Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Yiğitler Yiğidi Telli Horoz
Telli Horozun Öyküsü; büyük küçük herkesin okuyacağı yardımlaşmanın, cesaretin ve birlik beraberliğin anlatıldığı bir çocuk kitabı.
Kitabın konusu; tavukların, horozların, kazların, ördeklerin ve hindilerin yaşadığı ve tüm işlerin birlikte yapıldığı bir çiftlikte geçmektedir. Kitapta, çiftlikte yaşayan asi ve kibirli üç horozun diğer hayvanları rahatsız ederek huzursuz etmeleri; topal ve bir gözü kör sıska bir horozun bu horozları yenmesiyle barış ve huzurun yeniden sağlanması anlatılmaktadır.
Telli Horozun Öyküsü; sade ve akıcı anlatımının yanı sıra güçlülerin her zaman kazanamayacağı gibi güçlü bir mesajı vermesinden dolayı kesinlikle okunmaya değer bir eser olarak ele alınmalıdır…
. “Nergis; Kış aylarının narin ve asi çiçeğidir. Kokusu ile mest eder, albenisi ile baharı yaşatır kara kışın ortasında kış koşullarının zorluğudur Nergis'i bu denli güçlü ve özel kılan. Hayatın zorlukları da en önemli değişkenidir ruhsal dünyamızın; önce savaşmayı öğretir, sonra baharı müjdeler... Ve aşk, kimine cenneti kimine cehennemi kimine de her ikisini bir arada yaşatır.” Adını çiçekten alan, anneannesi ile yaşayan Nergis ve dedesine karşı gelemeyen Selim’in alışıldık gibi görünen ama sıradan olmayan ilişkileri. Anneanne Zehra ve Hasan dedenin yaşayamadıkları aşkı dirilten, yaşatan torunların hikayesi. Zehra ve Hasan’ın yarım kalmış aşk hikayesi ile Nergis ve Selim’in iniş çıkışlı aşklarının birbirine geçmiş hikayesini keyifle, sonu ne olacak, nasıl bağlanacak diye merakla okuyorsunuz. Böyle merakla ve hızla okunan kitapların kötü bir tarafı var; kitaba kapılıp yorum için alıntı, işaret, not almadan tam hızla okuyor; kitap bitince de “Ben yoruma ne yazacağım?” diyorsunuz. Her şey tadında, aşk, nefret, töreler, mizah, kıskançlık vb. İlk kitap için iyi bir performans, Side May’in kalemi daim, başarı yolu açık olsun ki bizde okuyalım.
80 syf.
·
Puan vermedi
Fırtına ve kar, çiçekleri öldürebilir belki ama tohumları yok edemez!
Kitabı okudukça aklıma: "Psikologlara gerçek hastalar değil, onların hasta ettikleri kişiler gider." sözü geldi. Dolaylı yoldan kitapla bağdaşan bir söz.
Topluma hükmeden bir efendi, Tanrı tarafından gönderildiğini iddia eden papaz ve ezilmeye mahkûm edilen zavallı halk.
İnsanların kendilerince koydukları "adalet" ve "hükümler" adı altında dini ve siyaseti yine kendilerince yeniden inşaa ettikleri bir toplumda süregelen yaşamları ele almaktadır.
Suçluyu suçsuzu, haklıyı haksızı sorgulamadan ölümle yargılanan onlarca hayat.
Bunlara bir başkaldırı niteliğinde olan bir eserdir.
Kitabı özetleyen bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
"Ne Tanrı yasalarını ne hakiki inancın asıl maksadını anlayabiliyor ne de günahkârla masumu ayırt edebiliyorlar. İçlerindeki sırları keşfetmeden, sadece nesnelerin yüzeyine bakıyorlar. Cahilce hüküm veriyor, düşüncesizce yargılıyor, suçlu ile suçsuzu, iyi ile kötüyü aynı kefeye koyuyorlar."
Yazılan ve yazılamayan konuların hikayesidir, yazarın hayatı!
Kitap konularını hayatının sonuçları olarak gören #dürrenmatt , eserleriyle yaşamı arasındaki ilişkiyi nesnel bir gözle keşfederek otobiyografisini yazar. 60'ların sonunda kaleme almaya başladığı 3 konu özelinde başlayan bu anlatım, daha sonra #babilkulesi kitabındaki 6 konuyla birlikte sürecektir.
Düşünce üreticilerine dahil yazılar kaleme
Hepimize mutlu günler, iyi akşamlar. Biraz konuya ortadan gireceğim bir anlatım yapabilirim çünkü kitapta karşılaştığım da tam olarak bu oldu diyebilirim.
Burası Laik Bir Ülke, Beğenmiyorsan Yallah Arabistan’a! Böyle ve benzer cümleler mutlak surette okurlarımız tarafından duyulmuş, bilhassa toplumsal hayatın içinde değişik insanların sığındığı
Yaşam
Bir kitap düşünün ki sondan başlıyor. Önce bi içiniz buruluyor sinirleniyorsunuz neden sondan başladı heyecanı kalmadı diye . Ama her sayfada yeni bir heyecan doğuyor ardından.
Baz… yırtıcı bir kuş, avcı
Kevok… masum bir kuş , av
Evet biri av biri avcı ama roller değişiyor.
Baz herkese korku salan, gazabıyla nam salmış baz hayatta hiçbir şeye önem vermeyen her şeyiyle kendini inandığı şeye adamış belki de tutunacak başka hiçbir şeyi olmadığı için buna mecbur kalmış hayatı ölümle başlamış bir adam. Ta ki tanımadığı bir duyguyla karşılaşana dek . Karşılıksız bir aşk için yıllarını, her şeyini verdiği hayatı yakıp geçiyor. Bindiği dalı kesmeyi göze alıyor bunu kevok için mi yapıyor yoksa gerçekten ilk defa insani bir duyguya kapıldığı için mi bilinmez.
Kevok, ailesinin narin kızı, sürgünle başlamış bir hayat. Ailesinin onca uyarısına onu istemediği hayattan sakınmasına rağmen sevdiği adamın peşinden jirinin peşinden sonunu bildiği ölüme koşan dağların asi Fransız mekteplisi.
Her sayfada bu ölümle başlayan hikayede onları buluşturan anı kollayıp duruyorsunuz. Muazzam betimlemelerle zihninizin yettiği ölçüde gözünüzde canlandırıyorsunuz her bir anı. Okunmaya değer bir kitap.
Yazarın ve bu denli duygu aktarımıyla çeviri
yapabilen çeviri yazarının emeğine sağlık.
