Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İçinde bir ateş vardı. Ateş onu ısıtacak mıydı yoksa yok mu edecekti, bilemiyordu. Derken anladı. Ateşlerin nedeni yoktu. Nedeni ancak o yaratırdı. Güç ondaydı.”
Bir zalim hikaye edilir: Yoksulların odununu zorla, ucuza alıyor ve zenginlere zorla satıyordu… Sonunda bir gece mutfak ateşi, odun ambarına düştü. Bütün varlığını yakıp, onu yumuşak yatağından sıcak küle oturttu… Onun arkadaşlarına “Bilmiyorum, bu ateş evime nereden düştü?” dediğini duydu cevap verdi: Yoksulların gönlünden. Elinden geldiğince bir gönül perişan etme. Zira bir ah, bir alemi birbirine katar.
Reklam
Şüphesiz şer ve fesat, insanın ilimle, araştırmayla ve gayretle iradesini boyun eğdirdiği bu güçlerin arkasında duramaz; ancak çabası ve mücadelesi uğruna büyüyen ve ilerleyen inkârcı medeniyette gizlenir. Radyo tek başına bir şer değildir; fakat şer, onu, sapkınlıkları yaymak, ahlakı bozmak, ciddiyetten uzak söylentileri ve kadınsılığı yaymak için bir araç hâline getiren medeniyetin ruhundadır. Aynı şekilde uçak tek başına bir fesat değildir; ancak fesat, iman edenlere ateş atarak ve onları imha ederek, adeta onu İblis'in emrine verilmiş bir alet hâline getiren medeniyetin ruhunda gizlidir. Sinema, bünyesinde kötü medeniyet ruhunun hâkim olmadığı, fesadın, günahın ve sapkınlığın yayılmasının vatanı hâline getirilmediği takdirde bir ahlak düşmanı değildir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Yöneticilerimizden yalnızca birkaçının kafasında oluşan belli belirsiz bir denge kaybı, dünyayı kan, ateş ve radyoaktivite cehennemine çevirmeye yeterlidir.
İlhan Yayınevi
Reklam
Örneğin monad (yani 1 sayısı) bütün sayıların kaynağıydı ve fiziksel dünyanın yapısındaki su, hava ve ateş kadar gerçek bir varlıktı. Ama aynı zamanda, soyut bir fikir, bütün yaratılışın kaynağındaki metafiziksel birlikti. Hiçbir benzeri olmayan önsüz-sonsuz yaşamı, Tanrı’nın kendisini ve ilahi aklı simgeliyordu.
Geçip gitmekte olanın içinden kalıcı olanı yakalamak mı? Hiçbir şey yakalayamıyoruz artık. Ne yakalayacağımızı da bilmiyoruz, yakalamanın ne olduğunu da. Yakalanan biziz. Her veçhede telaş ve hız, fiziksel ve algısal; zihnimizin arka planında ise ağır çekim bir felaket sahnelenmekte. Derin çelişki. Değersizlik akışında çakıldığımız kalıcı değer bu. Ölmek istemese de başka yol bilmediği için ve herkes benzer yollar kullandığından uçuruma giden patikayı takip etmek. İnsanlığın ve benliğimizin felaketi. Yanan bir evin ortasında klimanın teknik servisini arayıp yeterince soğutmadığını söylemek dışında yetisi kalmamış insanın felaketi.
Phoenix Yayınları
Ey ruhumun yoldaşı bedenim, aynaya bak Eskiden beri âteş yurdundasın, sarısın Tutuşan her hücrende bir bahar dirilecek Sen ki, zaten toprağın yorgun hükümdarısın
Musa Ateş
1980 öncesinde kendimizi en güvenli hissettiğimiz zamanlar, cuma vakitleriydi. Sinan'ı şehit edenler nasıl insanlar ki cuma namazından çıkan evladımı vuruyorlar?
Reklam
Bugün cahiliye cehennemine terk ettiğimiz çocuklar, yarın ateş olarak bize dönecektir.
Sabahın erkeninde gül dolu bahçede kayblodu yolum.
Sayfa 29
Eğer insanlar gibi ateş edersen, onlar gibi ıskalarsın.
Onun gelişinden evvel ne varsa hepsi hükmünü yitirdi, kendi geçmişimi yeniden kurdum.
Sayfa 28
Kalbimin ilk kıpırdadığı anı sığdıracağım ne kadar çok kelâmım vardı benim. Yine de bir kıpırtısına kalbimin kelâm yetiremedim.
Sayfa 28
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.