Cevherin toprak değil, pek başka bir ma’den senin.
Âh bilmezler ki üstünden geçerlerken senin,
Bin dimâğın lübbüdür her zerre hâkinden senin.
Öyle feyyâz, ey zemîn-i ma’rifet, mâyen senin:
Sâye-gâhından çıkarken rûh olur her ten senin!
"Geçmişten gelen sıkıntıların büyümesinden, 15. yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet döneminde altın ve gümüş darlığının başlamasıyla akçelerin küçülüp incelmesinden, 1584'te devalüasyon olduğundan girer ilerleyen süreçte buğdaysızlık ve kıtlık yüzünden halkın mahvoluşuna değinir, 18. yüzyılda basacak yeterli maden olmayınca halkın elindeki altın ve gümüş eşyaları devlete satmak zorunda kaldığını, hatta padişah ve devlet adamlarının altın ve gümüşlerinin darphanede eritilerek para basıldığını hatırlatırdım..."
“Osmanlı gelmeden önce altın ve gümüş madenleri üretimi Macaristan ve İtalya’ya gönderilmekte ve Avrupa ekonomisinin temel taşlarından birini oluşturmaktaydı. Macaristan ile Osmalı Devleti arasında Sırbistan ve Bosna üzerindeki uzun çekişmenin başlıca sebeplerinden biri, bu maden yataklarına sahip olmaktı. Osmanlılar kesin olarak ancak Fatih Sultan Mehmed zamanında bu madenler üzerinde tam kontrol kuracak ve Sırp, Dubrovnikli veya Rum mültezimler eliyle üretimi devam ettirmeye ve genişletmeye çalışacaklardır.”
Bugün Bursa'nın simgelerinden biri olan içecek sektörünün öncü firmalarından biri olan Uludağ'ı marka haline getiren Erbak ailesinin içecek sektörüne girmesinin öyküsü 20'inci yüzyılın başına kadar uzanır. Hikaye, 1877'de maden aramak için Bursa'ya gelen ve ismi saptanamayan bir Fransız bir madencinin krom ararken
Mehmet Bayhan'a
Karanlıktan korkan çocukların
müzik kutusudur Kız Kulesi
kapağı açıldığında
dansa başlayan balerinin
hınzır martıların şakalarıyla
ıslanır elbisesi
Şu havaya bak reis şu suya bak
Deniz kadın gibiymiş hadi be
Marika’dan da güzel bu mübarek
Töbeler olsun kaatil olur insan
Sağımız adalar solumuz dalyan
Ben kürekteydim Mehmet karşıda
Mavi beynime vurmuş
Mehmet dedim Mehmet yahu
Ateşle dinamiti fırlat gitsin
Yüze vursun karagözü izmariti istavriti
Hiç unutmam yine böyle bir gün
Ada’da Hıristos tepesinde
Deniz tabak gibi önümüzde
Sedef adası Medef adası Maden
Böyle şey görmedim ömrümde
Bir hışıltı insanı ürperten
Binlerce on binlerce leylek
İstanbul’a döndüler üstümüzden
Sayfa 60 - Adam Yayınları, İstanbul, 1982.Kitabı okudu
8 Ocak 1994 tarihinde Şırnak/Maden Karakolu’nda PKK terör örgütü tarafından şehit edilen astsubayımızın babasına ait harika ve duygulandırıcı bir kitap. Bu vatan kolay kazanılmadı. Binlerce şehit verdik. Kitapta da okuyacağınız gibi şehitlere layık olamadık. Apo denilen it hala nefes alabiliyorsa bizlere de yazıklar olsun. Şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Aziz ruhları şad olsun.