Türkiye'deki üçlü ideolojik bölünme giderek netleşiyor. Bir yanda, Atatürk'e saygı ve bazen sevgi duyan ama Kemalizme karşı olanlar var. Atatürk'ü -daha çok- bu yurdu düşmanlardan kurtarmış bir kahraman olarak benimsiyorlar. Ama Kemalizmin birçok ilkesine kısmen ya da tamamen karşılar. Laiklik, devletçilik, devrimcilik ve halkçılık karşısındaki tutumları çok açık. Cumhuriyetçiliğe karşı değiller ama içerdiği demokrasi anlayışı onlar için fazla geniş. Ulusçuluğa karşı değiller ama onların ulusçuluk anlayışı -en azından son yıllara kadar- Kemalist ulusçuluktan çok farklı: "Irk"ın ve "din"in öne çıktığı bir ulusçuluk. Çok zaman "yayılmacılık" eğilimleri de taşıyor.
İkinci kesimdekiler, hem Atatürk'e hem de Kemalizme karşılar. Halifeliği ve hatta padişahlığı kaldırdığı için. Kimisi Atatürk'e kızgın kimisi de düşman. Laikliği içlerine sindirebilmeleri söz konusu bile değil. Onlar açısından önem taşıyan "ümmet" olduğu için Kemalist ulusçuluğu kabul etmeleri de olanaksız. Demokrasiyi içeren bir cumhuriyetçilik ile devrimcilik ve halkçılık da tümüyle ideolojilerinin dışındadır. Sadece devletçilik ilkesi görünüşte
onlara ters düşmemektedir.
Geriye kalıyor, hem Atatürk'e hem de Kemalizme sahip çıkanlar. Atatürk ile Atatürk'ün önderliğinde gelişen Türk devrimini ve ideolojisini bir bütün sayanlar. Bir bütün olarak benimseyenler. Yirmi birinci yüzyılın gerektirdiği yenilenmeyi, Kemalizmin ışığında gerçekleştirmek isteyenler.
1923'ten 1962'ye kadar Kemalizm Türkiye'de, Mithat Paşa Jöntürkleri'yle başlayan burjuva yetiştirme çabalamasının devamı olarak, kapitalizmin doğup kökleşmesini temine çabalamıştır.
Atatürk dedi ki:
"Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve mede
nileşmesine karşılık, Osmanlı tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanmıştır. Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersle ri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yük selebilsin ? . Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir! " (6 Mart 1922, TBMM)
Tespit 2)
Tarih: 18 Kasım 2006.
AKP İzmir İl Gençlik Kolları'nın düzenlediği "Avrupa Birliği
ve Türkiye İlişkilerinin Toplumsal Etkileri" başlıklı toplantının konuğu Liberal Düşünce Topluluğu Başkanı Prof. Dr. Atilla Yayla idi. Şunu dedi:
"Kemalizm ilerlemeden çok gerilerneye tekabül eder. İleride bizlere, 'neden her yerde bu adamın (Atatürk'ün) heykelleri, fotoğrafları var' diye soracaklar."
Bu konuşmadan bir gün sonra...
Hürriyet gazetesi yazarı Emin Çölaşan telefonla ulaştığı Prof. Yayla'ya şu soruyu yöneltti: "Siz Liberal Düşünce Topluluğu'nun başındasınız. Bugüne kadar AB'den kaç para aldınız?"
Prof. Yayla şu yanıtı verdi: "Her şeyimiz yasaldır. İki adet ifade özgürlüğü projesi için AB'den 450 bin euro aldık. Ne var bunda..." (22 Kasım 2006, Hürriyet)
(sf 11-14 arasındaki bölümden derlenmiştir)
Kurtuluş Savaşı sırasında daha çok taktik nedenlerle benimsenmiş olan "halkçılık" değişen koşullar altında eski anlamını yitirmeye mahkumdu. Artık ne egemenliğin halkta olması söz konusuydu , ne alınan ekonomik kararlarda halkın gözetildiği söylenebilirdi, ne de gerçekten halkın yararına
Biz yeni bir Türkiye'nin, İngiltere, Fransa, Amerika ve İtalya kadar müstakil bir Türkiye'nin vatandaşıyız. Bu, 1921'den bakıldığı zaman, imkânsız bir Türkiye'dir. Bu Türkiye Mustafa Kemal'in eseridir.
Faşizmin eseri ile bu eseri karşılaştırmak doğru değildir: Fakat Mussolini'nin İtalyası, 1921'de gördüğüm İtalya'dan görünmeyecek kadar uzaklaşmış, başka bir memlekettir.
Kemalizm, batmış bir devletin mezarı üstünde, onu batıran bütün kuvvetlere karşı millî bir kurtuluş hareketi olarak başlamıştır ve bu milletin medeniyetini ve hemen bütün müesseselerini değiştiren bir hareket olarak devam etmektedir.
Kemalizm donmuş kalıplardan meydana gelmiş bir ideoloji değildir.
Kemalizm, devrimcilik formülünde yeni reformlara en büyük ilkesinin kapılarını açmış bir ideolojidir.
Batılı bir aşktan hayır görmezse o aşkı geçmişe gömer ve ders alır Almanların nazi aşkı, Amerika'nın beyaz ırkçılığı gibi... Ama doğulu bir aşık olduğu zaman onu asla terketmez nefret ettiği zaman aşırı nefret eder Türklerin Kemalizm aşkı, Kürtlerin komünist Kürtçülük, Arapların baas Arapcılı gibi