Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zehra başka bir evde olsaydı, etrafında biraz iyilik, biraz dikkat görseydi, şüphesiz tek talibi Topal İsmail olmazdı. Yırtık elbiselerinin, bakımsız kıyafetinin arasında bile bu bahar gününü andıran serin, diş diş bir güzelliği vardı.
Vahit Tane, onun hayatını ve sanatını ele alan kitabına Türkiye'nin Emile Zola'sı Selahattin Enis adını vermiştir. Kayahan Özgül Bataklık Çiçeği'nin önsözünde onun Zehra Fuat Hanım adlı bir okuruna yazdığı mektubu alıntılayarak natüralizmdeki düsturunu ortaya koyar. "Benim bütün günahım hakikatin çirkin omzunu renkli bir örtü ile örtmememdir. Ne yapayım, elbise giydirerek köşeye oturtulmuş bir hakikatten kafam pek anlamıyor. Bence hakikat morgda teşhir edilmiş bir ceset gibi bütün örtü ve elbiselerinden sıyrılmalıdır ki, gözlerim onun hastalık ve bozukluğunu görebilsin, kambur mudur, topal mıdır anlayabilsin.."
Sayfa 10 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kızım Zehra başka bir evde olsaydı, etrafında bira iyilik, biraz dikkat görseydi, şüphesiz tek talibi Topal İsmail olmazdı.
Sayfa 181Kitabı okudu
Selahattin Enis'in Mahalle'si - Serdar Soydan
Vahit Tane, onun hayatını ve sanatını ele alan kitabına Türkiye'nin Emile Zola'sı Selahattin Enis adını vermiştir. Kayahan Özgül Bataklık Çiçeği'nin önsözünde onun Zehra Fuat Hanım adlı bir okuruna yazdığı mektubu alıntılayarak natüralizmdeki düsturunu ortaya koyar. "Benim bütün günahım hakikatin çirkin omzunu renkli bir örtü ile örtmememdir. Ne yapayım, elbise giydirerek köşeye oturtulmuş bir hakikatten kafam pek anlamıyor. Bence hakikat morgda teşhir edilmiş bir ceset gibi bütün örtü ve elbiselerinden sıyrılmalıdır ki, gözlerim onun hastalık ve bozukluğunu görebilsin, kambur mudur, topal mıdır anlayabilsin."
Sayfa 10 - 1. baskı: Ağustos 2021, İstanbul - İthaki Yayınları
Xıngil güzel beştaş oynar. Ve ancak beştaşta herkesi yenince, herkeslerin O’na topal demesi ertelenmiyor. Adı Zehra. Kalçası çıkık. Bu yüzden Xıngil.
Topal İsmail iki adım ötemizde idi. Bütün çirkinliğiyle ve bu çirkinliği insan ruhunun derinliklerine doğru uzatan kötü huylarıyla onu olduğum yerden görüyordum. İlmî menâfiülâzânın kaydettiği bütün menfi hasletler onda vardı. Alın, hemen hemen yok denecek kadar dardı. Binaenaleyh kendini beğenmişti. Kollar uzun ve parmaklar küt, el ayaları geniş, katı ve yara gibi kırmızıydı. Alt dudağın kalınlığı, gözlerin yanlara doğru akışı da gösteriyordu ki zâlim ve ahmakça hilekâr ve yalancı idi. Sesi bir fırça gibi diken dikendi. Sadece bu sesi medeniyetin yanından bile geçmediğini göstermeğe yeterdi. Dişleri sarı, birbiri üstüne binmiş ve ters türstü. Bu da kısmetsizliğe ve hasisliğe delildi. Onda muhakkak ki her kusur vardı. Zavallı Zehra onunla ne yapacaktı?