Kitabı az önce bitirdim ve şoktayım .
Çok ama cokkkkkkkk güzeldi hele o sonu beni bitirdi bu kitap sonunu öğrenmek içinde okunur . Size kısaca bahsetmek istiyorum kitaptan şimdiden özür dilerim spoiler verirsem
Ahmet ve Mehmet adlı ikiz erkek kardeşler var Ahmet emekli mühendis hayatını bir köyde kitaplarıyla yalnız bir hayat sürmektedir. Evini temizlemek için Hatice hanım ve oğlu Muharrem İngilizce öğrenmek için gelir gider .
Birgün köylerinde Arzu denilen komşuları öldürülur bu cinayeti soruşturmak için gelen gazeteci kız Ahmet'in kapisina gelir ve olaylar burdan sonra akıcı bir şekilde ilerler . Bu kitaptan çıkardığım mesaj "aşk bir cinayettir" yani aşkın pek fazla iyi yanının olmadığı !!
Kitap; aşk rüzgarın söylediği bir şarkıdır, aşk bir mucizedir, kâfi delildir aşk, aşk çözümsüz bir problemdir, aşk bir cinayettir, aşk bir düellodur, aşk bir yanılsamadır, aşk bir özentidir, aşk bir ütopyadır ve aşk köpekliktir olmak üzere on öyküden oluşuyor. Her başlıkta farklı bir öyküden bahsediliyor. Aşkın sebep olduğu mutluluklar, hüzünler, gariplikler, suçlar, esrarengiz olaylar anlatılıyor. Aşk köpekliktir hariç diğer öykülerin sonu tahmin edilebilir basitlikte kısa yazılardan oluşuyor.
Aşk köpekliktir adlı başlıkta, hikaye Ayşe'nin bara girip olayların çok azına şahit olan barmene barmenin ısrarı üzerine yaşadıklarını anlatmasıyla başlıyor. Ayşe ve arkadaşı bir gece tesadüfen girdikleri barda eski bir polis olan şimdilerlerde ise barın müzisyenliğini yapan Stefan adlı genç,kızıl saçlı, uzun boylu adam ile tanışmasıyla başlıyor ve olaylar gelişiyor. Stefan'ın sırları, yaşadıkları ve bir gün sadece bir mektup bırakıp Ayşeyi terkedip gitmesiyle Ayşe'nin hayatının anlamsızlaşmasını anlatıyor.
Aşk KöpekliktirAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201214,3bin okunma
Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler. (OSCAR WILDE)
Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler. (Wieslaw Brudzinski)
Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma. (Rus Atasözü )
Rüzgara tüküren, kendi yüzüne tükürür. (İtalyan atasözü )
Bir gün su
Yazarın nihai amacı insanları mutlu kılmak değildir. Yazarlar iyi insanlar değillerdir, iyi olmak isteseler doktor, hemşire, yuva öğretmeni olur insanlara yararlı bir işler yaparlardı. Amaç okurun dünyasını sarsmak. Birisi, “Okudum kitabını, ağladım, perişan oldum,” derse ben memnun olurum. O akılda kalır. Mutluluğun romanını yazmış olan kim var? Sen yazdın mı?.. Çünkü hikâye yoktur mutlulukta. Zaten mutlu olduğun anda roman yazmak da, okumak da aklına gelmez. Herkesin çok mutlu olduğu bir romanı niye okuyasın ki? Sinirden ölürsün…
Romanın nihai amacı bence insanları mutlu etmek, onları rahatlatmak değil. Çünkü mutlu insan yazmaz. Bir itirazın olmalı hayatta.
Aşkın ölümüne neden olan şey, esrarın yok olması. Karşındaki insanı tanımaya başlayınca esrar kayboluyor; o esrar gittikçe aşkın büyüsü de bozuluyor, bilinmezliğin verdiği heyecan kalmıyor.
Gençken derin sandığın duygular aslında epeyce yüzeysel... Olanakların sınırsız, vaktin sonsuz sanıyorsun... daha doğrusu pek düşünmüyorsun, hayatın bir sürü son içerdiğini aklına getirmiyorsun...
"Ben 'ayna kuramı' diye bir kuram geliştirdim. İnsan kendisini görmek istediği gibi yansıtan birine âşık oluyor... Görmek istediğin imajı Mehmet'in elindeki ayna yansıtıyorsa o zaman Mehmet'e âşık oluyorsun; Ahmet'in elindeki ayna yansıtıyorsa Ahmet'e... Ama insanın kendine yakıştırdığı imge her zaman aynı olmuyor, ihtiyaçlarına göre değişiyor... Yavaş yavaş orada gördüğün imaj eskimeye başlıyor. Ve başka imajlar aramaya başlıyorsun... Yepyeni bir aynada yepyeni bir yüz gördüğünde, bu sefer ona yöneliyorsun."