Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnsanlar anlayamadıkları şeyleri böyle yaparlar; unutuverirler. Hiçbir anlamı olmayan şeyleri hatırlamak insana fazla yarar sağlamaz"
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak.
Reklam
Ne de olsa dünya dönüyor. Ya tutunup onunla birlikte döneceksiniz ya da ayağa kalkıp itiraz edecek ve dışarı fırlatılacaksınız.
Başlarına geçirilen siyah ipek bir torba vardı. Bu sözüm ona onlar içindi, ama ben aslında hep bizim için olduğunu; dizleri bükük durumda öleceklerini anladıklarında gözlerinde beliren o korkunç kederi bizlerden gizlemek için olduğunu düşünmüşümdür.
Mahkûmlar sandalye konusunda şakalaşırlardı. İnsanların korktukları ama kaçamadıkları her şeyi şakaya vurdukları gibi.
Çin Seddi uzaydan bakıldığında görülebilir mi? Bu görüş nereden, kimden doğdu belli değil. Bir kere burada uzay denilince gezegenler ve ışık yılı bazında uzaklıktaki yıldızlar kastedilmiyor. Gözlemin yapıldığı yer olarak dünya üzerinde yörüngede dönen, insan yapısı uzay araçlarından çekilen fotoğraflar ve astronotların gözlemleri esas
Sayfa 108 - AykırıKitabı okudu
Reklam
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz.
güneş otlara dokununca mücevher asılırdı dallara pespembe kesilirdi teraslar yol boyu neonlar arasına balkon asıyor şimdi apartmanlar patates kızarıyor bir köşede bir fabrika yün eldivenli eller boşal bir delik açılmış başparmağımda asmalar yeşil olmuyor burada asma yetişmiyor yüksek gerilim hattında kömür kesen mücevherler ÖLÜM TEHLİKESİ ölü parmaklara takılıyor
Zigana dağlarına koyu bir duman çökmüş...
Hava bir türlü düzelmiyor. Kim bilir güneş olsa, bu dereler, bu vadiler, bu körpe fındık ağaçları, güneşin parlak ışıkları altında ne güzel görünecek! Fakat yağmur,hatta dolu, bir türlü eksik olmuyor. Yol yükseldikçe soğuk artıyor. Hamsi köy' e geldiğimiz zaman şiddetli bir yağmur başladı, sabahlara kadar sürdü. Buluttan ve sisten hiç bir taraf görülmüyor. Arada sırada sis sıyrılıyor, siyah çamların yüksek endâınları görünüyor. Zigana dağlarına koyu bir duman çökmüş. Adeta bulutlar içinde ilerliyoruz. Uzakta, uzun bir mesafe görmek mümkün değil.Durmadan yağmurlar, çamurlar sular içinde yükseliyoruz . Bazen bulutlar bir duman gibi sıyrılıp dağılıyor, o zaman yolun sol tarafında kesilmiş, yarılmış, hemen yakılacakmış gibi insana korku veren kayalar üzerinde, şebnemler içinde dağ menekşeleri, sağda ise çamlarla dolu yeşil ve karanlık uçurum görünüyor. Bu uçurumun biraz ilerisine bakıldığı zaman, yeşil çamlar arkasında sisten ibaret mavimsi bir deniz var gibi görünüyor. Biraz sonra şiddetli bir kar başlıyor, eller üşüyor, dimağ bu güzel manzaradan üşüye üşüye faydalanmaya çalışıyor. Zigana bir şiir gibi....
“İnsanların birbirlerine karşı bu kadar kötü olmalarından yoruldum.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.