Bayıldım ..Tam benlik bir kitap bu. Şöyle biraz göz gezdireyim diye elime aldım. Büyülü, fantastik ve bilhassa karanlık bir çayırdan aşağı yuvarlanıvermişim.
Angela Carter. Beyaz atlı prensleri eyerlerinden tekmeleyerek indiriyor bu kadın. Kırmızı Başlıklı Kız, Mavi Sakal, Kont Dracula, Güzel ve Çirkin, Pamuk Prenses..Tüm bu bildiğimiz masalları şöyle sıkıca tutuyor, ters-yüz ediyor, tozlarını silkeliyor. Deyin ki bahar temizliği. Karanlıkta kalmış yerlerine bir mum ışığı, tüm kırılgan kız çocuklarına kendinden emin bir öfke, mağdur kadınlara karanlık bir kahkaha. Boyun eğen, teslim olan, kurban olan, hani o çıtkırıldım kadın karakterlerin yerinde yeller esiyor şimdi.
Sadece masalları söküp feminist bir iplikle baştan diktiği için değil, anlatımıyla da halis olduğu için çok sevdim. Şiirli, ama yapışkan olmayan bir dil. Harika betimlemeler. Ne diyeceğini, nasıl diyeceğini öyle iyi biliyor ki Carter, tek kelimeye şurdan kalk şuraya otur diyemezsiniz. Bağıra çağıra kovalarlar sizi:)
Çeviri
İlk günlerde o kadar çok ağlamıştı ki, gözyaşı pınarlarının kapasitesine kendi bile şaşırmıştı. Bilim adamları, bir insanın gözünden ne kadar çok tuzlu su akabileceğini bilirler mi?
Aklım başımda, birtakım doğru fikirler üretiyormuş gibi görünüyorum. Aslında bir depremin tam ortasındayım. İşlerin nasıl son bulacağını bir tek Tanrı biliyor…
Merhamet et bana, Ruhum.
İdrakimin ötesinde bir Talih gösterdin bana.
Sen ve Talih bir dağın zirvesinde duruyorsunuz,
Sefillik ve ben ise bir vadinin çukurunda yapayalnızız.
Dağ ile vadi bir gün birleşecek mi dersin?
Bana merhamet et, Ruhum.
Güzelliği sundun bana,
Hemen sonra gizledin onu benden.
Sen ve Güzellik ışıklar içinde
Bakışlarımda bir anlam varsa bana aittir
Ellerim bütün bedenim bana aittir
Tanıştığım güneş, yıkandığım ırmaklar
Derin ve tozlu yollar
Öptüğüm dudaklar bana aittir
Bu dünyayı kendi gözlerimle görmeyi öğrendim sonunda
Gözlerim bana aittir
Sayısız kitap sesleniyor bulundukları yerden
Onlar nice sabahlarıma tanıktırlar
Nice uykusuz gece