Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Muazzam bir kitap bırakıyorum sizler için. Akıcı bir dil, çok yapılı ve katmanlı bir kurgu ve karakter zenginliği barındıran harikulade bir yapıt. Her bir karakter toplumu yansıtan birer motif. Kitabın tamamına yayılmış imgesel bir anlatım ve metaforik ifadelerle güçlü bir kurguya şahit oluyoruz. 
Dünya Ağrısı 
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç zaten çok severim. Ama bu kitap Ayfer Tunç için bile çok büyük bir kitap. Sayfalarca yazılabilir üstüne ama benim elimden sadece susmak geldi. Başka da söyleyecek sözüm yok…
Video:
youtu.be/iXxA8twAu8I
Korku ve Yakarış.
Cahit Zarifoğlu'ndan okuduğum ilk kitap.
Korku ve Yakarış, 133 sayfalık bir şiir kitabıdır.
Kitapta; aşk, at, baba, çocuk, çöl, deniz, eşya, hayat, insan, kuş, mücadele, özlem, sahil, sevgi, yalnızlık ve yaşamak gibi temalarda şiirler yer alıyor. Kimi zaman bentlerin tercih edildiği
Ayfer Tunç'un okuduğum ilk romanı Dünya Ağrısı.
Bir insan bir kitapta bu kadar mı kendinden birseyler bulur!
Bir insan bir kitapla bu kadar mı sarsılır!
Bir kitap bir insana gerçekleri tokat gibi bu kadar mı carpar!
Evet bir insan kendinden bulduğu gerçeklerle bu kadar sarsılıyor. Yazarımızın kullandığı dil çok iyi. Olaylar akıcılıgıyla işlenirken insanı bir yandan düşündürüyor.
Mürşit ile Madencinin kurduğu dostluk, birbirlerinin hâlinden anlamaları, başlarından geçen olaylar nedeniyle yaşadıkları dünya ağrısı o kadar iyi işlenmiş ki.
Herkese şiddetle tavsiye ederim.
Ayfer Tunc'un "Dünya Ağrısı" kıvamında en melankolik romanlarından biri Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura.
Kendisinin en sevdiği ama en az okunan romanlarından biriymiş. Ben de kütüphanede görünce şaşırmıştım. Bu kitabını daha önce görmemiştim .
Romanın adi Tanzimat romanlari gibi çift isimli. Ama bence Yazı Tura daha uygunmuş. Zira
Kitabı okumak, üstüne bir apartman dikmişler gibi nefes aldırmıyor. Kalp ağrısıyla birlikte birinin sanki aşk acısına eşlik edip, payına düşeni alıyorsun. Onu sevdiğin yer paramparça olmuş, sızıyor çatlaklardan içindeki sular; sızlıyor, kavruluyor. Üstelik beraber çekiyorsunuz tüm bunları, farklı vakitler de. Onun ilacı başka birinde. Senin derdine zaten derman yok. Kırılmışsın üstelik, ortadan ikiye bölmüş seni. Gitsen, uzaklaşsan geçer mi? Kalbindeki o koca yük de gelir mi beraberinde? Gelir. İşte öyle bir şey. Ölümcül bir hastalık. O seni seçmiş tüm dünyaya karşı ama sen onu seçersen dünya sizi seçmeyecek. Öyle çaresiz.
Pişman olmayacağınız bir kitap olacak, iyi okumalar.
Bugüne kadar okuduğum en güzel çizgi roman
Yaşamak, korkuyla. Büyümekten, işsiz kalmaktan, çocuk sahibi olmaktan, ebeveynlerini kaybetmekten, başarısız olmaktan, hayal kırıklığına uğramaktan korkarak da olsa yaşamak..
Yaşamak, pişmanlıklarımızla. Artık olmadığımız bir insanın yükünü, el yapımı bir çarmıh gibi sırtında taşıyarak yaşamak...
Yaşamak, suçluluk hissiyle. ‘Kim olduğumuz
Eserde babadan kalma bir oteli işleten Mürşit ve ailesi, arkadaşı Madenci’nin başından geçenler ele alınmıştır.
Mürşit evli ve 2 çocuk babasıdır. Madenci ise yalnız olan ve Mürşit’in otelinde konaklayan kendi halinde biridir. İki arkadaşın ortak noktası ise hayatta kendilerine göre yaşama amaçlarının olmaması ve karanlık bir geçmişe sahip olmalarıdır. Peki neydi onların geçmişten beri peşlerini bırakmayan? Bunu eseri okuyarak her akşam kurulan alkol sofralarındaki konuşmalardan öğreniyoruz. Eser bittiğinde ise Mürşit’in geçmişinden çok Madenci’nin geçmişine üzüldüğümü söyleyebilirim.
