Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
12000 sayfalık külliyatın ilk kitabı...
Çok uzun soluklu bir maceraya başlamış bulunmaktayım. İlk seriyi uzun bir süreçte tamamlayabildim. Ancak süresinin uzun olması eserin akıcılığı ilgisi yoktur. Tam tersi eser o kadar çok heyecanlı ve sürükleyici ki özümseyerek yavaş yavaş ilerledim. Spoiler vermemek için herhangi bir içerikten bahsetmek istemiyorum. Ancak şimdiye kadarki okudum fantastik eserlerin başında yer almaya başladı. Daha serinin başındayım. Umarım hiç sıkılmadan serinin sonuna kadar devam edebilirim.
"Orman: hâlâ insan aktivitelerinden nasibini almamış bölgeler, insanların hâkim olmadığı yerler. (fethedilmiş değil! hâkim olunmamış)"
"Dünya, çekilmez bir yer oldu."
"Tolkien Mirası" serisi içinden okuduğum, Roverandom'dan sonra ikinci kitap oldu Büyük Wootton Demircisi. Tolkien'in yazdığı son hikâye olan bu eser, masalsı bir hikâye olarak karşımıza çıkıyor. Kitap, hacimli olarak gözükse de yarısından sonrasıdda Son söz, Topkıbasım, Notlar ve Tolkien'in Altın Anahtar için yazdığı Ön söz bulunuyor. Aslında hikâye kısmı kitabın yarısını kaplıyor.
Tolkien, bu ön sözünde : ön sözleri sevmediğini ve okuyucuyla yazarın arasına bir set çekilmemesi gerektiğini, ön sözlerin son söz olarak karşımıza çıkması gerektiğini söylemiş ki ben de kendisine katılıyorum bu konuda.
Konusuna gelecek olursak : Büyük Wootton denilen köyde her 24 yılda bir gerçekleşen "Yirmi Dört Ziyafeti" oluyor ve rastgele seçilen 24 çocukla kutlanıyor. Bu pastalar bol krema ile yapılıyor ve içlerinde "küçük" sürprizler barındırıyor. İşte o küçük sürprizlerden birine rast gelen Demirci Demircioğlu'nun (Namıdiğer Büyük Wootton Demircisi) Peri diyarlarındaki gezintisini konu alıyor.
Roverandom'dan göre daha olgun bir hikâye olmuş diyebilirim. Keyifle okuyacağınız, masalsı bir hikâye ve Tolkien kaleminden çıkması da ayrı keyif veriyor.
Arafta- George Saunders
“Saunders, çok yönlü bir yazar; öyküleri ilk bakışta okuması kolay gibi görünür ama metnin derinliklerine indiğinizde kolay tüketilemediklerini ve gerçekten zorlayıcı olduklarını görürsünüz.”
Büyülü gerçekçilik kitaplarını okurken hala zorlanıyorum. Başta ne okuduğumu anlamasam da sonrasında hersey oturdu. Kitapta ölü karakterlerin öldüklerini bilmeden iletişim kurmalarini okuyoruz. Bu karakterlerden bazıları kurguyken bazıları da tarihi karakterlerdir. Bu arafta kalan karakterler kendilerini hasta olarak tanimliyorlar.
Bir taraftan Amerikan İç Savaşı donemi anlatılırken kadın, kölelik gibi toplumsal göndermelerin yapılması kitabı guzellestirdi. Amerikan Başkanı Lincoln'un oğlunun ölmesi ile birlikte arafta kalmasi ve kurgu ile gercegin ic ice gecmesiyle alisilagelmis kitaplardan farkli bir okuma sunuyor. Bir ailede yaşanılan aşkı, kızgınlığı, özlemi, ayrılığı vs anlatırken aynı zamanda ülkenin yönetimi, darbesi, krizi, zorluklari anlatılmış.
Karakterlerin geçmişte yaşadıkları "yarım kalmışlık " duygusunu ruhlar aleminde arafta kalmak olarak nitelendirilmesi insan psikolojisini de aydınlatıyor.
Kitabın tamamında kurgu ve gerçek iç içe geçiyor. Yazarın deneysel ve farklı bir bakış açısı var. George Saunders'in bircok iylu kitabi olsa da bu ilk romanı ile Man Booker Ödülü almış. Yazar; ölümle yaşam arasında kalmış kişilerin ne hissettiklerini ne yaşadıklarını anlatmasiyla sarsıcı bir konuyu ele alip yas surecinin ne kadar zor oldugunu anlatan bu etkileyici kitaba imza atmış.
Karanlık Varlık, serbest kalmak için şiddetin dozunu arttırıyor
Egwene al'Vere, Amrylin makamı olduktan sonra Beyaz Kule tarafından asi ilan edilen Ais Seaideler ile birlikte, Beyaz Kuleye bir darbe girişimine hazırlanırken yeniden bir tuzağın içine çekiliyor.
Perrin Aybara, Shaidolar tarafından aniden kamplarına yapılan baskın sonucu kaçırılan eşi Faile'i kurtarmak için adım adım iz sürmeye devam etmektedir.
Elayne Trakand yanına Aviendha'ı alarak Andor ülkesinin Kraliçesi olmak için diğer evleri arkasına alma oyununda elinden ne geliyorsa ortaya koyuyor. Bu serinin okuyucularının bildiği üzere zaten Elayne tahtın varisiydi fakat annesinin kaybolmasının ardından Rand tahtı ona vermesine rağmen hak ederek almak için harekete geçmiştir.
Bir numaralı Kumarbazımız Matrim Cauthon ise başına türlü türlü belalar açmaya son hızla devam ediyor. Seanchanların Kraliçesi olan Tuan, Mat ile kaçarak zaten halihazırda belada olan başını daha da belaya sokacak gibi görünüyor.
