Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk'ün reformları,
Atatürk'ün reformları, Batı'da anlaşıldığı gibi din ile devletin basitçe birbirinden ayrılması değildir. Bu reformlar daha ziyade İslâm üzerinde devlet kontrolünü artırmak üzere getirilmiştir. Devletin din konularında hiçbir yetkiye sahip olmadığı lâik ül-kelerdekinin aksine, Atatürk lâikliği, devletin İslâm kurumlarına doğrudan müdahale edebilmesini sağlayan bir seri yönetim mekanizması oluşturmuştur, İslâm'ın din adamları olan imâmlar, hatipler ve müftüler, finans ve kontrolünü devletin üstlendiği Diyanet İşleri Kurumu’na bağlanmıştır.
Fakat, efendiler, kılıçla fetih yapanlar, sabanla fetih yapanlara yenilmeğe ve sonunda yerlerini terketmeye mahkumdurlar.
Reklam
Esaslarını dinden alan kanunlar tatbik edilmekte oldukları toplumları, içinde doğdukları eski devirlere bağlarlar ve ilerlemeye mani belli başlı tesir ve nedenler arasında bulunurlar.
Sayfa 239Kitabı okudu
Atatürk'ün reformları ve onun bir cumhuriyet kurmuş olması, 1950'lerin taşralı siyasetçileri için fikirlerini dillendirebildikleri bir platform sunmuştur. Atatürk'ün iktidarda olduğu ve ölümünü izleyen yıllarda demokratik süreç ilkesel olarak meşrulaştırdığı için bu platformun Ortadoğu'da bir eşi yoktu. 1950'lerde güçlenen bu taşralı siyasetçiler, kültürel birikimlerinde Müslüman değerlerinin yanında farkında olmadan bu kemalist mirası da taşımışlardır.
Sayfa 163Kitabı okudu
Atatürk'ün din konusundaki tutumunu, kabataslak üç dönemde inceleyebiliriz: 1- 19 mayıs 1919'da, Samsun'a çıktığı günden tutarak, Amasya, Erzurum, Sivas çalışmalarında... Sonra Millî Mücadele yılları bo- yunca, Cumhuriyetin ilânına kadar Gazi Paşa'yı milletin, TBMM'nin his ve eğilimlerine uyarak koyu müslüman ayrıca sal- tanat ve hilâfete bağlı olarak görmekteyiz. 2- 1924-1935 yıllarında, bütün alanlarda olduğu gibi İslâm'da, akla gelebilecek her türlü devrimleri (reformları) deneyen bir M.Kemâl'le karşılaşmaktayız. 3- 1930'lardan sonra Íslâm'da reform yapmak niyetleri çoğalıyor ve Atatürk, sözlü emirler vererek veya okuduklarından el yazması notlar çıkararak bazan din lehinde, bazan aleyhinde kendine göre yorumlar yapıyor.
"Milli siyaset dediğim zaman kastettiğim anlam ve öz şudur; Milli sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanmakla varlığımızı koruyarak, millet ve memleketin gerçek saadet ve refahına çalışmak... Medeni dünyadan, medeni, insani ve karşılıklı dostluk beklemektir. " Mustafa Kemal ATATÜRK
Reklam
"Cumhuriyeti ilan eden bir milletin en yüksek vazifesi, kendi mevcudiyetine tehlike olabilecek ikiliklere meydan vermemek, saltanat ihtiraslarına meydan bırakmamaktır. Milletin genel selameti için daima sultanlığa örnek olabilecek bütün makamları yıkmaktır." Manisa Milletvekili Vasıf Bey, Hilafetin Kaldırılması TBMM Önerge Görüşmeleri
Sayfa 103Kitabı okudu
Dine dayalı devlet özlemi taşıyanlar, inanmadıkları demokrasinin verdiği özgürlükler sayesinde hilafeti savunmaya devam ettiler.
Sayfa 121Kitabı okudu
İslam dini bir "İnanç ve Ahlâk Sistemi"dir, "Hukuk ve Devlet Sistemi" değil.
Sayfa 139Kitabı okudu
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi; demokratik, laik, hukuk devleti düşüncesinin güçlendirilmesidir. Ancak ne yazık ki ,ne Diyanet İşleri Başkanlığı ne de İlahiyat Fakülteleri, Atatürk İlkeleri'nin ve reformlarının , cumhuriyetin temel niteliklerinin topluma anlatılması ve benimsetilebilmesi için ciddi bir çalışma yapmamışlardır. Bu konuda Rifat Börekçi, Şemsettin Günaltay gibi büyük şahsiyetlerimizi saygıyla anıyor ve bu tür insanların hasretini çekiyoruz.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
1926 yılında Din Dersleri, üçüncü sınıftan başlayarak haftada birer saat olarak düzenlendi. Programda dersin amacı şöyle ifade edilmişti; "Fırsat düştükçe, dinî mahiyette gösterilmek istenen batıl fikirler, yanlış kanaatler cerhedilecektir. Çocuklara İslam dini ve büyükleri sevdirilecek, iyi ve güzel hareketlerin yüksek kıymeti anlatılacaktır. Fakat hiç bir şekilde taassup fikri verilmeyecektir. Dünyayı sefaletle, tevekkülle, miskinlikle bir tutmak gibi hal ve hareketlerin hakiki dinde yeri olmadığı, dünyada azami refah ve saadet içinde yaşamanın ve müslümanların zengin, memleketinin mamur olmasının dince de istenilir ve beğenilir olduğu fikirlerinin çocuklara telkini lazımdır."
Sayfa 166Kitabı okudu
"Kendi hukukunu kendi doğurmayan, yasasını gökten inmiş sayan bir devlet, devlet değildir ve bağımsızlığını sürdüremez. Dünya değişmeyen bir varlığı taşıyamaz." Ziya Gökalp
Sayfa 177Kitabı okudu
"Vicdan ile Allah arasında bir vasıta olarak kabul edilen dinler, siyaset ve dolayısıyla ihtiras vasıtası olarak kullanıldıkça, gizli emellerine ulaşacağına şüphe yoktur. Hükümetimiz, vicdan ile Allah arasında, siyasetin ve siyaset teşkilatının aracılık hakkı olmayacağına inanmaktadır." Vatana İhanet Kanunu,1925 Gerekçe Metni
Sayfa 192Kitabı okudu
Şeriat ve tarikat yobazlığı nedir?
Neyzen Tevfik: " Yobazın mantıka ermez berelenmiş kafası!" Abdülbaki Gölpınarlı: "Ya çıkarlarına göre laf eder, iş görür yobaz; ya da devrini anlamayacak, muhitini farketmeyecek kadar kendini sabit fikirlere kaptırmıştır, aklını yitirmiş bir hastadır yobaz."
Sayfa 238Kitabı okudu
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.