"...Hz.Ali gelip Fâtıma'yı istiyor. Efendimiz (s.a.v.), Hz.Ali'nin elinde maddiyat namına bir şey olmadığını bilmesine rağmen kızı için mehir istiyor. Bu önemli bir adımdır. İnsanları öyle bedavacılığa alıştırmak yok... Zaten Hz.Ali de bu konuda takdir edilecek hâldedir. İmkânım yok filan demiyor, hemen gidip zırhını satılığa çıkarıyor ve onu bir Yahudiye satıyor. O paranın büyük bir kısmıyla mehir bedelini ödüyor, geri kalanıyla da düğün hazırlıklarını başlatıyor. Hz. Osman pazarda dolaşırken Hz. Ali'nin zırhını görüp tanıyor. Hemen satın alıp o zırhı düğün hediyesi olarak Hz.Ali'ye veriyor. Bundan dolayı Hz.Osman ile Hz. Ali arasında çok farklı bir muhabbet vardır..."
❝
Müslümanların ikinci halifesi olarak göreve başlayan Hz. Ömer, fetihlerin devamı için 634'te Sasani Devleti sınırları içerisine ordu sevk etti. 636'da Kadisiye adlı yerde iki taraf arasında şiddetli bir savaş meydana geldi. Alban hükümdarı Cavanşir de destek amacıyla Sasani ordusuna katıldı ancak sonuçta zafer İslam ordularının oldu.
Hz. Osman (r.a.) halife olunca minbere çıktı. İnsanlar onun ne söyleyeceğini merakla bekledi ama o sessiz kaldı ve hiçbir şey söylemedi. İnsanlara nazar ettikçe öyle bir vecde kapıldılar ki oradan ayrılamadıkları gibi nerede olduklarından dahi habersiz bir hâle geldiler. Yüzlerce vaaz veya hutbe dinleselerdi böyle bir hâle girmiş olamazlardı. Hiçbir konuşmadan veya amelden öğrenemeyecekleri kadar değerli dersler ve kıymetli sırlar edindiler. Vaazın sonuna kadar Hz. Osman cemaate sadece sessizce nazar buyurdu. Minberden inecekken 'Konuşkan bir emiriniz olacağına, işini yapan bir emiriniz olsun' buyurdu. Ve hakkıyla konuştu, zira kelâmın kemâli, fayda sağlayacak bir şey vermek ve ahlâkı dönüştürmekse, o zaman bu ikisi konuşmaksızın çok daha iyi yapılabilir.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Enes b. Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), beni yanına çağırıp: ‘Ey Enes! Git, bana Ebu Bekir Sıddîk’ı, Ömer b. Hattab’ı, Osman b. Affan’ı, Abdurrahman b. Avf’ı, Sa’d b. Ebi Vakkas’ı, Talha’yı, Zübeyr’i ve Ensar’dan bir hayli sayıda Ensarı benim yanıma çağır!’ buyurdu. Ben de gidip onları çağırdım.
Onlar
Peygamberin kızı Rukiye doğduğunda babası 34 yaşında ya da 33 yaşında olduğunu söylerler. İslam ansiklopedisinde 32 yaşında olduğunu söyler. Bu kız Hz Osman'la evlenir ve 615 de Hz. Osman ile birlikte Habeşistan'a hicret eder. Henüz 12 yaşında Hz. Osman, Hz. Muhammed ile yaşıt nerdeyse. Hatta bu kız daha önce amcası oğlu ile evli ondan ayrılır ve Hz Osman ile evlendirilir. Hani sevgi, hani aşk, hani rıza! 11 yaşındaki bir çocuk 55-65 indeki bir dedeyi nasıl sevebilir nasıl ona kadınlık yapabilir?