Min Farshaw ise Rand al'thor ile birlikte aklınca Rand'ı herkesten korumaya ant içerek kiminle görüşme sağlıyor ise görü yeteneğini kullanarak Rand'ı uyarıyor.
Serinin 10.kitabında Nynaeve al'Meara hakkında pek bir bilgi yok. En son zaten hayatının aşkı Al'Lan Mandragoran ile evlenip göklere ulaşmıştı. Bir diğer birliktelik olayıda Rand'ın kadınları ile ilgili. Min Farshaw, Elayne Trakand, Aviendha birbirlerini karı-kardeş olarak çoktan kabul ettiler bile.
“ Kader tuhaf bir şey. Kendi yaşamlarımızın patronu olduğumuzu sanıyoruz, ama tekrar tekrar, bizi başka yollara sürükleyen olaylar oluyor. Kontrol hâlâ bizdeymiş gibi yaparak, itildiğimiz yöne gidebiliriz. Ya da, kaderin bizden ne istediğini anlamaya çalışabilir, bunun gerçekleşmesine yardım edebiliriz.”
“ İkinci Dünya Savaşı sırasında, ücra bir Yunan köyünde Yüzbaşı Elias ve direnişçi gerillaları, Nazilerle çatışmaya girerler. Haince bir eylem yüzünden köyün kilisesi yanıp kül olur, birkaç kişi içeride saklı ikonayı kurtarmaya çalışırken ölür, ikona ortadan kaybolur. O gün olanlar uzun süre bir gizem perdesinin ardında kalır, ta ki altmış yıl sonra ikona New York sanat piyasasında ortaya çıkana dek. İkona yoğun -ve hatta ölümcül- bir ilgi uyandırır, talipleri her geçen gün artar.Her biri değişik nedenlerden ona sahip olmayı istemektedir. Nazi işgali altındaki Yunanistan’dan günümüz New York’una uzanan bu soluk kesici koşuda ipi kim göğüsleyecektir? Kim rakiplerini altedip ikonaya önce ulaşacaktır? İkona yalnızca kutsal bir nesne midir, yoksa başka güçlerle de mi yüklüdür?”
Sanırım son zamanlarda kitap tercihlerim biraz sıkıntılı. Tarzım olmayan bir kitap okudum ve epey zorlandım. Yinede yarım bırakmayıp bitirdiğim için aferin bana;) Tanıtım yazısını sizlerle paylaştım tarzı sevenler için öneri olabilir. İnanç, sanat, tarih ve macera yolculuğuna çıkmak isterseniz aradığınız kitap olabilir. Ama öyle gizemli bir macera beklemeyin..
96 syf.
·
Puan vermedi
Blogumdan alıntılama yapıyorum. Yeni katılmayı planladığın kitap kulübünün bu ay için seçtiği iki kitaptan biri. Pıtırcıklar tenis topu kadar büyüklükte, gözler patatesin dışı gibi, parlak turuncu renge sahip bir canlı. Keçiler çok severler ve denizin en dibine batıp, yavaş yavaş kıyıya çıkarlar. Keçileri çok sevdikleri için çığlık atarlar. Bu
Cadılar alt serisini bitirmenin hüznünün ilacı, yine kitabın kendisi, yani Pratchett'ın keskin mizahı oldu. Lancre'ın bir İsviçre alegorisi olabileceğine dair ipuçları vardı kitapta. Vampirlerle mücadele etmek için başka silahlarımız daha olduğunu öğrenmek iyi oldu :) İnançlar ve dinler üzerine düşünmeye sevk eden paragraflar da romanın bir diğer zenginliği. Umarım serinin diğer kitaplarında da cadılarımıza rastlarız.
Moiraine
Hızla devam eden serinin beşinci kitabın da; Yeniden doğan Ejder Rand, Caracar'n olarak efsanelerin doğrultusunda kendi soyu olan Ailleri kıraçta tek çatı altında toplamaya çalışır. Fakat müttefiklerinden bazıları özellikle Couladin ihanet ederek Rand'a karşı savaş açar..Mat, Rand dan ayrı hayatına devam etmek istese de Desen yine onu
Bizim kuşağın ilkokul ve ortaokul yıllarında ansiklopedi okumak zevkli bir alışkanlıktı. Hele bir çocuk dergisinin her ay yayınladığı Keşifler ve Kâşifler Ansiklopedisi'nin fasiküllerini okumayı, biriktirmeyi nasıl da sabırsızlıkla beklerdik. Bu kitapta bahsi geçen kutup kaşifleri R.F.Scott'un R.Amundsen ile yarışını ilk kez o ansiklopedide okumuş, trajik sonundan çok etkilenmiştim. "Keşke"lerle dolu bu kutup macerası, bu kez Joanna Grochowicz'in kaleminden Scott ve ekibine bir saygı duruşu olarak romanlaştırılmış...ekibin her üyesi cesaret,azim,fedakarlık ve dostluğu karakterleriyle tanımlıyorlar. Mutlaka okunması gereken,kitaplığınızda bulunması gereken kitaplardan biri.
Madde 22
Madde 22, II. Dünya Savaşı’nda bombardıman savaş uçağı pilotu olarak görev yapıp askeri bürokrasinin nasıl işlediğini gören Joseph Heller’in tecrübelerinden ilhamla savaş ve bürokrasi üzerine kaleme aldığı 1961 tarihli hiciv türündeki romanıdır.
Eser, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Akdeniz’in batısında Pianosa adasında İtalya’daki Nazi
