Bilirim: Mutluluk kapımı vurduğu zaman, ardından acı, bir kasırga ile dalar içeri.
Bir yağmur yağsın istiyorum; Tüm yüreklere... Bütün kötülükleri temizlesin... Tertemiz olsun köşe bucak... Kalmasın bir damla kin,haset Bir rüzgar essin istiyorum; Şiddetli bir kasırga... Tüm pislikleri alıp götürsün uzaklara... Bir daha gelmemek üzere... Sonra dinsin rüzgar... Bir güneş doğsun dünyaya; Pırıl pırıl, ışıl ışıl... Tüm kalpleri ve beyinleri aydınlatsın... Kalmasın karanlık bir yer... Her yer aydınlık... Her yer Sevgi dolsun... Sevgi konuşulsun Sevgi düşünülsün... Ve dört mevsim böyle olsun... Her taraf iyilik güzellik dolsun...
Reklam
Yansıttıkları renkler nedeniyle tropikal bölgenin insanlarını ve nesnelerini adilce değerlendirmek zordur. Renkler ve nesneler fokurdarlar. Tam öğle üzeri sokağın ortasında açılan küçük bir kutu sardalye bile o kadar çeşitli ışıklar saçar ki, göz ona bir kaza önemi atfeder. Dikkat etmek gerek. Orada isterik olan yalnızca insanlar değildir, nesneler de bu işe bulaşır. Yaşam ancak gün batımından sonra katlanılabilir bir hal alır, ne var ki karanlığa da derhal sürüler halinde sivrisinekler el koyarlar. Bir, iki ya da yüz değil, trilyonlarcası. Bu koşullarda paçayı sıyırmak, tam bir hayatta kalma başyapıtına dönüşür. Gündüz karnaval, gece kevgir, usulca da savaş. Dinlenmeye çekildiğiniz ve buna neredeyse elverişli bir görüntü arz eden kulübe nihayet sessizliğe kavuştuğunda, bu kez de akkarıncalar binaya girişmeye koyulurlar, dur durak bilmeksizin kulübenin temel direklerini kemirmekle meşguldür bu iğrenç yaratıklar. Bu hain dantelanın üstünde bir de kasırga tepindiğinde koca sokaklar toz olup uçuşuverir.
Gerçek aşkı tadan bütün âşıkların hissettiği asil fedakârlık hissi, tam o anda, telefonun başında, yakıp kavuran odla görkemli nurun iç içe geçtiği bir kasırga biçiminde üzerine inmişti; fark etti ki onun uğruna ölme duygusunu iyi yaşaması ve çok sevmesi lazımdı.
Sayfa 118
Şiirce....
Canlı bir kitapsın, yazarı Mevlâ Açık dur, kitaplar seni okusun. Yüzünde şavklansın nazarı Mevlâ Eğilsin mehtaplar seni okusun. Kasırga ol, döne döne zikir et Her nefese on bin misli şükür et Şüphe burgacında Hakkı fikir et
Şovalye, atıyla bir ağacın altına sığındığında çoktan başlamış yağmur, ormanı alıp götürürcesine. Sıkıca bağlamış atını ağaca, sıkıca sarmış kollarını ağacın gövdesine. gözlerini kapatmış, o an öyle garip bir şey hissetmiş ki aklını kaybettiğini düşünmüş, “kasırga alsa beni, götürür mü yedi dağ öteye sağ salim ya da ölü. Bu fırtınaya bıraksam kendimi, günlerdir aradığım yıldızıma gider miyim ey gökyüzü, söyle. Açayım mı kollarımı? Ölü de olsam götürür müsün beni ona? “ açmış kollarını fırtınaya,“ gel al beni!” Demiş, atını bırakmış, kendini bir kasırganın ortasında bulmuş. O an anlamış, aşık olmak fırtınaya kollarını açmak, kasırganın ortasına atılmakmış…
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.