159 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
... Eserin ismi üzerinden bir fikir beyan etmek gerekirse, “Acımak” bir duygu olarak hepimizin sahip olmak istediği ama çoğunlukla “acınan” değil “acıyan” taraf olmak yönünde oyumuzu kullandığımız bir mesele yine. Sahi kim başkaları tarafından “acınan” hükmünde olmak ister ki? Ancak her insan, büyük acımaklar peşinde koşarken başkalarınca muhakkak acınacak tarafları bulunan bir canlıdır. Zehra Öğretmen idealist, işinde iyi ancak kalbinde “acımak” duygundan yoksun bir yaşam sürer, bu durum onu takdir eden amirlerince eleştirilir. Öyle ki her iyinin bir kötü tarafı bulunur, Zehra Öğretmenin katı ve merhametsiz bazı tavırları eserde okuyucuya evvela öğrenciler üzerinden yansıtılır. Eserin en iyi cümlelerinden biri Zehra Öğretmen’in zaafları üzerinden konuşulurken verilir okura; “Acımak… Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyularına atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir… Fikrimce yalnız doğruluk hastalığı, bir hak ve hakikat meselesi etrafında toplanmak kabiliyeti, bir cemiyeti mesut etmeye kâfi gelemez… Bunun için acımak, birbirimizin feryadını, iniltisini duyabilmek de lâzım!..”(Syf.14)
Acımak
AcımakReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 202139,9bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
Kurban-Kurtarıcı-Zalim
Ailede öğrendiğimiz rolleri yetişkin hayatlarımızda oynamaya devam etmemiz, bu oyunların en sık görülenlerinden biri olan “kurban-kurtarıcı-zalim” üçgeninin açıklayıcı bir tarifi üzerinden anlatılıyor. Bu üçgen içinde rollerin ne kadar hızlı değiştiğini öğrenmek, kurbanın kurtarıcısının acıyan bakışları karşısında zalime dönüşebilmesi, kurtarıcının kurbana yardım ederken zalimin kurbanına dönüşmesi, zalimin de kurtarıcının da kurbandan gelmesi aynı oyunu çok perspektifli izlememi sağladı. Çözüm bölümünde vurgulanan üçgenin içinde savrulmamanın tek yolu bu oyunu oynamayı bırakmak, herkesin kendi hayatından sorumlu olduğunu, bireyin sorumlu olduğu tek hayatın da kendininki olduğunu içselleştirmek oldu.
Kurban Tuzağından Kurtulmak
Kurban Tuzağından KurtulmakDiane Zimberoff · C Planı · 2017933 okunma
Reklam
169 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Kişisel gelişimciyi satan kişisel gelişimci
Ah Hıdır ah! Bende de bir hıdır yanım var! Okuyarak, kendimi eleştirip oramı buramı değiştirmeye çalışarak, korkularımın ardına saklanıp başka kişiler olmaya çalışan yanım. Bu Yanın hemen herkesde az biraz olduğunu sanıyorum. Bu nedenle kitap hoşumuza gidiyor! Başkalarının aklıyla değişerek yükselebileceğimi kariyer yapacağımı sanan yanım. Bu kitapta A. Ş. İzgören Hıdırı sevgiyle yerden yere vuruyor! Zavallı ne yapsa yaranamıyor! Sonunda kızının önerilerine, eşinin acıyan ve çorap kokusunu seven eline kalıyor! İlginç bir kitap! Hem kişisel gelişim uzmanı olup hem de diğerlerini, özellikle yabancı akılverenleri eleştiren, bu arada da onların hikayelerini kullanan bir kitap. Düşünsel bir çizgisi yok! Eklektik, al yapıştır, çiz sonra da eleştir tarzında! Gülmece anlayışı, tipleri türk tv sinde dizi olacak kalitede! Beni ilgilendiren en önemli soru neden imamdan kişisel gelişimci çıkmadığı. Aslında çağdaş kişisel gelişimci demek lazım, yoksa islami yayınların büyük çoğunluğu kişisel gelişim alanında 1400 yıllık meselleri anlatıyorlar! Ancak onlar günümüz sorunlarına yanıt veremiyor, hele hele kapitalist iş yaşamına ilişkin söyleyecekleri söz yok gibi! Zagor alıntılarıyla, ferarisini satan hıyarın alıntılarının konu ile ilgili bağlantısını hiç kuramadım! Bilen varsa söylesin!
