"Mistik değil, dehşetli gerçek bir azaptayım. Bir sonu gelecek elbet. İki azâbımdan biri ve ağır basanı olman, benim için hiç de iyi bir şey değil."
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 14. Baskı Şubat 2014Kitabı okudu
Başka ne alırdınız?
Kadınlar böyle, erkekler şöyle. Ya nasıl olmalıydılar? Kıskanmayacak, aldatmayacak, alçak gönüllü olacak, yigit olacak, dürüst olacak, akıllı olacak, hoşgörülü olacak, sevgili, saygılı olacak, fırsatçı olmayacak, bilgili olacak, görgülü olacak, alim olacak, arif olacak . . .
Reklam
Ahmet Arif’in şiiri bir bakıma Nâzım Hikmet çizgisinde, daha doğrusu Nâzım Hikmet’in de bulunduğu çizgide gelişmiştir. Ama iki şair arasında büyük ayrılıklar var. Nâzım Hikmet, şehirlerin şairidir. Ovadan seslenir insanlara, büyük düzlüklerden. Ovadan akan “ büyük ve bereketli bir ırmak” gibidir. Uygardır. Ahmet Arif ise dağları söylüyor. Uyrukluk tanımayan, yaşsız dağları “ âsi” dağları. Uzun ve tek bir âğıt gibidir onun şiiri . “Daha deniz görmemiş” çocuklara adanmıştır. Kurdun kuşun arasında, yaban çiçekleri arasında söylenmiştir, bir hançer kabzasına işlenmiştir. Ama o ağıtta, bir yerde, birdenbire bir zafer şarkısına dönüşecekmiş gibi bir umut ( bir sandı, daha doğrusu bir hırs), keskin bir parıltı vardır. Türkü söyleyerek çarpışan, yaralıyken de, arkadaşları için tarih özeti çıkaran, buna felsefe ve inanç katmayı ihmal etmeyen bir gerillanın şiiridir. Karşı koymaktan çok, boyun eğmeyen bir doğa içinde. Büyük zenginliği ilkel bir katkısızlık olan atıcı, avcı bir doğa içinde.
Sayfa 122Kitabı okudu
Baktı otuzüçten biri Karnında açlığın ağır boşluğu Saç sakal bir karış Yakasında bit, Baktı kolları vurulu, Cehennem yürekli bir yiğit, Bir garip tavşana, Bir gerilere.
Sayfa 108Kitabı okudu
Ne ses, ne kanat, ne mektup, ne kağıt! Benden sana dilek, senden bana ağıt.
Sayfa 71 - Berikan Yayınevi, Ankara, 2003, 1.ciltKitabı okudu
"Ahmet Arif" denildiğinde;
Sana da güven ve sevgim, gerçekten matematiğin değil, şiirin diliyle SONSUZ...Ama. Bir "ama" var, psikolojik yapının zorunluluğu olan "etkilenme" den endişe edeyim mi? Uzun sözün kısası, ne kadar seversen sev, hangi mecburiyetle gidersen git, sevdiğin ya da gittiğin kimseyi laf dönüp dolaşıp Ahmet Arif hikayesine dökülünce, susturacak mısın? Bunu rica ediyorum. Çok ağır bir külfet mi acaba? Özlemin ağzına kilit vurmak da zor, susturamasan bile, dalga geçebilir, ciddiye almayabilirsin. Bunu yap bari.
Sayfa 32
Reklam
727 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.