Gözlerinde günah gülümsüyordu
Yüzünde ay ışığı
O dudakların usulca geçtiği yerde
Gülümsüyordu sarhoş âhların alevi
Belli belirsiz bir şehvetle,pişmanlıkla dolu bakışları
Esrik bir renk katmıştı
Gözlerine baktım,dedim ki;
Almalısın aşktan payını
Bir gölge uzandı bir gölgenin üstüne
Sır besleyen gecenin zulasında
Bir soluk yaladı bir yüzü
Bir öpücük alevlendi iki dudak arasında....
Eylül 1954
Mutluluk mu, bilgelik mi, seçimini yap.
Faniliğin evrendeki dandik yankısı,
kesintisiz şantajın verdiği azap
alnımızın fosforlu çiviyazısı.
Erdiğin duyulursa çıkarsın ermişlikten
ücralığı nimet say, jurnalci kitleden kaç
nice sakınsan da infaz parazitinden
bulamazsın vicdanına uygun bir tıkaç.
Keşke sen de var olsan, ben düşününce.
Bu dünya korkunç fakat öğretici de
masumiyet kodesinden firar eylesek
bizim olsa karaya vuran mat gölge.
Varsın zangırdasın tabiatın çatısı
sahibine ulaşsın da yollanan her öpücük.
Emperyalistler kendi derdine yansın
İkimiz hayırlı bir iş için öldük.
karanlığın gözlerinde şaşkın oturuyorum
bir an olsun bu kalıptan ayrılsam
bir feryat gibi dünyanın kalbine dolansam
birkaç gün de olsa Tanrı'ya başkaldırsamm
Tanrı olsaydım eğer, ey Tanrım, bu tanrılıkta
bu dünyada benim başka bir adım olurdu
sırtımı dönerdim bu murassa tahta
sarayım kalbi solmuşların dergahı olurdu
Tanrı olsaydım eğer,
Bryce dünyanın sonunun yakın olabileceğini, hepsinin bu sonla birlikte ölebileceğini biliyordu. Ama şu anda etraflarını saran cennet; bu uyanmış topraklar Asterilerden önce, Feylerden ve Vanirlerden önce yaşamın nasıl olduğunun kanıtıydı.
Bundan sonra nasıl olabileceğinin kanıtıydı.
Ruhn geri çekilerek Bryce'ın yüzünü ellerinin arasına aldı. Yüzünden yaşlar akıyordu. Bryce'ın kalbine akın eden duygular yüzünden gözyaşlarına bir türlü hâkim olamıyor, hem gülüyor hem ağlıyordu.
Kardeşi alnına bir öpücük kondurdu. "Çok yaşa kraliçem."
Göster kendini Bryce.
"Göster kendini Danika!"
Kurt kahkahaları ona doğru süzüldü. Sonra Danika'nın omzunda bir kıvılcım belirdi. Bryce o ateşi tanıyordu...
Lehabah'a bir öpücük gönderdi.