitaplardan
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Çocukken okuduğumuz ya da bize okunmuş olan masalları yetişkin bir gözle de görmek gerek. 😇
1 sonraki yanıtı göster
Lady Lazarus okurunun profil resmi
Kitaplığımda uzun süredir bekleyen, ara ara okuduğum bi kitaba iştahım arttı şimdi. Baştan sona bir defa okumakta karar kıldım :) Emeğine sağlık.
Bahri Doğukan Şahin okurunun profil resmi
Mutlaka oku. Ben de çocukluğumdan beri hep yarım yamalak okumuştum sağda solda, şimdi harika oldu tek bir seferde okumak. :) Teşekkür ederim. ^^
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.