İstanbul, Zeytinburnu'nda, Kazlıçeşme mahallesinde öğleden sonra sat dört sularıydı. Orada taşların üzerinde herkesin gözü önünde Gülnaz'ın canına kast ediyordu. Dur diyen bir kişi dahi yoktu Gülnaz'a yapılan her bıçak darbesinde sesini çıkartan olmadığı gibi...
Allah'tan Berdan merhametli çıktı da , annesinin ve babasının dolduruşuyla yengesini öldürmesi için gönderilmişti ama yengesi Gülnaz'ı neden bıçakladığını bile bilmiyordu. Bıçakladı durdu, öldürmedi kaç dedi yenge kaç git...
Mihriban ; iki çocuğuyla pamuk toplamaya giderlerdi. Kocası Behzat 'da gelen paralara el koyardı. Dedikodular kulakatan kulağa geziyordu. Mihriban sözde namusunu kirletmişti ( kadın+namus) kamayla öldürdü ,iki çocuğunun gözü önünde. Bir diyeride Gülnaz'dı... Birde Rahmi Ağa vardı ve onun gibi insan suretine bürünmüş edepsizliğin ana mihrabı...
Kadınlar ve yaşadıklarını keskin bir kalemle ele almış yazarımız. Aşağlanmış, görmezden gelinmiş ve söz hakları elinden alınmış kadınların yeri halla toplumda kangiren olmuş bir yara...
Varoluş döneminden tutun da Osmanlı dönemine ve şimdiki yüzyıl döneminde halla değişmeyen, ataerkil dünya coğrafyasında kadınlara yaşatılanlar....
Soru soran, sorgulayan ,konuşan ,kendi bilincinde olan ,hakını savunan evlatlar yetiştirin. Hiçbir şeyin üstünü örtmeyin Korkmayın...
Yine okurken ve yazarken de kelimelerin boğazıma düğümlendiği , ve bu hassas konuda kelimelerin yetersiz kaldığı bir kitap. #okuyun sadece okuyun...
Gelecekte →Gelecek olan Gerçek Demokrasi adına Kadın ve Erkek olarak, Toplum olarak buna artık dur demeliyiz... Uyanmak umuduyla...
#fadiktavsiyesi