Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
José Antonio gibi Sánchez Mazas da, zaman zaman şiddete başvurulmasına teorik açıdan gönülsüz yaklaşan Falanjistlerden biriydi (pratikteyse onu besliyordu: Şiddeti ahlaki bir ödev addeden ve neredeyse yazılarında bu yönde kışkırtan Georges Sorel'i okumuştu), işte bundan ötürü 1934'te Matias Montero adlı öğrencinin bir sokak çatışmasında öldürülmesinin ardından, intikam dürtüsüne kapılanları frenlemek amacıyla, José Antonio'nun isteği üzerine kaleme alınan Falanj'ın Düşenlerinin Ardından'da Mazas şöyle yazmıştı: "Temiz, beyefendice ve asil ruhlu olmayan bir zaferdense yenilgiyi yeğleriz, çünkü düşmandan gelen her darbe korkunç ve ödlekçedir oysa bizim her eylemimiz cesaretin ve üstün ahlakın ifadesi olacaktır." Zaman, bu güzel lafların retorikten öteye gitmediğini gösterdi.
“Gerçek asalet, hayat boyunca kalpten gelen adımlarla yürümektir; Bedeli yüksek olsa da eylemleriniz fikirlerinizle örtüşsün.” Rosa Montero
Reklam
First of all, I don't get angry at anyone for no reason or want to break their heart because, as my grandmother said, breaking a heart is like destroying the most sacred place. Unfortunately or fortunately, I do not know the feeling of hate because I have loved all my life, but I did not hate anyone who made me angry and harmed us. I always
Dünyanın Sonu Konulu 50 Kıyamet Filmi Önerisi 1- The Matrix (1999) 2- Interstellar (2014) 3- WALL·E (2008) 4- Planet of the Apes (1968) 5- 12 Monkeys (1995) 6- Edge of Tomorrow (2014)
Bugün (Müslüman) canavarlar her yerdedir: çocukların çizgi filmlerinde, sinemalarında, vampir ve zombi filmlerinde, televizyon dizilerinde hatta Lady Gaga'nın hayranlarına verdiği "Little Monsters" isimlendirmesinde.
Sayfa 36 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Hymn to Beauty
Do you come from Heaven or rise from the abyss, Beauty? Your gaze, divine and infernal, Pours out confusedly benevolence and crime, And one may for that, compare you to wine. You contain in your eyes the sunset and the dawn; You scatter perfumes like a stormy night; Your kisses are a philtre, your mouth an amphora, Which make the hero weak and
Reklam
The Shark
The Shark A treacherous monster is the Shark, He never makes the least remark. And when he sees you on the sand, He doesn't seem to want to land. He watches you take off your clothes, And not the least excitement shows. His eyes do not grow bright or roll, He has astounding self-control. He waits till you are quite undrest, And seems to take no interest. And when towards the sea you leap, He looks as if he were asleep. But when you once get in his range, His whole demeanour seems to change. He throws his body right about, And his true character comes out. It's no use crying or appealing, He seems to lose all decent feeling. After this warning you will wish To keep clear of this treacherous fish. His back is black, his stomach white, He has a very dangerous bite.
Spor Yapanlar İçin Yabancı Şarkı Bırakıyorum Buraya Seç Beğen Dinle :)
Aklıma Gelenleri Ekledim Sizinde Varsa Yoruma Yazarsanız Güzel Olur Aklıma Gelince Buraya Ekleme Yapacağım Keyifli Dinlemeler youtu.be/0izrbaV-lkY?si=... ( 2Pac - Black Cotton / Realest Killaz / Dumpin (Izzamuzzic Remix) youtu.be/Lx1iH8DgrLE?si=... ( The Notorious B.I.G. ft. 2Pac - Runnin'
Küplü bir sehpa yapılmıştı ona Bir de {bira fıçısı]. (Tavernacı Kadın) Deniz kıyısına yerleşmişti Taverna{cı] Siduri (Yabancı kökenli olduğu sanılan bu sözcük (ki Akkadçada “o benim siperimdir/o bana siperdir anlamına gelir) Şi.duri diye de telaffuz edilebilir. Bu şekliyle, her şeye karışan İştar’ı adlandırır oldu daha sonraları. Bize göre, burada gizemli, başka bir deyişle, bilinmeyen bir kadın, hem de evli bir kadın söz konusu olabilir, çünkü yüzü “peçeli” dir; ve çiviyazısına göre, adının önünde “tanrısallığı” belirten bir işaret bulunduğu için, öte dünyaya/doğaüstü dünyaya aittir ve “tavernacı”dır: yani ikibininci yılın ortalarına kadar (sonra erkekler üstlendi bu rolü) yürürlükte olan bir geleneğe göre, halka kendi eliyle yaptığı (mesleki becerisi 3· dizede belirtiliyor) bira -ülkenin “ulusal” içkisi- sattığı bir tavernası vardır. Taverna “içki satılan” bir yer olmasının dışında, “köşe bakkalı” hizmeti de görüyordu; temel yiyecekler satılıyordu burada. Tavernacı kadınlar, sadece müşteriler hakkında değil, ülke hakkında da bilgi vermekte, başkalarından daha yetenekliydiler. Burada, dünyanın bir ucunda, müşterilerinin kimler olduğu pek bilinmese de, bu “köşebaşı tüccarları”nın, efsanede yansıyan simgesidir Siduri (bkz. E. Cassin, Note sur le “Commerce de carrefour . . . “, Journal of Economic and Social History of the Orient, IV /Il, 1961, s. 164 ve devamı). Gılgamış’ı bilgilendirmek için, Siduri özellikle gerekliydi yazara; ve folklorun mantığa ihtiyaç yoktur asla.)
Sayfa 170Kitabı okudu
141 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.