Hıdır Kişisel Gelişiyor
Hıdır Kişisel GelişiyorAhmet Şerif İzgören · Elma Yayınevi · 20062,168 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Okuduğum ikinci Hasan Ali Toptaş kitabıydı. Büyülendim... Her şeyden önce kapak Ahlat Ağacı filminden, ismi muazzam bir şiirden ve türküden geliyor. Daha kitaba başlamadan güzel olduğu anlaşılıyor. Kitaptan alabileceğiniz tadı azaltma ihtimali olan cümleler olabilir(spoiler)!!! Dile gelen eşyalar,kırlangıçlar, gölgeler...Hayaller ve gerçekler arasında gidip gelen cümleler... Gerçeklik dediğim de surata tokat gibi çarpan gerçeklik.Toplumsal gerçeklik.Konu o kadar güzel kurgulanmıştı, o kadar güzel işlenmişti ki boğazımda bir yumruyla, gözlerimde her an akmayı bekleyen gözyaşlarımla okudum. Kitabın en başındaki taş metaforu kitabın sonuna kadar devam ediyor. Taşlaşan kalplere, insanların acımasızlığına,vurdumduymazlığına, vicdansızlığına şahit oluyoruz. Güldiyar'a ne olduğunu yazar bize açıkça anlatmasa da ortada bir acı var ve bu acıdan yararlanmak isteyen, karanlık ve büyük çarklar döndüren insanlar çevresini sarıyor.Muzaffer(Güldiyar'ın babası) kör bir kuyuda merdivensiz kalıyor. Bu kızın ve babasının halini insanlar ellerinde sigara,ellerinde çekirdek,ellerinde tespihle izliyorlar ve hatta onlara gülüyorlar. Aralarında 1-2 haline acıyan da çıkıyor tabi ama diğerlerinin seslerinin yanında onlar duyulmuyor bile.Çark onları öğütüyor,kötülük kazanıyor... Kısacası kitap beni çok etkiledi. Gözünüz kapalı alıp okuyabilirsiniz.
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,3bin okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Jack London'un qələmi ilə tanışlığım bu kitab sayəsində oldu. Həqiqətən deyildiyi kimi imiş, Jack London'un qələmi çox maraqlı və axıcı idi. Kitab, özündə keçmişdən izlər daşıyan bir uşağın hekayəsindən bəhs edir. O, səhərlər normal yaşamına davam edirsə, gecə yatarkən yuxularında bir primat olduğunu görür. "Gənc Dünya"-da yaşanan hadisələr də, onun yuxuda gördükləridir. Kitab təkamüllə bağlıdır, ancaq, təkamül barəsində dolu-dolu məlumat vermək üçün yazılmayıb. Daha çox təkamülə giriş qismində roman kimi dəyərləndirmək daha doğru olar.
Adem'den Önce
Adem'den ÖnceJack London · Can Yayınları · 201919bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yoksulluk...Düğmeleri eksik ceketimizden,yamalı pantolonlarımızdan utanmamıza,bunlar yüzünden kendimizi küçük görmemize sebebiyet verip can yakabilecek bir kavram. Zaten hayatta bunun için hazır bulunan bir ortam değil midir? Düştüğümüzde bize yukardan, acıyan ya da alay eden gözlerle bakan insanların olacağı; bakan bu gözlerin bazılarının acılarımızı paylaşıp bazılarının ise bizi hor görüp insan niyetine bile koymayacakları bir düzen.Kitabı okurken bu durumun günümüzde hâlâ aynı şekilde olduğunu , yaşadıklarımızın ve yaşıyor olduklarımızın birileri tarafından küçük görülüp alaya alındığının sürekli devam ediyor olduğunu görmek canımı acıttı. Klasik eser olmasının sebeplerinden biri de bu değil midir zaten? Aradan ne kadar uzun zaman geçmişte olsa aynı hisleri ve duyguları yaşıyor olmamız. Günümüzde bile aramızda ve benliğimizde Makar Alekseyeviçleri taşıyor bulunmamız. İşin aslına dönersem iyi ki okumuşum bu kitabı diyebiliyorum. Kitabı okuyacak herkese şimdiden iyi okumalar.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,9bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.