Ayfer Tunç kalemi ile yeni tanıştım ve kalemi çok beğendim. Cümleler arasındaki topluma yönelik sorunları hafif iğnelemelerle o kadar güzel işlemişti ki hayran kaldım doğrusu. Kesinlikle başka eserlerini de okuyacağım.
SESSİZ AVAZ
"Yüreğimin sanrısı sarılmaz..."
Herkese Merhabalar...
Bugün sizlere şiir kitabı ile geldim.
Aslında dün "Dünya Şiir Gününde " paylaşım yapsam daha iyi olurdu ama bugüne kısmet oldu.
Şiirler duyguların özeti gibi gelir hep bana o yoğun duyguların sıkıştırılıp kaleme dökülmüş hali gibi...
Anlatılmak istenen
İstanbul’da üniversite okuyan Mürşit, babasının rahatsızlanması üzerine ailesi tarafından eve çağırılır. Babasının otelini işletmesi istenir. Tüm hayallerinden vazgeçip, memlekete dönmek üstüne birde istemediği bir işte çalışmak Mürşit için kırılma noktası olmuştur. Başlarda kendini bu dünyaya ait hissetmemesini, acı çekmesini içinde bulunduğu bu zorunlu halden kaynaklandığını düşünür. Git gide bu dünyayla olan bağını koparır, ailesine ve çevresine karşı duyarsız hale gelir. Dünyayla olan savaşını, ağrısını, acısını ailesine bağlar. Ama yıllar sonra anlar ki bu dünya ağrısı çocukluk döneminde karıştığı bir olaydan kaynaklanmaktadır. Yaşadığı bu travmayı hafızasının en ücra yerine kilitlemiş, üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen zamanla rüyalarına girmeye başlar ve acısını tekrar uyandırır…
Eserde Mürşit’in hikayesi kadar dertleştiği Madenci’nin hikayesine de yer verilmiştir. Birbirini anlayan bu iki adamın zamanla birbirlerine açılması ile sırlar ortaya dökülmektedir…
Kitap boyunca Mürşit’e hem kızdım hem de üzüldüm. İnsan ne yaşarsa yaşasın bir yerden sonra devam etmesi gerekiyor. Ailesine, cevresine bu kadar acı çektirmesi çok yanlış…
Mürşit’in bu denli ‘dünya ağrısı çekmesine neden olan şeyi’ daha vurucu, daha farklı beklemiştim. Ama yine de güzel bir kitaptı. O ruh hali güzel yansıtılmış, toplumsal sorunlara yer verilmiştir.
Dünya Ağrısı zor bir kitap. Yaşamın altında ezilen Mürşit ve Madencinin (Uzay’ın )yüküne ortak olmak, beni yordu. Okurken sanki bulunduğum kente sürekli kar-yağmur yağdı.
Hava hep kapalı, kasvetli. Olaylar örtük. Büyük trajediler ara ara satır aralarından sızıyor. “İnsan bir uçurumdur.” cümlesi kitabın ana temasını oluşturuyor. Derin anlamlar içeren bir kitap. Ergenliğin uçarılığı ile yaşanan trajedi bir ömür boyu kanayan bir travmaya dönüşüyor. Sıradanlığın yeknesaklığından sıyrılmak isteyen kahramanımız, kendini ağır bir cezaya mahkum ediyor. Öyle bir ceza ki hem kendini, hem sevdiklerini cezalandırıyor.
Mürşit kendi ağrısı ile çok dolu. Gözü hiç bir şeyi görmüyor. İnsanlara tepeden bakan, küçümseyen bir yanı var. Dikkatini sadece ağrısı olan çekiyor. Kitapta “bir insanı ne kadar tanırız?”sorusu, Kamer hikayesinde ve baba-kız ilişkisinde dikkat çekiyor. Eşi Şükran için çok üzüldüm. Kibar karakteri çok gerçekçiydi. Hayatın içinden bir roman olmuş.
Kolay akan bir kitap değil. Bitince de insan bir süre etkisinden çıkamıyor. İnceleme yazmak için bir süre beklemem gerekti. “Tutunamayanlar, Yeni Hayat, vb.” kitaplardan keyif alan okurlar zevkle okuyacaktır. Okuduğum 8. Ayfer Tunç kitabı ve sekizi de birbirinden farklı. Yazara hayranlığım büyük; yine de kişisel görüşüm bu kitapla Ayfer Tunç okumaya başlamayın. Okuyacak kitabınız bol olsun.
Selam. #heraybirşiirbirromanokuyoruz grubumuzun bu ay ki okunan eseri Ayfer Tunç'tan Dünya Ağrısı oldu.
