Bence dünyanın en güzel romanı budur... Evet, kabul ediyorum, tamamen kişisel bir görüş bu ancak ben öyle olduğuna inanıyorum. Bu görüşe ilk sahip olduğumda henüz bir üniversite öğrencisiydim ve kitap okuma maceramın başlarında sayılırdım. Lakin aradan uzun yıllar geçti, aralarında hatırı sayılır miktarda roman da olan binden fazla kitap okumuş
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel kitabı bazı yayınevlerinde Gün Uzar Yüzyıl Olur şeklinde çevrilmiştir. İçeriği ile ismi bütünleşik böylesine kitaplara çok nadir rastlanır diye düşünüyorum. Gün uzar yüzyıl olur. Bir gün bir insana nasıl yüzyıl gelebilir diye düşünüldüğünde elbette akla bir ölüm gelir ve o an geldiğinde insan kendini zamandan
"Uç yabankazı uç, arkadaşlarına yetiş! Diye derin bir iç geçirdi. Elveda Gülsarı! dedi. Elveda! (Bu inceleme, romanın içeriğine dair detaylı bilgi içerir!)
Veda etmeyi beceremeyenler sınıfındanım. Gideceksem susarak giderim, geri dönülemez sözler söylemekten korkarım hep, belki de vedaları becerememem bundandır. “Elveda Gülsarı”yı yeniden
Her yazar içinde yetiştiği coğrafyanın, kültürün ve toplumun bir çocuğudur. Eserleri ister kurgu olsun, ister gerçeğe yaslansın o toplumun sesini, soluğunu ve rengini taşır. Bunu doğudan batıya dünyaca meşhur tüm yazarların eserlerinde görmek mümkün. Onları özel kılan en önemli şey ise her ne kadar kendi tarih, kültür ve değerlerinin bir tercümanı
"Hayat böyleymiş! Her şey korkunç, karışık, anlaşılmaz.."
Virüs sürecinin iyice bunalttığı, başta iyi gibi görünse de evde kalma sürecinin ruhlarımızın emdiği, bizlere vermiş olduğu saat özgürlüğünün son saatlerinden herkese merhaba Dünyalılar.
Bazen bir şarkı dinlersiniz. Bazen bir yerden bir alışveriş yaparsınız. Bazen de bir yerden
İstanbul Okuma Grubu’nun bu ayki kitabı Yaşar Kemal’in “Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca” adlı romanıydı. Okuma grubumuzun en yoğun katılımlı toplantılarından biriydi -en son Yeraltından Notlar’da bu kadar yoğun katılım görmüştüm- öyleki moladan önce sayı 40’ı bulmuştu. Tabii toplantı sadece sayısal olarak dolu değildi,
Merhaba…
Sigarayı silah sanan gençler size de merhaba. Aaa… Tv karşısında akşamını sabah eden güzel kadınlarımız ve siz biricik erkeklerimiz, evet size de merhaba. Günün her zamanı sokağımızın başındaki üç katlı binanın giriş katında oturan; sokağın daimi sakini olan, asla kendi fikri olmayan ve başkalarının fikirlerini doğru, yanlış bakmaksızın