Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ara Güler
Ara Güler diyor ki: "Ne adamlar var. Bana soruyorlar, sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin? diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir? Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? Roman daktiloyla mı yazılır? Arkadaş fotoğraf kalple çekilir. Ben Singer dikiş makinesiyle de fotoğraf çekerim. Şunlara bak! Alıyorlar Canon'u, Nikon'u ellerine, yola düşüyorlar. Bir köylü gördün, dur! İki şip şak, tamam. Koyun sürüsü mü gördün? İki şip şak, tamam. Ben bir çobanın resmini çekeceksem onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım... Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim..." Bir kaç kelime karalamakla edebiyat yaptığını zannedenler için bu sözler bir şey ifade eder mi acaba?
#aragüler
“Ne adamlar var! Bana soruyorlar; 'Sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir? Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? Roman daktiloyla mı yazılır? Şimdi alıyorlar ellerine makinayı, yola düşüyorlar. Bir köylü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Koyun sürüsü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Çadır mı gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım… Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim." Ara Güler Saygıyla büyük usta.... #aragüler
Reklam
“… Ne adamlar var. Bana soruyorlar “sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?” diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir? Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? Roman daktiloyla mı yazılır? Arkadaş fotoğraf kalple çekilir. Ben Singer dikiş makinesiyle de fotoğraf çekerim. Şunlara bak! Alıyorlar Canon’u, Nikon’u ellerine, yola düşüyorlar. Bir köylü gördün, dur! İki şip şak, tamam. Koyun sürüsü mü gördün? İki şip şak, tamam. Ben bir çobanın resmini çekeceksem onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım… Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim …” (Ara Güler)
BU KADINLARIN ÇIĞLIKLARINI DUYUN! (Sema Maraşlı) On sekiz yaş altında evlenmenin cezasını çeken genç kadınlar onlar. Severek isteyerek düğünle dernekle evlendikleri kocaları hapiste, gerçek tecavüzcülerle aynı koğuştu yatıyor. Onlar da dışarıda babasız büyütmek zorunda kaldıkları çocukları ile hayat mücadelesi veriyorlar. Kocaları hapiste
538 syf.
·
Puan vermedi
Yorgun Savaşçı, salt tarihi bir roman değildir. Kemal Tahir’in resmi ideolojiyle, tarihi ezberlerle ve ya tamamen övgü ya da tamamen yergiye varan yargılamalardan sıyrılarak objektif olmaya çalışarak gerçekleştirdiği bir hesaplaşmadır. Bilenler hemen hatırlayacaklardır; Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan’ın başrolünde oynadıklar Sıcak Saatler isimli
Yorgun Savaşçı
Yorgun SavaşçıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20223,191 okunma
"Gözlerimin hizasına asılmış fotoğrafın altında böyle yazıyordu: Gazi dinleniyor...Ama dinlenmiyordu.Atatürk'ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta dinlenen bir adam yoktu.Böyle bir adam görmüyordum.Ben bu fotoğrafta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum.Hepimizden herşeyden bıktığı için, bize bakmaktan vazgeçmiş birini görüyordum. kurtarmak istediği insanların gerçekte bir sahtekarlar sürüsü olduğunu, onca çabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum. Herşeyi bırakmak herşeyden vazgeçmek, herşeyi ...tir etmek isteyen bir adam. Hiç farketmez, diye düşünen bir adam. Ölerek donmayı ya da donarak ölmeyi bekleyen bir adam. Bu yüzden kapalıydı gözleri. Üşüdüğünden değil, duymamak için örtmüştü kulaklarını."
Reklam
                                         TİK TAK Bir saatin tik tak sesleri değil bunlar…                                                              Tik tak… tik tak Bir “imdat!” çığlığı yükseliyor köşede. Bir tane daha… sonra biri: “sanki tek kişisin, yeter bağırdığın” diye geçirdi
Gökteki Venüs - Ali Yıldız
O yıllardaki dünya rekoru olan 13 saat 59 dakikayı, 21 dakika ile geçer. İcatlarıysa Bursa Yelkenlisi ile sınırlı kalmaz. Savaş uçaklarında, tehlike anında pilotu fırlatan koltuk ve paraşütü otomatik açan sistemin mucidi de kendisidir. Bugün jet uçaklarının motorları içinde dönen buruk sistemi, yelken kanadı da o geliştirmiştir. Bu icatları Türkiye'de ilgi görmez ancak Amerikalıların ilgisini çeker ve Yıldız da patentlerini General Electric'e satar. Onun bir başka önemli buluşu ise Gör-Çek yani selfie makinesidir. Sistemi, Fikret Kaplanoğlu'ndan alıp geliştiren Emrullah Ali Yıldız, fotoğraf çektirmek isteyen müşterilerinin bir kabine girmesini ve karşısındaki aynaya bakarak istediği pozu kendisinin vermesini ister. Müşterinin istediği pozu yakaladığı zaman kordonun ucundaki düğmeye basması yeterli olacaktır. Böylece müşteri kendi fotoğrafını çekecektir. Bunun da mucidi Emrullah Ali Yıldız'dır. Yıldız, bu icadına "Gör-Çek" adını vermiştir.
Sayfa 23
“Zarfı yeniden kolinin içine koyarak kapamadan bir an tereddütle durdum ve gülümseyen fotoğrafına daldım.Gülüşü bulaşıcıydı sanki.Karamel rengi,gözlerini aydınlatıyor,kenarlarını hafifçe kırıştırıyordu.Bana,şifonyerinin üzerindeki babasının fotoğrafını hatırlatıyordu.Bakışlarımı çevirmek zorunda kaldım.Böyle yaparak kendime işkende ettiğimin farkındaydım.O gitmişti.Beni burada TERK ETMİŞTİ.”
Sayfa 539
101 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.