Gılgamış Destanı, Teoman Duralı’nın bir giriş yazısıyla derinlemesine incelendiğinde, medeniyetin köklerinin Sümerlere dayandığını ve Mezopotamya coğrafyasında insanın çeşitli alanlarda uğraşarak nasıl değer ürettiğini gözler önüne serer. Bu giriş yazısı, sadece ekonominin ortaya çıkışını değil, aynı zamanda insanların bir arada yaşamaya
1682. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bu sûretleri (resim ve heykelleri) yapanlar, kıyamet günü, ‘bu yaptıklarınıza can verin, haydi!’ diye azâb edileceklerdir."
Buhârî, Büyû' 40, Bedü'l-halk 7, Nikâh 76, Libâs 89, 92 95, Tevhîd 56; Müslim,
Uzun kitap okumanın büyüsü üzerimde çok güçlü bir etkiye sahip, hiç yoktan bir hayranlığa sebep oluyor. Böyle olmasına şaşacak değilim çünkü alışkanlıklarına sarılan bir adamım. Hatta ben yaşadıkça öyküsünü okuyacağım bir karakter olsun isterim. Bunun için küçük bir kandırmaca biliyorum gerçi. Güncel bir yazarı, özellikle günce türünde takip
Gençler ele avuca sığmaz oldu," dedi yaşlı adam.
"Ele avuca sığmaz da neymiş, baş edilmez oldular!" dedi komşu ahbabı.
"Kendilerini son derece zeki görüyorlar. Şu Demoçkin'i alalım ele, babasının kolunu kırdı. Belli ki hepsi fazla zekâdan...
Bir gün zengin ve güçlü bir İranlı, uşaklarından biriyle bahçede karşılaşmış. Uşak, Azrail ile karşılaştığını ve onu tehdit ettiğini söyleyerek bağırmış. Efendisine, kendisine en hızlı atını vermesi için yalvarmış, böylece Tahran'a aynı akşam varabilecekmiş. Efendi kabul etmiş ve uşak ata atlamış. Eve dönen efendi Azrail'le kendisi karşılaşmış ve ona sormuş: "Neden uşağımı korkutup tehdit ettin?" Azrail yanıtlamış: "Tehdit etmedim, sadece onunla bu gece Tahran'da buluşmayı planlarken burada karşılaştığım için şaşırdığımı söyledim."