"Dur yılan dur!" Yılan Mustafa'yla birlikte kekliği de yutuyor, karnı şişiyor, akıp gidiyor.
Salman soluk soluğa kalarak gene koştu kalenin dibine kekliği gene oradaydı. Çözdü kekliği, yürüdü Kırmıta doğru.
Kırmıt bir kuyuydu, ta eski çağlardan kalma. Derindi, karanlıktı. Onun da içinde yılanlar kaynaşıyordu. Keklik de arkasından kimi uçarak, kimi yürüyerek geliyordu.