Topal Eskici,Mehmet,Ayşe,Cavit,Ali,Zehra ,Topal Eskici'nin eşi bu romanın ana kahramanları. Roman bu insanların hayatlarından bir dönemi işliyor.Bu kısacık dönem ise okuyucuya büyük bir zenginlik katıyor.
Roman aslında hazin bir olay örgüsüne sahip ama yazar onu oyle nahif ayrıntılarla süslemiş ki hüzün dolu hikaye bizi tekrar hayata bağlıyor.
Kitapta en beğendiğim kısım yazarın her bir karakterde cok guzel bir empati kurmayı başarması. Mesela Cavit küçük bir çocuk, onun kısmı gelince gercekten onun kısmı boyunca biz baştan sona Cavit oluyoruz . Onun değişen hislerini ,fikirlerini ,dünyasını onun içinden görüyoruz .
Pamuk tarlasında çalışanların, siniri saman alevi gibi olanların, hayata tutanmak için çeşitli yollar bulmaya çalışanların,başkasının yerinde olmak isteyenlerin ve çocukların ruh halini anlamak için okumanızı tavsiye edeceğim bir kitap.
Zehra başka bir evde olsaydı, etrafında biraz iyilik, biraz
dikkat görseydi, şüphesiz tek talibi Topal İsmail olmazdı. Yırtık
elbiselerinin, bakımsız kıyafetinin arasında bile bu bahar gününü
andıran serin, diş diş bir güzelliği vardı.
Vahit Tane, onun hayatını ve sanatını ele alan kitabına Türkiye'nin Emile Zola'sı Selahattin Enis adını vermiştir. Kayahan Özgül Bataklık Çiçeği'nin önsözünde onun Zehra Fuat Hanım adlı bir okuruna yazdığı mektubu alıntılayarak natüralizmdeki düsturunu ortaya koyar.
"Benim bütün günahım hakikatin çirkin omzunu renkli bir örtü ile örtmememdir. Ne yapayım, elbise giydirerek köşeye oturtulmuş bir hakikatten kafam pek anlamıyor. Bence hakikat morgda teşhir edilmiş bir ceset gibi bütün örtü ve elbiselerinden sıyrılmalıdır ki, gözlerim onun hastalık ve bozukluğunu görebilsin, kambur mudur, topal mıdır anlayabilsin.."
Yazarın ilk romanı olması nedeniyle özellikle ilginç. Tasavvuf / tinsellik ağırlıklı, sembollerle bezenmiş bir Kahramanlık öyküsü. Okuma grubundaki bir arkadaş "neden Mevlana ödülü aldı acaba diye sordu", sanırım Tekke, Tarikat ve dini sembolleri, inanışları olumlu göstermesi olabilir mi?
Bu kitabi nasıl buldum: Kitabi ilk okuduğumda
SÜRGÜN GELİN
Mümtaz Tiftik
(275 s.)
Kapağındaki geleneksel görünümlü kadından anladım tarihime gideceğimi bu kitabı okurken. Kapak, özel ve güzel, bir tabloya bakar gibi baktırıyor kendine.
Roman, ilk cümleyle veriyor anlatım özelliğini. İlk cümle bir sözcük: Yorgundular.
Anlatım hiç yormuyor. Cümleler kısa. Yer yer Dede
Vahit Tane, onun hayatını ve sanatını ele alan kitabına Türkiye'nin Emile Zola'sı Selahattin Enis adını vermiştir. Kayahan Özgül Bataklık Çiçeği'nin önsözünde onun Zehra Fuat Hanım adlı bir okuruna yazdığı mektubu alıntılayarak natüralizmdeki düsturunu ortaya koyar.
"Benim bütün günahım hakikatin çirkin omzunu renkli bir örtü ile örtmememdir. Ne yapayım, elbise giydirerek köşeye oturtulmuş bir hakikatten kafam pek anlamıyor. Bence hakikat morgda teşhir edilmiş bir ceset gibi bütün örtü ve elbiselerinden sıyrılmalıdır ki, gözlerim onun hastalık ve bozukluğunu görebilsin, kambur mudur, topal mıdır anlayabilsin."
Sayfa 10 - 1. baskı: Ağustos 2021, İstanbul - İthaki Yayınları
Topal İsmail iki adım ötemizde idi. Bütün çirkinliğiyle ve bu çirkinliği insan ruhunun derinliklerine doğru uzatan kötü huylarıyla onu olduğum yerden görüyordum. İlmî menâfiülâzânın kaydettiği bütün menfi hasletler onda vardı. Alın, hemen hemen yok denecek kadar dardı. Binaenaleyh kendini beğenmişti. Kollar uzun ve parmaklar küt, el ayaları geniş, katı ve yara gibi kırmızıydı. Alt dudağın kalınlığı, gözlerin yanlara doğru akışı da gösteriyordu ki zâlim ve ahmakça hilekâr ve yalancı idi. Sesi bir fırça gibi diken dikendi. Sadece bu sesi medeniyetin yanından bile geçmediğini göstermeğe yeterdi. Dişleri sarı, birbiri üstüne binmiş ve ters türstü. Bu da kısmetsizliğe ve hasisliğe delildi. Onda muhakkak ki her kusur vardı. Zavallı Zehra onunla ne yapacaktı?