Yazarla ilk olarak bu eserle tanışmış oldum. Ne zamandır merak ettiğim bir türlü fırsat bulup okuyamadığım bir kitaptı. Ne kadar akıcı da olsa ne yazık ki beklediğim yoğunluğun, dünya ağrısının asıl gerçek sebebini gördüğümde ise istenen etkiyi bırakmadı üzerimde.
Bu kadar çektiğin sancıya bir o kadar vurucu bir son yakışırdı be Mürşit.
Kitapta vadedilen toplumsal felaketleri, katledilen insanların hikâyelerini çarpıcı bir üslupla bizlere sunuyor yazar.
Baba mirası otele sahip çıkmak zorunda bırakılan Mürşit, babasına karşı duyduğu onulmaz öfke ile baş etmekten artık yorulmuştur. Her şeyi herkesi boşvermiştir. Ne karısına bir eş olabilmiş, ne de çocuklarına baba olabilmiştir. En fazla üzüldüğüm karakter Mürşit'in karısı Şükran oldu.
Mürşit ve Madenci dünya ağrısını çeken iki kaybolmuş ruh birbirleri ile dertdaş olur.
Mürşitin hikâyesinden çok aslında Madencinin öyküsü daha ağır, daha ürkütücüydü diyebilirim.
#kitapalıntıları :
Ruhunun yorgunluğu varlığının bir parçası oldu çoktandır.
Bitmeyen bu suçluluk hissi zaten, ömrünü yiyip bitiren şey, yapamadığı her şey.
Geceler niye var? Geceler sorular ve cevaplar, günahlar ve itiraflar için var.
Dünya Ağrısı ~ Ayfer Tunç
İnsana değmeden yaşanmıyor, insanoğlu insansız bir hayat bulamadı
Koca bir yük Mürşit ve Madencinin sırtına binmiş, onlara dünya ağrısı yaratıyor. Bu ağrılarına kayıtsız kalmak elde değil. Sadece bu karakterlerin ağrısı da değildi ki bu. Tüm insanlığın ağrısıydı. Neye ihtiyaç vardı peki bu yükü sırtlarından atmak için?
İnsanın insana ihtiyacı vardı. Belki de küçük bir sevgiye.
Hepimizin kaygıları, sorumlulukları, kanayan yaraları var. Kimimiz farkındayız bazı şeylerin, kimimiz olabildiğince kulak tıkıyoruz olanlara. Okurken Mürşit’e kızıyorsunuz “ağzını açsana be adam, konuşsana, atma içine” diyerek sarsası geliyor insanın. Ama asıl Mürşit okuyucuyu sarsıyor kitabın sonunda.
Alışmışız bu kirlenmiş dünyanın oyunlarına birçoğumuza her şey önemsiz geliyor. Ben burada bu satırları yazarken bile kim bilir nerede kimler yitip gidiyor. Kitabın arka planında ülkenin yoksul kesiminin çektikleri, din yüzünden linç yiyenler, kadınlar, hayal kırıklıkları, çaresizlikler, özgürlük ve insanlık vardı.
İnsan olarak bu dünya ağrısıyla baş etmek zor vesselam. Seni anlıyorum Mürşit. Seni anlıyorum Madenci. Keşke elimden de bir şeyler gelebilse. Gelsin diye yazılıyor zaten , bunun için okunuyor. Toplumun kanayan tüm yaralarına o kadar güzel değinmiş ki yazar, artık o yaralar toplumun değil dünyanın ağrısı olmuş.
Sizlerde bu hisleri hissedebilmek adına okumanızı tavsiye ederim
"Artık ona karışamazsınız. Bey´in huyunu içinizden kimse benim kadar bilmez. O kendi hâlinde bir adamdır. Karşısına dünya güzeli çıksa başını kaldırıp da bakmaz. Kocam beni bilir, ben kocamı bilirim. Ötesi sizin neyinize gerek... Neyinize gerek sizin hanımlar? Koca benim değil mi? Sıtma tutsun, karın ağrısı tutsun, ne tutarsa tutsun... A bana öğüt vereceğinize, büsbütün ateşe körükle gidiyorsunuz. Sizin sözünüzden çok kocamın sözüne inancım vardır.” diyen bir Hanım’ın, hizmetçi parçasını kocasının önüne attığı aşk ve ihtiras dolu bu sürükleyici roman siz değerli okurlarını bekliyor!
Nimetşinas: Kendisine yapılan iyiliği unutmayan demekmiş.
Kelime dağarcığımıza bir kelime daha ekledik. Ayrıca Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan hem acı hem neşeli bir hikaye daha izledik. Gerçekten yazarımızın kalemi çok güzel. Bir solukta okuyacağınız bir eser.
Edebi eserler okumayı sevenler mutlaka okumalı. Tavsiye kitaplarım arasına girdi :)
