Tercihiniz şehri inşa etmek ve
şehirde inşa edilmek ise siz
şehirli olursunuz.
Dolayısıyla kendi kimliğini inşa
eden, kendi kimliğini geliştiren
ve şehre katkıda bulunan
insana "sehirli" diyoruz.
Şehirde yaşayan, para kazanan
insana "sehirli" demiyoruz.
Her medeniyet
tasavvurunun zirve yaptığı
dönemler vardır.
Medeniyet tasavvuru o
dönemlerde kendi simge
şehrini üretir ve insanlar
-önce kendi toplumu,
sonra diğer toplumlar-
simge şehir üzerinden o
tasavvurun hakkında bilgi
sahibi olurlar.
Cumhuriyet daima iyidir;
imparatorluk kötüdür.
Modern çağın en azından
yerli algısı böyledir.
Hayır, bu bir zaruretti!
Siyasalcılar üretti.
Gördüler ki artık
cumhuriyet idare tarzıyla
o büyük coğrafyayı idare
etmek mümkün değil.
İmparatorluğa geçtiler. Bu
da bir realite...
Sehir çok renkliligi
ortaya koyan, insani
var olmak için
birtakım rutinlerin
esaretinden kurtaran
ve insan doğasında
var olan yetenekleri
açıga çıkaran bir
örgürlük ortamidır.
Bakıyorsunuz adam yetmişini, seksenini devirmiş, halen AVM'lerde mağaza mağaza, vitrin vitrin dolaşıyor; kendisi ölümü unuttukça ölümün de onu unutacağına inanmak istiyor.
“Güzel” artık üstünde ünlü bir tasarımcının markası bulunan bir kazak, spor salonlarında forma sokulmuş estetik cerrahi ile biçimlendirilmiş bedenler, son moda makyajla şekillendirilmiş yüzler, AVM raflarındaki paketlenmiş ürünler..
Toplumca en büyük etkinliğimiz bir AVM ye gitmek ve o kapalı bina içinde turlayıp dolaşmak, suni bir şekilde eğlenmek, iyi kötü bir şeyler almak ve mutlaka eve o şekilde dönmek olmuş.İnsanımız almayı olmaya çoktan tercih etmiş.Bir parka gitmek durup biraz dinlenmek gibi bir etkinlik ona kendisini iyi ve değerli hissettirmiyor atık. Gidip o kalabalığa karışacak ve kendini diğerleriyle birlikte bu etkinliğe kaptırıp iyi hissedecek. Her geçen gün daha çok KÖLELEŞTİĞİNİ, içini boşalttığını ruhunu körelttiğini iç özgürlüğünü kaybederek aslında kendini daha da beter değersiz hissettiğini bilmeyerek.
Dünya homo sapiens'in isteklerine uygun hale getirildikçe habitatlar ve türler yok oldu. Bir zamanlar yeşil ve mavi olan gezegenimiz, plastik ve betondan bir AVM'ye dönüştü.
İstanbul' un keşmekeşi içinde, her gün şiddet haberleri içine gömülerek, bencil ve sert bir kadına nafaka ödeyerek(Bu arada yıllık zammı verecekler mi acaba? Bazen patronlar bu yıl iyi geçmedi diye vermiyor çünkü isteyen çekip gitsin diyorlar ama bu işsizlikte nereye gideceksin!), bomba patlar diye AVM' lere girmekten korkarak, sinemaya bile gitmeye çekinerek yaşanan bir hayata hayat demek mümkün mü?