Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. Güneş onu yakıp kavurur. O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye. "Ol" der Tanrı. Güneş oluverir. Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz. Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur. Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur. Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı. Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur. Herşey karşısında eğilir. Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar. Ordan eser burdan eser, kaya bana mısın demez! Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir. Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı... Sırtında bir acı ile uyanır.... Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. ..
Nietzsche anlatmış: Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. Güneş onu yakıp kavurur. O da tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye. "Ol" der tanrı. Güneş oluverir. Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz. Bulut olmak ister. "Ol" der tanrı. Bulut olur. Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur. Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "ol" der tanrı. Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur. Her şey karşısında eğilir. Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar. Ordan esen burdan eser, kaya bana mısın demez! Bildiniz, tanrı kaya olmasına da izin verir. Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı. Sırtında bir acı ile uyanır. Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır... Amor Fati de demiş Nietzsche. Kaderini sev. Acısıyla, tatlısıyla bizim için olanı yaşamak, anlamak, öğrenmek, devam etmek Zorundayız
Reklam
Çin Mitolojisi, Pangu ve Dünyanın Yaratılışı
En çok kabul gören Çin (Daoist) yaratılış hikayesine göre, evrenin yaratılmasından önce yalnızca biçimsiz kaos vardır. Sonunda bu kaostan bir kainat yumurtası ortaya çıkar ve 18.000 yıl boyunca birleşip kaynaşır. Yumurtanın içinde ilk canlı varlık olan Pangu vardır; mitin Xu Zheng anlatırnma göre, yarı-tanrı yarı-insan olan Pangu boynuzlu, öfkeli bir dev biçimini alır. Pangu yumurtanın içinde daha fazla kalamaz; bu yüzden kabuğu kırıp dışarıya çıkar. Yumurtanın akı gökyüzü olur, sarısı da yeryüzü; bu arada kabuğun büyük parçaları güneşi ve ayı, küçük parçaları da yıldızları meydana getirir. Yumurtadan çıktıktan sonra, Pangu karanlık Yin ve aydınlık Yang olmak üzere ikiye bölünür: Bu, kaostan doğan, doğanın karşıtlık ilkesidir. Yer ve gök şekillendiğinde, Pangu ölmeye başlar. Bedeni evrenin en önemli özelliklerini yaratmak üzere bölünür. Soluğu rüzgar ve bulutlar, sesi gök gürültüsü olur. Sağ gözü ay, sol gözü güneş haline gelir. Saçları yıldızları oluştururken, teri ve bedense! sıvıları yağmur olur. Pangu'nun kanı ve spermi denizleri ve nehirleri meydana getirirken, kasları ve damarları yeryüzündeki tüneller olarak işlev görür. Dişleri ve kemikleri metaller ile kayaları oluş­tururken, kemik iliği incileri ve yeşimtaşını meydana getirir. Pangu'nun vücut kılları bitki ve ağaçlara dönüşür. Bedeninde yaşayan küçük pireler bir rüzgar dokunur dokunmaz birer insana dönüşüvermiştir; Pangu'nun kolları, başı, göbeği ve ayakları Çin'in beş kutsal dağı haline gelir: Dinsel tören yerleri beş elementten biriyle ve beş anayönle bağ­lantılıdır
Niçin bir tarafın şükranla karşıladığı iyilik, diğer tarafı küfrâna sevkediyor? Aynı şey bir tarafı minnetttar ediyor da, neden öteki tarafı gazaba getiriyor? Fakat bunda anlaşılmayacak bir şey yok ki.. Rüzgar, baharın cisminden ne hayatlar ne tarâvetler, ne çimenler ve çiçekler çıkarıyor; fakat gene o rüzgâr, sonbaharın cisminden ne kıyâmetler ne harâbîler ne ölümler meydana getiriyor. Şu halde, renksiz olan güneşin renkli camlardan geçince, ziyâsının da muhtelif renklerle boyandığı gibi, Ahmet'in, Mehmet'in de cisimleri camına çarpan renksiz mânâ, o cismin kâbiliyet ve istîdâdı ile boyanarak ortaya çıkıyor. Bunda, kayıt memuruna kızmaya sebep yok. Güneş, ondan siyah renkte görünmek istemiş, vesselâm. - Semiha Ayverdi , Ateş Ağacı
Aşkı da nefreti de en üst perdeden yaşayanlar hakikaten yaşamış sayılırlar
Alla'nın Cevher ile tanışmalarını anlattığı bir bölüm var ki bunu aşk romanlarında bile bulmak güç. Bkz; ...Arkadaşımla nehir kenarına ancak öğlen vaktinde varmıştık. Bir kenarda kumlara uzanmış kitap okuyordum. Yeni tanıştığım genç aklımdan daha yeni çıkmıştı ki, kitabımın üzerine bir gölge düştü; bu Cevher’in gölgesiydi! Hem yakıcı öğle
...Uzatılan paranın karşılığında poşetin içine konulan ekmeğin de bir hikayesi var. Sonbaharları serin esen rüzgar eşliğinde, serpilir toprağa buğday taneleri. tanelerin üstünü toprak örtmeden, taneleri telaşla kaçırmaya çalışır köy serçeleri. Sonra bir bekleyiş başlar. Yağmur yağar önce filizlenir taneler, bir yorgan gibi örter filizlerin üstünü
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.