112 syf.
7/10 puan verdi
Oyun içinde oyun olarak kurgulanmış eser, doğaüstü bir olayla 
William Shakespeare in bence en sevdiği konu olan aşkın bir araya gelmiş hali.
Öyle bir tılsımlı su düşünün ki en sadık aşığın gözüne sürüldüğü zaman bile gördüğü ilk kişiye yeniden aşık etsin. Önceki aşkını unutup, ona verdiği sözlerin hata, duyduğu sevginin de aptallık olduğunu söyletecek kadar etkisi altına alsın. İşte bu şaşılacak büyü etrafında dönen aşkı dalga konusu yapan eserin ele aldığı tek konu da bu değil. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine de değiniyor, amatör oyuncuların yersiz özgüvenine de, sözlerin ağızdan ne kolay çıktığına ama iş söz tutmaya gelince toz gibi yok olunduğuna da. Diğer eserleri kadar etkilenmesem de William Shakespeare okuyabilmeyi bir ayrıcalık olarak görüyorum, hem de bu kadar iyi çeviriyle okuyabilmek de iyi bir şans.
''Böylesi ne yaşadı ne hoşlandı ne sevdi
Ne de onun kadar güzeldi.
Boşan gözyaşım boşan!
Saplan hançerim saplan,
Deş bağrını Pyramus'un.
Sol memeye vur,
Tam orda kalp atar.''
youtu.be/snSvJRkPtEs?si=...
Sıradanlaşan Hayatın Olağanüstü Gecesi
Baron Friedrich'in kaleme aldığı mektubun sıradan görünen bir hayat serüvenin bilinmeyen yönlerini ortaya çıkaran kurgu gerçek karışımı olan hikaye.
Varlıklı bir aileye sahip olan genç bir erkek ve o erkeğin hayatını rahatlığa bağlı olarak sürdürmesi kendisini bulunduğu toplumdan soyutlayarak lüks bir hayat yaşaması onun artık vazgeçilmez dediği haz duygusundan sıkılması sonrası ani ve çılgınca bir şehvet sonrası hayatının baştan sona değişmesi.
Aslında özünü kendi benliğini aramaya çalışması kendisini farklı bir boyuta taşıyordu.Baron artık eskisi gibi değildir gittiği etkinlikten sonra hayatı ve düşünceleri 180 derece değişmiş haldeydi.Buna başlarda anlam veremeyen Baron ilerleyen süreçlerde zenginlikten lüksten sıyrılıp sıradan bir insan gibi yaşama ayak uydurmaya çalışan klasik bir insan modeline dönmüştü.
Kibirlerinden , kendini dışa kapatan tüm kalıplardan sıyrılıp normal halktan biri olarak yaşamaya başlaması onun kafasında gerçeğe eriştiğini algılıyordu.
Bazı karakterist özelliklerinin değiştiğini gören Baron artık anlam arayışının içinde olduğunu kabul ettiği gerçek olaylar yaşadığını benimsiyordu.
Baron Friedrich kaleme aldığı mektubunu şu sözlerle sona erdiriyordu;
"İnsanların tüm geçmişlerinin bir hata ve hazırlık süreci olduğunu düşünmeye meyilli olduklarını biliyorum."
Stefan Zweig Alman yazar yine kurgu ile gerçeği harmanlayıp var olan bir kişinin hisleri ve düşünceleri tarafından neler yaşadığını kendine has üslubuyla ve edebi kimliğiyle okuyucularına böyle bir olay örgüsünü yansıtmakta bulunmuştur.
