Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
şimdi kendini düşünüyordu, yalnız kendini: düşlerinin yıkıntıları arasında yitip gitmiş, acılar içinde, kolu kanadı kırılmış olan kendini.
Sayfa 503Kitabı okudu
325 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Tüm kitapsever dostlarıma mutlu akşamlar ve kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum. Bana çok duygusal anlar yaşatan ve son sayfalarını okurken gözyaşlarına hakim olmakta güçlük çektiğim bir okuma deneyimi oldu. Ele aldığı konu, anlatımı ve özellikle de anlatımdaki ustalık takdire değer. Zihinsel engelli bir yetişkin olarak hayatına devam eden
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515,2bin okunma
Reklam
Pembe İncili Kaftan Eleştirisi (YZ ile Sohbetler)
Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin
'in "Pembe İncili Kaftan" hikayesi hakkında alternatif düşünceler geldi aklıma. Bunları paylaşmak istiyorum. "Pembe İncili Kaftan" öyküsü, Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünü ve itibarını korumak için bir elçinin yaşadığı macerayı anlatır. Öykünün ana karakteri Muhsin Çelebi, Osmanlı sadrazamı tarafından İran
Kadın kalbi, birbiriyle ilgisiz birçok gözü olan küçük sır kutularına benzer. Açacağım diye paralanır durursun, tırnaklarını parçalarsın, sonunda bula bula ya kurumuş bir çiçek ya da biraz toz bulursun.
Sayfa 474Kitabı okudu
İnsanlar sosyal yaratıklardır ve duygusal bulaşıcı hastalıklara karşı çok savunmasızdırlar. Eğitim, mantık ve zekâ, genellikle ortak fikrin gücüyle boy ölçüşemez. İlk insanlardan başkalarının duygusal ipuçlarını hızla fark edemeyen ve izleyemeyenleri hayatta kalamazlardı.
Sayfa 242Kitabı okudu
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Reklam
Biraz Uzun Bir Yazı Oldu....
Stockholm sendromu, bir rehine veya istismar kurbanının, kendisini rehin alan veya istismar eden kişiyle duygusal bir bağ kurduğu psikolojik bir durumdur. Bu terim, ilk kez 1973 yılında Stockholm'de yaşanan bir banka soygunu sırasında, rehinelerin soygunculara karşı geliştirdiği sempati ve savunma duygularından türetilmiştir. Bu sendrom,
280 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük Ağaç olarak bilinen Tsali'nin hikâyesi, geleneksel Çeroki yaşam tarzı ile baskıcı beyaz uygarlık arasındaki çarpışmayı ve bu çarpışmanın bir çocuğun ruhunda yarattığı karmaşayı dokunaklı bir dille aktarıyor. Roman boyunca doğanın güzelliği ve Çeroki kültürünün zenginliği vurgulanırken beyaz adamın sömürücü ve yıkıcı tavrı da eleştiriliyor. Kitap, tarihi bir roman olmanın ötesinde kültürel kimlik, aile, doğayla bağlantı, özgürlük ve eğitim gibi evrensel temalara da değiniyor. Eğitimle ilgili olarak kitap, geleneksel ve modern eğitim yaklaşımları arasındaki farkları, doğal öğrenmenin önemini, bireysel farklılıklara saygıyı, eleştirel düşünmeyi ve yaşam boyu öğrenmeyi anlatan değerli bir eser, günümüz eğitim felsefeleri ve uygulamaları için de ilham verici bir kaynak niteliğindedir. Kitabın başarılı yönleri: Çeroki kültürünün canlı ve etkileyici tasviri, kültürel kimlik ve aidiyet duygusu üzerine derin düşünceler, doğanın güzelliği ve öneminin vurgulanması, beyaz adamın sömürücü ve yıkıcı tavrına yönelik eleştiri, samimi ve duygusal anlatım, eğitimle ilgili ilham verici vurgular Kitabın eksik yönleri: Bazı bölümlerin biraz dağınık ve kopuk olması, bazı karakterlerin yeterince derinleştirilmemesi, romanın sonunun ani ve yeterince tatmin edici olmaması Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun!
Küçük Ağaç'ın Eğitimi
Küçük Ağaç'ın EğitimiForrest Carter · Say Yayınları · 20218,1bin okunma
"Robespierre, azınlığın haklarını savunurken, XVI. Louis'yi Milli Konvansiyon'un önüne götürdü ve halkını kurtardı. Sonuçlar olayları meşru kılar. Diktatörlük kimi zaman zorunludur. Yaşasın zorbalık! Elverir ki zorba iyi şeyler yapsın!"
Sayfa 457Kitabı okudu
44 syf.
4/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
“Mürebbiye”, ailenin çocuklarına eğitim vermek üzere evlerine alınan Fransız mürebbiye Elizabeth’in hikayesini anlatır. Elizabeth, görevini titizlikle yerine getirmeye çalışan, ciddi ve disiplinli bir kadındır. Ancak zamanla, ailenin genç oğluyla arasında gelişen duygusal ve cinsel gerilimler, olayların seyrini değiştirir. Bu gerilim, hikayenin temel çatışmasını oluşturur ve Zweig’in karakter tahlilleriyle derinlemesine işlenmiştir. Hikayede, dönemin toplumsal yapısına ve sınıf farklılıklarına dair eleştiriler de bulunur. Elizabeth’in bir mürebbiye olarak statüsü, ailenin üst sınıf konumu ve bu iki taraf arasındaki güç dinamikleri, öykünün arka planında sürekli hissedilir. Ayrıca, Elizabeth ile genç oğul arasındaki ilişki, cinsel uyanış ve yasak arzuların temsili olarak öne çıkar. Zweig, bu gerilimleri incelikle işleyerek, dönemin sosyal normlarına ve tabularına dair eleştirel bir bakış sunmaktadır.
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Bilgi Yayınevi · 201826,5bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.