Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
464 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap da kesinlikle önerdiğim kitaplar arasında.
Akdeniz bölgesinde yaşayan iki düşman ailenin birbirine gönül düşüren iki evladının evlenmesi ile son buluyordu düşmanlıkları. Oflazoğulları ve Kozanoğulları.. Sonrasında iki aile şirketleri birleştirerek ortak oluyorlar. Bu ortaklık onlara huzurdan ziyade huzursuzluk, rekabet, itaatsizlik ve
Unutma ki Allah isteyince, kuşlar filleri yener azizim
Hiçbir şey için asla olmaz deme. Allah isterse olmayacak şey yoktur. Yeter ki sen niyetini her zaman iyi tut. Kitapta çok güzel bir yere değinilmiş. Kitabın adından da anlaşıldığı üzere nasip niyete vurgundur. Gerçekten de çok doğru bir söz. Niyetimizi nasıl tutarsak nasibimiz de o yönde olur. Bir kötülükle mi karşılaştık? Sakın intikam alma peşine düşme. Sabret. Hiç kimse görmese bile Allah her şeyi görür. Güzel günler için de şükretmeyi bil.
Kitabın arkasındaki söz o kadar güzeldi ki. O sözü okuyunca kapaktaki resime de anlam verdim. İşte tam da şöyleydi: Her şey güzel giderken başına öyle bir şey gelir ki. "Yandım!" dersin, "Bittim" der ve düşersin. İşte o an, içindeki iyilikle beslenen çocuk çıkar gelir ve kapını çalar. "Kalk!" der, "Kalk". Tutar elinden, karanlığı yırtar ve seni güzel günlere götürür. Korku nedir bilmez iyilik. Aydınlık, karanlıktan korkar mı hiç? Kötü günler ile karşılaştığında kimseye ihtiyaç duyma, önce Allah, sonra içindeki iyi niyetten başka! Niyetin ne kadar iyiyse, Allah o kadar seninle. Nasibin ise niyetinde gizli... Alsa da elinden yoğunu varını, döner dolaşır geri verir sana hakkını! Olmaz deme asla! Olur! Unutma ki Allah isteyince, kuşlar filleri yener azizim...
KİTAP TAVSİYEM
ALINTILAR
Bismillahirrahmanirrahim dedim!
Başladım seni sevmeye...
En güzel dualarısın kalbimin,
İtme beni tövbeye...
Eksildim, seni ne kadar seversem o kadar eksildim. Bari bırak geriye; gülüşünü gördüğümde hızlı atan kalbim kalsın.
Duygularından emin olmayan kalplere girmeye çalışmayın. Adam gibi sevmenin yolu karşındaki insana
ince zar(waauuw)
¶¶Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır: “Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”¶¶
"İlerle" demişti adam. "Sakın arkanı döneyim deme. Sadece İlerle." Arkanı döndüğün an her şeyin bitip hiçliğin başladığı an olacaktır. "
Giriş efsane değil mi sizce de? :))
Öncelikle hiç kimsenin beslenme şekliyle bir sorunum olmadığını belirtmek istiyorum. Bunu yazımın hemen başında vurgulamamın nedeni, günümüzün dünyasında azınlık veya ezilen diye tabir edilen unsurlara verilen önemin artışı nedeniyle, bunların savunduğu görüş ve savlara doğrudan veya dolaylı bir eleştiri getirmek, tepki çeken bir husus olma
240 syf.
·
Puan vermedi
Fransız edebiyatı sever misiniz?
: Alexandre Dumas’a ait olan Siyah Lale
İlk öncelikle yazarın kullandığı dilin gayet anlaşılır bir dil olduğunu belirtmek isterim. Hatta kitabın içinde zaman zaman kendisini gösteriyor. Mesela tasvir edilecek bir mekan olduğunda: “Buradan size daha önce bahsetmiştik” gibi bir ifade yer alıyor. Bu zaman zaman metinle arama girse bile görmezden geldiğimde gayet severek okudum; yazar yaşıyormuş, arada size merhaba demeye gelmiş gibi hissettiriyor. Gelelim kitabın konusuna: Olaylar 20 Ağustos 1672 tarihinde geçiyor. Bir çiçekçilik cemiyeti o dönemin en kusursuz, lekesiz bir siyah lalesini yetiştirene bir ödül sunuyor. Kahramanımız olan zeki doktor Cornelius Van Baerle bu işe gönül koyuyor ve olaylar hiç beklenmedik şekilde gelişiyor. Başına türlü belalar gelen ve kıskanç komşusu tarafından büyük haksızlıklara uğrayan Cornelius hapishanede benim şansı dediğim kadın olan Rosa ile tanışıyor. Bakalım o kusursuz siyah lale yetişecek mi?
Kitabın en sonu şöyle bir cümle ile bitiyor ve beni mest ediyor:
“Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker.”
Okumanızı tavsiye ederim.
·
Puan vermedi
1800’lü yıllarda İngiltere’den Güney Amerika’ya göç eden ve Alabama Eyaletine bağlı Maycomb adında bir kasabaya yerleşen Atticon kendinden 15 yaş küçük bir kadın ile evlenir.
Yazar kasabanın sosyal yaşayışı ve siyasal durumunu konu alır. Kasabada yaşamakta olan halkın gelenek göreneklerini anlatır. Kızılderililer ile ilgili büyüler anlatılıyor.
Ana içeriği önyargı olan bir kitap. Kötü görünen kimselerin aslında iyi çıkabileceğini farklı şekillerde bize anlatıyor.
Sürükleyici bir kurguyla Scout ve Jem adında iki kardeşin meraklı gözlerinde modern toplumun çarpıklıklarını ele alıyor.
Kitabın bence en önemli kısmı “ABD’de asılsız bir iddia ile yargılanan bir zenciyi savunmakla görevlendirilen ve bu sebeple kasabanın geri kalanı ile ters düşen Atticus Finch’in etrafında şekillenmesi.”
Seneler geçse dahi ırkçılık asla son bulmayacak maalesef…
Güzel bir kesit ile başlayıp, altını çizmekten zevk aldığım sözler paylaşacağım sizinle;
“-Sen zencileri mi savunuyorsun, Atticus?
-Elbette savunuyorum. Zenci deme, Scout. Bu kabalıktır.
-Okulda herkes öyle diyor.
-Bundan böyle o herkesten bir kişi eksilecek.”
Kendinden farklı görerek beni ancak onure edersin Bay C.!
SPOİLER!!!
Her bakımdan başkalarından farklı olmaya çabaladığın halde ayırt edici özelliğin yok, çünkü sen de birçokları gibisin Bay C.
Ukalasın, tacizcisin, başkalarının bedenine ve ruhuna izinsiz dokunursun, her şeyi sen bilirsin, insanların nasıl hissettiği umrunda bile değildir, kimsenin seni anlamadığından şikayet eder durursun. Söylesene
