Türklerin İslâmiyet'le asıl karşılaşmaları Emevî ordularının Mâveraünnehir'e girmesinden sonradır. Türkler sınır boylarında Íslâm Dini’ni tanıma fırsatı buldukça onu benimsiyorlardı. Fakat ilk Müslüman olan Türk Devleti bu bölgede değil, Itil boyunda yaşayan Türklerin kurmuş oldukları Bulgar Devleti oldu. İtil Bulgarlarının hükümdarı Almış, Bağdad Abbâsî Halifesi’nden din adamı ve askerlik teknolojisi bilen insanlar (kale yapımı için) istemişti. Onuncu asrın başlarında onlara bir Müslüman heyeti geldi. O sırada Hazar Hanları Museviliği, Uygurlar Mani Dini'ni, Doğu Avrupa'ya giden diğer Türkler ise Hıristiyanlığı kabul etmiş bulunuyorlardı. İtil (Volga) Bulgar Devleti ilk Müslüman Türk devleti oldu. Cuma hutbelerinde “Allahım, Bulgar İlteberini (hükümdar) doğru yola götür" deniyordu. Hükümdar, babası Müslüman olmadığı için onun adını anmak istemedi, onun yerine “Abdullah" adını kullandılar. Bulgar Türkleri o sırada eski örf ve âdetlerini, bazıları İslâm'a uymasa da devam ettiriyorlardı, ama İslâmiyet konusunda fevkalade samimi idiler; geceler çok kısa olduğu için, sabah namazını kaçırma korkusuyla çok defa hiç uyumuyorlardı. Bunlar ayni zamanda Müslüman olmayan komşu Türk ülkelerine karşı gaza yapıyorlardı. Nitekim Başkurt Türkleri o sırada Hıristiyan olacakken, Bulgarlar bunu engellemişti.
| Erol Güngör, Tarihte Türkler, Yer-Su Yayıncılık, Aralık 2019, 1.Baskı, syf: 47
Sayfa 47 - Yer-Su Yayıncılık, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Rivayet edilir ki: Hoca Ahmet Yesevi hazretleri 63 yaşına geldiğinde Peygamber sevgisinin bir tezahürü olarak "Resûlullah (sas) bu yaşta dünyadan ayrılmışken benim yeryüzünde durmam onun sevgisine yakışmaz." diye düşünerek toprak seviyesinin altında yaptırdığı bölmede yaşamaya başlar. Böylece 78 yaşına kadar yaşar.
Bu anlayışın bir yansıması olarak Kazakistan'da hala 63 yaş toyu adı verilen bir gelenek varlığını sürdürmektedir. Öyle ki 63 yaşına ulaşabilen bir Kazak Müslüman, Peygamberimizin yaşadığı kadar yaşayabilme, O'na (sas) bu vesileyle yaklaşabilme sevincini bir toyla yakınlarıyla paylaşmaktadır.
Hoca Ahmet Yesevi'nin altmış üç yaş geleneğinin izlerini Anadolu'daki etkisini "Haddi aştık!" deyimiyle görmekteyiz. Öyle ki Osmanlı döneminde, 63 yaşını geçen birine yaşı sorulduğunda "Haddi aştık!" diye cevap verirdi. Bu ise Peygamber Efendimize (sas) saygı ve sevgiden kaynaklanırdı.
Orkun Âbideleri Türk Milleti'nin binlerce yıllık tarihi boyunca meydana getirdiği eserlerin en başta gelenleridir; dünyada başka hiçbir milletin tarihinde bu derece ebedî hakikatleri bu kadar yüksek bir edebiyat diliyle ortaya koyan eser bulunmaz. Orada Türk tarihinin ve Türk Milleti'nin özü, taşlara kazılmıştır. Öyle ki, Türk'ün bütün tarihi kaybolsa, sadece Orkun Âbideleri'ne bakarak bu milletin yüksek medeniyetini, devlet kurucu dehasını, ahlâk ve faziletini, askerî kahramanlığını, devlet ve kanun anlayışını öğrenmek mümkündür. Bakınız, Bilge Kağan Türklüğün doğuşunu nasıl anlatıyor:
"Yukarıda mavi gök, aşağıda yağız yer yaratıldığında ikisi arasında insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlunun üstüne büyük dedelerim Bumin Kağan, İstemi Kağan hükümdar olmuşlar. Türk Milleti'nin iline, töresine çeki-düzen vermişler. Dört taraf hep düşman imiş. Ordular gönderip dört taraftaki milleti hep idaresi altına almış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş…
| Erol Güngör, Tarihte Türkler
Yer-Su Yayıncılık, 1. Baskı: Aralık 2019, syf: 21
Sayfa 21 - Yer-Su Yayıncılık, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
youtu.be/QJMs4nvp07o
Bir soğuk yel eser Üşür Ölüm, Ölüm Bile/ İyiki doğdun İki Gözümüz 🌾🌻🌼🤍🦋🐞❤️
Ülkü Tamer’in belki de yazdığı şiirler içerisinde en çok etkileyici şiiri denilebilir. Cemal Süreyya bir gün Ülkü Tamer’e Behzat Firik adında bir gencin hikâyesini anlatır. Gence yapılanlar yüreğini dağlar Ülkü Tamer’in. Hele ki gencin on sekiz
Biliyorum ki,bir anı,mutlu olduğunuz ve kendinizi güvende hissettiğiniz bir anı,size hayatta iyiliğin ve sevginin de olduğunu hatırlatan bir anı,boşluğa düşmenize yolunuzu şaşırmasanıza engel olur hep.