Türkiye gibi boynunu Avrupa'ya uzatmış, ancak kıçı açıkta kalmış bir ülkede yaşayanlar için Amerika zaten uzak, renkli, pırıltılı bir hayaldi ve hayal perdesine düşen ışığı da tabii ki renkli ola- caktı. Oysa Türkiye'de, kavruk kalmış bir coğrafyanın gazete- lerinden birinde, mesela Akşam gazetesinin sarı sayfalarında, karanlık fotoğraflarla çevrelenmiş küskün haberleri okuyup da iki ay önce battığında seksen sekiz kişiye mezar olan Dumlupınar denizaltısının akıntı nedeniyle takılamayan kurtarma çanına kafayı takıp, Kore'de bitmeyen çarpışmalarda boş yere ölen Türk askerlerine üzülürken, İnönü'yle, Menderes'le siyah beyaz bir hayatın vurdulu kırdılı sahnelerinde ucuz bir figüran estetiğiyle yuvarlanıp giderken alıştıkları hayatın, birden Ayhan Işık'ın beyazperdedeki tıraşlı yüzüne vuran ışıkla da olsa renklendiğine inanmak zordu.
"Gönlün hıyaneti, yaman ihanet.
Yaralı bir kalpte derin bir yara
Gözlerde yaş, içte bir yangın ateş,
Kederli ruhta saklı bir hüzün dara."
Sayfa 35Kitabı okudu
"Gönlün hıyaneti, yaman ihanet, Yaralı bir kalpte derin bir yara. Gözlerde yaş, içte bir yangın ateş, Kederli ruhta saklı bir hüzün dara."
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Sana senden evvel iman etmiştim,
Kavganı kavgamdan yaman etmiştim.
Sussan, sükûtunu güman etmiştim;
Mahv'ettin, gümanı ziyân eyledin.
"Gönlün hıyaneti, yaman ihanet,
Yaralı bir kalpte derin bir yara.
Gözlerde yaş, içte bir yangın ateş.
Kederli ruhtan saklı bir hüzün dara."
Kitaplar birer birer karıştırılıyor, yaprakları kesiliyor, resimlere bakılıyor, dil ve coğrafya hakkında genel düşünceler öne sürülüyordu. Mehmet Tolun, alçak gönüllü bir tavır takınarak:
- Evet, dedi. Çin tarihçilerine göre, aslı Türk olan "Hiungnu'lar ki bunlara Avrupalılar "Hun" derler ve Macaristan'ın diğer adı da
Ridade ile Uğurlu’yu leylaklar tanıştırdı.
Ne desek, ne söylesek boş. Gidip bakmak, bakıp görmek gerek. Üsküdar’da topu topu dokuz ahşap evin bulunduğu küçük bir çıkmaz sokak vardır. Bu küçük sokakta pencere kasnakları kavak, gövdesi köknar ağacından iki katlı, cumbalı evler birbiri ardınca yan yana ve karşı karşıya dizilmiştir. Ne hikmetse,
"Hayat ,hiç hissettirmeden nasılda değiştiriyor bizi ."
Bazen günlerin , gecelerin geçmesini mesala bir tatil gününün çarcabuk gelmesini , okulu bitirmeyi evliliği büyümeyi ,emekli olmayı sabirsizca bekliyorlar . Zamanı tesbih gibi çekerek , hapishanede gün doldurur gibi hayatı yaşamak , insanın kendine ve hayata karsı yapabileceği en büyük ihanet.Sonra günün birinde biri size şu kadar ömrünüz kaldı dediğinde hemen aklınız başınıza geliyor.
Siz farkından olmadan elimizden kayıp gitmiş öldürüyor zaman. Pişmanlık sarıyor her yanınizı.
Sayfa 160Kitabı okudu
" i141nsanın ilk aklına geleni hiç düşünmeden kimseye danışmadan özgürce yapabilmesi ne güzelmiş."
Sayfa 141Kitabı okudu
3.MUSEDDES - MERSİYE
1 Nezâketle perî-peyker 'âceb fende revân itdin
Cemâlin nûrını gün gibi gözlerden nihân itdin
Leb-i la'l-i hayâlinle gözüm yaşını kan itdin
Tahayyürde bırakdın hâl-i 'uşşâkı yaman itdin
Yitürdün âsumâna dûd-ı âhım kehkeşân itdin
Hümâ-yı gönlüm aldın 'azm-i evc-i âsumân itdin
Sayfa 138Kitabı okudu
İçimde benden küçük, benden zayıf hatta çelimsiz biri var
Benden daha yardıma muhtaç,başı daha önüne eğik,daha mahçup..
daha sevgiye hasret,daha içine kapanık,daha bilgili,daha çok okuyan,daha hassas, daha dünyanın yükü omuzlarında,iç sıkıntısı daha sadık biri...
